14. Hukuk Dairesi 2016/18195 E. , 2018/2205 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 09.06.2016 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 15.06.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı köy temsilcisi, dava konusu 102 ada 370 ve 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazların köylerinin yayla olarak kullandığını mera niteliğindeki parseller olduğunu, kadastro tespitleri yapılırken o zamanki köy muhtarının ilgisiz kalması ve mera sınırlarını tam olarak göstermemesi nedeniyle sahipsiz kalan mera alanlarının davalı olan komşu köyler adına tespit edildiğini, bu meraların davacı köyün kadim merası olduğunu ileri sürerek, 102 ada 370 ve 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazların davacı Yanatlı Köyünün merası olduğunun tespitine, davalı köyler adına olan tescilin iptaline ve davacı köy tüzel kişiliğinin mera kullanım hakkı olduğunun tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı köy temsilcileri davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, mera tahsisine ilişkin kadastro tutanaklarının 01.07.2008 ve 29.07.2008 tarihinde kesinleştiği eldeki davanın 09.06.2016 tarihinde açıldığı, 4342 sayılı Mera Kanununun 21/2 maddesine göre mera tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin keşinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve dava açılamayacağı, bu maddedeki sürenin hak düşürücü süre niteliğinde olduğu ve davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı köy vekili temyiz etmiştir.
Dava, kadim mera iddiasına dayalı tespit, iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazlardan 102 ada 370 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanağına göre kadimden beri ..... Köyünün merası olarak kullanıldığı gerekçesi ile 28.03.2008 tarihinde tescil harici orta malı olarak sınırlandırmasının yapıldığı ve tespitin 29.07.2008 tarihinde kesinleştiği, yine dava konusu 103 ada 1 parsel sayılı taşınmazın da ..... Köyü halkı tarafından mera olarak kullanıldığı belirtilmek suretiyle 10.10.2007 tarihinde tescil harici orta malı olarak sınırlandırıldğı ve tespitin 01.07.2008 tarihinde kesinleştiği her iki taşınmaza ait dosyada mevcut kadastro tespit tutanaklarının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
4342 sayılı Mera Kanununun 21/2 maddesinde; mera komisyonlarının tahsis kararlarında belirtilen haklara tahsislerin kesinleştiği tarihten itibaren 5 yıl geçtikten sonra tespitlerden önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz edilemeyeceği ve bunlara karşı dava açılamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda ise, dava konusu taşınmazların kadastro tespitleri yapılarak mera niteliği ile sınırlandırılmalarına karar verildiği, Mera Komisyonu tahdit ve tespit çalışmalarının yapılmadığı, 4342 sayılı Mera Kanununun 21/2 maddesinin mera komisyonları tarafından alınmış tahsis kararlarına karşı uygulanmasının söz konusu olacağı, davada ise davacının kadim mera iddiasına dayalı olarak talepte bulunduğu, bu durumda Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde yazılı hak düşürücü sürenin de uygulanma olanağının bulunmadığı gözetilerek, çekişmenin esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.