Abaküs Yazılım
5. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/4099
Karar No: 2022/5649
Karar Tarihi: 28.03.2022

Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/4099 Esas 2022/5649 Karar Sayılı İlamı

5. Hukuk Dairesi         2021/4099 E.  ,  2022/5649 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi

    Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
    - K A R A R -
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince davanın  kısmen kabulüne, 199.200,00 TL maddi tazminatın 17/03/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline , fazlaya ilişkin ıslah edilen miktar yönünden talebin reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı Hazine vekilli tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nce 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden, dava konusu Antalya İli, Kepez İlçesi, Kütükçü Mahallesi, 7445 ada, 2 parsel sayılı taşınmazı davacının 17/06/1998 tarihinde satın aldığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/183 esas, 2009/393 karar sayılı kararı ile taşınmazın tapusunun iptali ile Hazine adına tesciline karar verildiği ve bu kararın 17/03/2010 tarihinde kesinleştiği, davacının taşınmazı satın aldığı 17/06/1998 tarihinde tapu kaydında ve kütüğünde arsanın orman olduğuna dair herhangi bir kayıt, şerh ya da kısıtlama bulunmadığı iddia edilmiş ise de dava konusu taşınmaza 07/02/1995 tarihinde Orman kadastro komisyonunca devlet ormanı olarak belirlenen alan içinde kalmaktadır ve 6831 sayılı Yasa'nın değişik 2. maddesine istinaden Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan alanda kalmaktadır ve yine 05/10/2004 tarihinde Devlet Ormanı içinde kalmaktadır şerhlerinin işlendiği bu şerhler karşısında taşınmazı bilerek ve sonuçlarını kabul ederek satın aldığı, davacının hakların kazanılmasına ilişkin olan TMK'nın 3. maddesi uyarınca iyiniyetli bulunmadığı, bu durumda TMK’nın 1023. maddesindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinde verilen karar ortadan kaldırılarak, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davanın reddine dair düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.

    Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 28/03/2022 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    MUHALEFET ŞERHİ
    Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007 maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
    İlk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı idare vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nce kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine dair yeniden kurulan hükmün Dairenin çoğunluk görüşü doğrultusunda onanmasına karar verilmiş ise de bu görüşe katılmamaktayım. Şöyle ki;
    Davacı, tapuda kayıtlı taşınmaz tapu sicil memuru huzurunda resmi şekilde düzenlenen satış sözleşmesi ile satın almış olup ortada şekil bakımından geçerli bir sözleşme olduğu, davacının geçerli bir sözleşme ile satın aldığı taşınmazın, mahkeme kararı ile elinden çıkmış olması nedeni ile zarara uğradığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, mülkiyet hakkına ilişkin Anayasal ve yasal düzenlemeler karşısında davacının zararının karşılanması gerektiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
    Davadaki sorun davacının tapu kaydındaki orman şerhini görerek satın alması durumunda Hâzineye karşı dava açıp açamayacağı noktasında toplanmaktadır.
    Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. (Anayasa md. 35/1 AİHS ek protokol 1-1) Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde de bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi olarak belirtilmiş, malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava edebileceği hüküm altına alınmıştır. Bütün bunların yanında mülkiyet hakkı kamu yararının bulunduğu hallerde sınırlandırılabilir ya da tamamen kaldırılabilir. Ancak bu sınırlandırma ya da kaldırma gerçekleştirilirken T.C. Anayasa'sının 90/5. maddesi ile iç hukukun üstünde sayılan AİHS hükümleri gereğince AİHM tarafından oluşturulan 30/05/2006 tarih ve 1262/02 sayılı kararda ifade edildiği üzere "...bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan bir önlemin..." "...kamu yararına meşru bir amaç gütmesi gerektiği..." bu önlem alınırken "başvurulan yollar ve gerçekleştirilmesi amaçlanan hedef arasında makul bir denge olması gerektiği..." kişinin "...kişisel ve haddinden fazla yük taşımak zorunda kalması halinde gerekli dengenin kurulamayacağı açıktır. Bir başka ifadeyle kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin menfaati arasında makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır.
    Devlet tarafından verilen, doğru esasa ve geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkına değer verileceği kuşkusuzdur. Böyle bir yer özel mülkiyet kapsamından çıkarılarak kamu malı niteliğini kazanmakla birlikte, kişinin ya da kişilerin söz konusu tapuya dayalı hakkının yukarıda ifade edildiği gibi hukuki güvenlik ilkesinin sonucu olarak korunması gerektiği muhakkaktır. Aksi düşünce tarzının, devletin, verdiği tapunun geçersizliğini ileri sürerek, hiçbir karşılık ödemeksizin iptalini istemesi, zamanında geçerli bir şekilde ve kayda dayalı olarak oluşturulan mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağı gibi, kamu vicdanını yaralaması yanında hukuk devleti ilkesini de zedeleyen bir tutum oluşturacaktır.
    Tüm bunların yanında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi “tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur” hükmünü içermektedir. Devletin buradaki sorumluluğu kusursuz sorumluluktur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescil sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Bu itibarla kadastro görevlilerinin dayanaksız ya da gerçek duruma uymayan kayıtlar düzenlemeleri ve taşınmazın niteliğinde yanlışlık yapmalarını da aynı kapsamda düşünmek gerekir. Zira tapu işlemleri kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden sıralı işlemler olduğundan tapu kütüğünün oluşumu aşamalarında kadastro işlemleri ile tapu işlemlerinin bir bütün oluşturduğu kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de; taşınmaza önce kadastro yoluyla gerçek kişiler adına tapu kaydı oluşturulduğu, satış yoluyla çekişmeli taşınmazın davacıya intikal ettiği, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğu dosya kapsamı ile sabit olmakla TMK'nın 1007. maddesi kapsamında Devletin objektif sorumluluğu ilkesi gereği Hâzinenin davacının gerçek zararını karşılaması gerekmekte olup davacının tapu kaydındaki şerhi bilerek, görerek satın almasının yani iyi niyetli olup olmamasının Hazinenin sorumluluğuna etki etmeyeceği ve tazminata hükmedilmesi gerektiği açıktır. Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesi’nin 2017/7688 E.-7196 K. sayılı ilamıda bu yöndedir. Dava konusu taşınmaz ilk tesisinden itibaren el değiştirmiş olup " orman " şerhinden önce malik olanlara verilen hakkın davacıya tanınmaması veya Daire görüşü benimsendiği takdirde paydaşlı taşınmazlarda paydaşlardan birinin payını devri halinde aynı nedenle açılan davalarda bu hakkın verilip verilmemesi hususunda da adaletsizlik doğacaktır.
    Açıklanan tüm bu nedenlerle davacıya ait taşınmazın tapu kaydının mahkeme kararı ile iptali sonucu uğranılan zararın 4721 sayılı TMK’nın 1007 maddesi uyarınca tazmini gerektiği düşüncesi ile kararın bozulması gerekirken onanması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmamaktayım.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi