23. Hukuk Dairesi 2015/8411 E. , 2016/1625 K.
"İçtihat Metni"Asliye Hukuk Mahkemesi(Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin davacı kooperatife 1990 yılında üye olduğunu, davalı kooperatifçe evlerin iç imalatları üyelere ait olmak üzere 1996 yılında teslim edildiğini, teslimden sonra zeminde oturmalar ve duvarlarda çatlamalar meydana gelmesi üzerine davalıya yapılan başvuruların, teknik müdahale yapılmasına gerek bulunmadığı tespitiyle reddedildiğini, meydana gelen hasarların işçilik ve kullanılan hatalı malzemeden kaynaklandığını, evin tesliminden beri kullanılamadığını ve kiraya verilemediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL kira kaybı ve 50.000,00 TL maddi tazminatın 13.08.1996 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep ve dava etmiş, daha sonra 04.06.2013 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise, talebini maddi tazminat istemi yönünden 10.000,00 TL artırarak, 50.000,00 TL"nin, kira tazminatı yönünden 4.950,00 TL artırarak, 5.950,00 TL"nin 13.08.1996 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili kooperatifin tazminat gerektirecek herhangi bir kusurunun bulunmadığını, zararın oluşmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu yapıda onarımların yapılmasının 60.000,00 TL bedel gerektireceği, yapının teslim alınan 1996 yılından 10 yıl sonra yani 2006 tarihinden itibaren bugünkü duruma gelmeye başladığı ve oturulamaz durumda olduğunu, bu nedenle 2006 tarihinden dava tarihine kadar geçen sürede kiraya verilememesinden dolayı kira kaybının 23.460,00 TL olduğu, yapıda henüz inşa aşamasında iken zeminin tüm jeolojik özellikleri gözönüne alınarak su tahliye kanallarının yapılması gerektiği, gelen aşırı suyun tahliye edilememesi nedeniyle söz konusu zeminin aşırı su ile şişerek hasar oluştuğu, davalı tarafın tahliye kanallarını yapmaması ve temelin hareketli kütle üzerine yapılması nedeniyle kusurlu olduğu, taşınmazın bugünkü durumuna teslim tarihinden 10 yıl sonrasında geldiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 60.000,00 TL maddi tazminatın 13.08.2006 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile, 5.950,00 TL kira bedelinin dava tarihinden itibaren işleyerek ticari faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, ayıplı imalat sebebiyle tazminat ve kira kaybının tahsili istemine ilişkindir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi"nin 15.04.2004 tarih ve 2003/9125 E., 2004/4045 K., 01.06.2009 tarih ve 2008/2252 E., 2009/6614 K. ve Dairemizin 19.09.2012 tarih ve 3883 E., 5233 K., aynı tarihli 3303 E., 5233 K. ve 19.12.2013 tarih ve 6559 E., 8209 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere;
Uyuşmazlık, tarafları ve konusu itibariyle kooperatifler hukukundan kaynaklanmakta olup, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunmadığından, bu davadaki zamanaşımı süresinin .../...
eser sözleşmesi kapsamında BK"nın 126. madde hükmü uyarınca gizli ayıplar için geçerli 10 yıllık zamanaşımı süresine göre değil, kooperatif ile üyesi arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanması gereken ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nın 126/4. (6098 sayılı TBK"nın 147/4.) maddesinde öngörülmüş 5 yıllık süreye göre değerlendirilmesi gerekir. 818 sayılı BK’nın 128. ( 6098 sayılı TBK"nın 149.) maddesi uyarınca zamanaşımı süresi kural olarak alacağın muaccel olduğu tarihten işlemeye başlar. Somut olayda, taraflar arasındaki hukuki ilişki kooperatif üyelik ilişkisi olduğundan, ayıbın açık veya gizli olup olmadığına bakılmaksızın zamanaşımı konutun davacıya teslimi tarihinden itibaren başlayacağından, uygulanması gereken 5 yıllık zamanaşımı süresinin başladığı tarihin saptanması uyuşmazlığın çözümü bakımından zorunlu bulunmaktadır.
Somut olayda, davacının 1996 yılında konutunu teslim aldığı, ayıplı imalat nedeniyle tazminat isteminin dava tarihinden önce 2001 yılında, BK"nın 126/4 (TBK"nın 147/4.) maddesinde öngörülen, 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmıştır. Davacının ayıplı imalat ile ilgili talebi zamanaşımına uğradıktan sonra, evin bahçe ve teras duvarlarındaki çatlakların ortaya çıkması üzerine zamanaşımı süresi tekrar işlemeye başlamaz. Zamanaşımına uğrayan talebine konu ayıplı imalattan kaynaklanan kira kaybı nedeniyle de davalı sorumlu tutulamaz.
