21. Hukuk Dairesi 2016/3215 E. , 2017/5222 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, davalı işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
Dava; davacının, davalıya ait işyerinde 04.04.1995 – 01.12.1998 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalıya ait ayakkabı imalatı yapan işyerinde çalıştığını beyan eden davacının davalı işyerinde geçen 04.04.1995 – 31.01.1996, 01.10.1996 – 31.05.1997 ve 01.10.1998 – 01.12.1998 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalı Kurum"a bildirildiği, davacı tarafından; davacı iş yerindeki tek makineci olduğu için davacının çalışmalarının sürekli olduğunun iddia edildiği, ancak davalı tarafından; kesat dönem denen aylarda davacının çalışmalarının bulunmadığının beyan edildiği, dinlenilen bordro ve komşu işyeri tanıklarının beyanları arasında davacının çalışmalarının sürekli olup olmadığı ve kesat dönemin ne kadar sürdüğü hususlarında çelişkiler bulunduğu, davacının 1990 yılında ayakkabıcılık üzerine ustalık belgesi aldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık; somut olayda fiili çalışma olgusunun ispatı konusunda, mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
506 sayılı Yasanın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespit davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması salt bu nedene dayalı istemin reddine neden olmaz. Somut bilgilere dayanması koşuluyla, bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken komşu işyerleri kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen kimi diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527,30.6.1999 gün 1999/21-549-555,5.2.2003 gün 2003/21-35-64,15.10.2003 gün 2003/21-634-572,3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 10.11.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.
Somut olayda; davacının davalı işyerinden bildirilen çalışmaları arasında yaklaşık on ay boşluk olduğu, hem hayatın olağan akışı içerisinde işyerindeki çalışmalara bu kadar süre ara verilmesinin mümkün bulunmadığı, hem de tanık beyanlarında kesat dönemin bu kadar uzun sürdüğüne dair beyanlar bulunmadığı dikkate alınmadan, davacının çalışmalarının sürekli olmadığının ve bildirilen süre kadar olduğunun kabulü ile sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş; ayakkabı sektöründeki kesat dönemler hususunda bilgisi olan uzman bir bilirkişi marifeti ile kesat dönemleri belirlemek, yine kesat dönemlerin belirlenmesi için ilgili odalar ve sendikalardan bilgi almak ve böylece toplanan deliller değerlendirilmek sureti ile varılacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 12.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.