23. Hukuk Dairesi 2015/6128 E. , 2016/1624 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davaların reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, konusu ortaklara aile başına dört sığır verilmesi ve bunların yetiştirilmesi olan "ortaklar mülkiyetinde proje uygulayan kooperatiflerin ortaklarından alınan taahhütname ve borçlandırma sözleşmesi" gereği projeden yararlananlardan alınması gereken ödemenin ihtara rağmen asıl ve birleşen davalarda davalılarca müvekkili kooperatife yapılmadığını, bu alacaklara ulaşmak için girişilen takiplerin davalıların haksız itirazları nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazların iptaline ve icra inkâr tazminatlarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalılar vekili, müvekkillerinin borcunun bulunmadığını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı kooperatifin anasözleşmesinin 10. maddesine göre, davalı üyelerin sınırlı sorumlu oldukları, şahsi malvarlıkları ile sorumlu olacaklarına dair yazılı bir taahhütte bulunmadıkları, bu nedenle dava konusu edilen borçtan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl ve birleşen davalarda davacı vekili temyiz etmiştir.
1-5219 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 427. maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2014 yılı için 1.890,00 TL"dir.
Asıl dava dilekçesinde, toplam 1.734,75 TL"nin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istenilmiş olup, mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 Esas, 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, asıl davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dosya kapsamında, birleşen davalarda davacı tarafından ortaklar sözleşmesi ve taahhütname ile buna dayalı gönderilen ihtarname ve bilanço eklenerek birleşen davalardaki herbir davalı aleyhine icra takibine başlandığı, dava dilekçesinin (3-c) ve 06.03.2013 tarihli replik dilekçesinin (9-c) bölümünde, davacı kooperatifin bilançoda yer alan geçmiş yıllar zararının herbir davalıdan tahsilinin istendiği, replik dilekçesinin 4 no"lu bendinde ise kooperatifçe vergi dairesinden KDV"den muaf olunduğu yazısı alınması ve bu nedenle beyanname verilmemesinden sonra bu yazıya rağmen vergi dairesince kooperatife tahakkuk ettirildiği ve kooperatifçe ödendiği iddia edilen vergi cezasının, projeden yararlanan herbir davalıdan tahsili istemine yer verildiği, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde ise, davalılarca kullanılan krediden dolayı davacı kooperatifçe herbir davalı adına bir ödeme yapıldığının iddia edilmediği ve bu dava ile ödemeye dayalı bir tahsil talebinde bulunulmadığının bildirildiği, davanın konusunun ödenen KDV vergisinin tahsili istemi olduğunun açıklanmış olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece de isabetli olarak takip konusu edilen alacağın, üçüncü kişiye olan borca ilişkin olduğu kabul edilmiştir.
Bu açıklamalara ve dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen davalarda davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davacı vekilinin temyiz isteminin asıl davaya ilişkin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, birleşen davalarda davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, asıl dava yönünden peşin alınan harç ile birleşen davalar yönünden fazla yatırılan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.