Davacının ortak alanda bulunan su rögarlarının yolda olması gerekirken evin bahçesinde olduğu, kanalizasyon sisteminin yönetmeliklere göre yapılmadığı iddiası yönünden ise, dava dilekçesi ekindeki kooperatife sunulan 29.02.2004 tarihli dilekçesinde, “binanın çevresine temel kotunda drenfleks döşenerek direnaj yapılması çevre sularının ve yaşamsal suyun binanın temelinden uzaklaştırılmasının şart olduğu, zira kazıdan çıkan toprağın dolguda kullanılması nedeniyle dolgunun boşaldığı ve binadaki oturmanın bu yüzden oluştuğu diranaj yapılarak oturmanın durdurulabileceği ve hatta enjeksiyon yapılmasının gerekli olduğunu" belirtmiş olması gözönüne alındığında, öğrenme tarihi itibariyle dahi zamanaşımı süresi dolmuştur.
Diğer yandan, davalı kooperatifin davacıyı oyalaması sebebiyle zamanaşımı süresinin dolması da söz konusu değildir. Davalı kooperatif hiçbir şey yapmayacağı konusunda kesin tavır almıştır.
Bu nedenlerle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, 23.11.2012 tarihli duruşmada, eser sözleşmesinde dahi gizli ayıp nedeniyle zamanaşımı süresinin teslimle başladığı gözardı edilerek, ayıbın devam edebilir nitelikte olduğu gerekçesiyle zamanaşımı def"inin reddi doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı vekili, davalı kooperatifin 1996 yılında dava konusu konutu müvekkiline teslim ettiğini, konutun zemin ve duvarlarında oluşan hasarların ayıplı imalattan kaynaklandığını ileri sürerek kira kaybı ve tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı taraf süresi içerisinde zamanaşımı defiinde bulunmuştur.
Mahkemece, toplanan tüm deliller ve dosya kapsamından süre gelen zarar söz konusu olmakla zamanaşımı defi red edilerek davanın kabulü ile 5.950,00 TL kira bedeli, 60.000 TL maddi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, ayıplı imalat nedeni ile tazminat ve kira bedeli istemidir.
Tarafların, kooperatif ve üyesi olduğu, konutun üyeliğe bağlı olarak tahsis edildiği tartışmasızdır. Bu davadaki zamanışımı süresi 6098 sayılı TBK"nın 147/4. Maddesinde düzenlenen 5 yıllık süreye değil, aynı yasanın 146. Maddesinde düzenlenen gizli ayıplara yönelik 10 yıllık genel zamanaşımı süresine tabidir. Kooperatif ile üyesi arasında alacak davaları 5 yıllık özel zamanaşımı süresine tabi olup, gizli ayıba dayalı istem yönünden 10 yıllık zamanışımı süresi geçerli olacaktır.
Somut olay yönünden konutun 1996 yılında teslim edildiği, davacı konutunda mevcut hasarların giderilmesi yönünden 2003 ve 2004 yıllarında kooperatif yönetimine dilekçe ile müracaat ettiği anlaşılmaktadır. Pis su ve yağmur suyu giderleri, rögarların projesine uygun yapılmadığı, bina temelinden mesafeli yapılmak gerekirken konuta yakın yapıldığı, istinat ve bahçe duvarlarında "parapan" denilen zemindeki ana su tahliyesini sağlayan drenaj yapılarının bulunmadığı ilk kez 14.05.2008 ve 21.05.2013 tarihli bilirkişi raporlarında tesbit edilmiştir. Ayıbın devam eder nitelikte olduğu da teknik raporlar karşısında sabit hale gelmiştir. Zarar veren olay sürekli nitelikte olmakla birlikte bazı kesintilerle bağımsız zarar doğurmuşsa bağımsız zararlar yönünden mutlak 10 yıllık süre bu zarara sebebiyet veren her bir fiiil ve olayın gerçekleşmesi tarihinden itibaren başlar (Prof. Fikret Eren. B.K genel hükümleri sayfa 834) Zarar devam ettikçe zarar görenin zararı öğrendiği kabul edilemez. (Mahmut Bilgen Hukukta Zamanaşımı kitabı sayfa 611-612)
Bu açıklamalara göre; Mahkemece davalı kooperatifin yağmur ve pis su giderleri ile rögarlar, istinat ve bahçe duvarlarına yönelik projesine uygun yapılmadığı yönündeki bilirkişi raporuna bir itirazları olmadığı hususu da dikkate alınarak, zarar verici olayın bazı kesintilerle davacı konutunda oluşturduğu bağımsız zararları 2003-2004 yıllarındaki müracatlarıyla bu tarihten önce öğrendikleri, teslim tarihine göre bu zararlar ve kira bedeli yönünden oluşan bağımsız zararlar yönünden zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçeleriyle belirlenecek bu kalemlere yönelik davanın reddine, devam eden zararlar yönünden ise denetime elverişli teknik raporlar alınarak bir karar vermek gerekirken tüm talepler yönünden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Yine belirttiğimiz görüş ve gerekçelerle sayın çoğunluğun bozma gerekçelerine katılmadığımızı kararın açıklanan gerekçelerle bozulması yönünde azınlık görüşüdür.16.03.2016