14. Hukuk Dairesi 2016/2407 E. , 2018/2241 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.03.2011 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.04.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi paydaş ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların müştereken ve iştirak halinde malik oldukları 5855 ada 7 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, davayı kabul ederek ortaklığın mümkünse aynen taksim suretiyle giderilmesini istediklerini, ayrıca taşınmaz üzerindeki evlerin davalılar ... ile ..."e ait olduğunu beyan etmişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulü ile ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, dava konusu taşınmazın paydaşlarından ... vekili temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Öte yandan, 7201 Tebligat Kanununda 6099 sayılı Kanun ile yapılan ve 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik uyarınca "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." (m. 10)
Tebligat Kanununun değişik 21/2. maddesi gereğince; "Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır."
Aynı Kanunun 35. maddesi gereğince; “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.” (m. 35/1)
"Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır." (m. 35/2)
Somut olaya gelince, dava konusu taşınmazın paydaşlarından ..."ın dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmediğinden davada yer almadığının anlaşılması üzerine mahkemece, 12.02.2014 tarihli celsede adı geçen paydaşı davaya dahil etmek üzere davacı tarafa süre verilmiş ise de, bu eksiklik giderilmeksizin bir sonraki celse dava karara bağlanmıştır.
Öte yandan, dava dilekçesi, davalılardan ..."in dava dilekçesinde bildirilen adresine öncelikle Tebligat Kanununun 10. maddesine göre tebliğ edilmiş olup bu adreste tebligat yapılamaması nedeniyle muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edilerek tebligatın buraya yapılacağına ilişkin Tebligat Kanunu hükümleri göz ardı edilmek suretiyle daha önceden bu adresine usulüne uygun şekilde yapılmış bir tebligat bulunmamasına rağmen usule aykırı olarak aynı adrese bu kez Kanunun 35. maddesine göre tebliğ edilmiştir.
Bununla birlikte, davalı ..."in yargılama devam ederken 05.02.2014 tarihinde öldüğü; ancak, yasal mirasçılarının davaya katılımının sağlanmaksızın yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır.
O halde mahkemece, davalı ..."in temin edilecek mirasçılık belgesine göre yasal mirasçılarına, paydaşlardan ..."a ve davalı ..."e dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek davaya katılmaları sağlandıktan ve savunmaları alınarak delilleri toplandıktan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.03.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.