2. Hukuk Dairesi 2016/9627 E. , 2017/4806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 25/04/2017 günü temyiz eden davalı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf davacı ... ve vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
11.01.2011 tarihinde 6099 Saydı Kanunun 3. maddesiyle 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10. maddesine eklenen 2. fıkraya göre; "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.". Tebligat Kanununun uygulanmasına dair yönetmeliğin bilinen adreste tebligat başlıklı 16/2.maddesinde "Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" denilmiştir. Yukarıda açıklanan kanun ve yönetmelik hükümlerine göre öncelikle bildirilen adrese tebligat çıkarılacak, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde ise. bu kez muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre çıkarılacaktır. Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddelerini farklı şekilde yorumlayarak muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması doğru olmaz. Bu davranış Anayasanın 36. maddesine aykırı olur ve muhatabın savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelir. Mahkemece, davalı kadının bilinen en son adresi araştırılmadan dava dilekçesi ve ön inceleme duruşma günü ve tahkikat aşamasına geçildiği doğrudan davalının mernis adresine Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş olup yapılan tebligatlar geçersizdir.
Davalı vekili 06.03.2015 tarihli duruşmada davadan 05.03.2015 tarihinde haberinin olduğunu bildirerek beyanda bulunmak için süre talep etmiş, mahkemece 06.03.2015 tarihli duruşmada verilen 2 haftalık süre içerininde sunduğu 20.03.2015 tarihli cevap dilekçesi ile ... Mahkemelerinin yetkili olduğunu ve dosyanın yetkili ... Aile Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir. Mahkemece yetki itirazının süre geçtikten sonra yapıldığı gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesinin doğrudan davalının mernis adresine Tebligat Kanunun 21/2. maddesi uyarınca tebliğ edilmesi sebebiyle tebliğ usulsüz olduğuna göre (HGK 17.12.2014 tarih. 2013/1372 esas, 2014/1065 karar) davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden 06.03.2015 tarihli duruşmada davaya cevap vermesi yönünde verilen iki haftalık sürede verdiği cevap dilekçesinin ve cevap dilekçesinde ileri sürülen yetki itirazının süresinde yapıldığının kabulü gerekir. Açıklanan sebeplerle davalının yetki itirazının hadise şeklide incelenerek (HMK m.117/3) esası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, süresinde olmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1.480 TL vekalet ücretinin, ..."den alınarak..."ye verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 25.04.2017(Salı)