1. Hukuk Dairesi 2018/1768 E. , 2019/2994 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ ... HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın davacı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı ... yönünden işlemden kaldırılan dosyanın süresinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına, davalı ... San. Tic Ltd Şti. aleyhine açılan davanın mirasçı olmaması nedeniyle husumet yokluğundan reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın ise temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı ... vekilinin yaptığı istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesinde esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakan ..."ın ... ada ... parsel sayılı taşınmazını kızı olan davalı ..."ye, ..."nin de diğer davalı ... San. Tic Ltd Şti."ye temlik ettiğini, işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescil istemişler, yargılama aşamasında davacılar vekili, davacı ... yönünden davasından feragat etmiştir.
Davalı ..., satışın gerçek olduğunu, bedelin miras bırakana elden ödendiğini, paraya ihtiyaç duyması nedeniyle bir kısım payını diğer davalı ... San. Tic Ltd Şti."ye sattığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... San. Tic Ltd Şti., taşınmazı bedeli karşılığında aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, davacı ... yönünden işlemden kaldırılan dosyanın süresinde yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılmasına, davalı ... San. Tic Ltd Şti. aleyhine açılan davanın mirasçı olmaması nedeniyle husumet yokluğundan reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın ise temlikin muvazaalı olduğu gerekçesiyle kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı davalı ... vekilinin yaptığı istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesinde esastan reddedilmiş, HMK"nun 353/1-b-2. bendi uyarınca pay, harç ve vekalet ücreti yönünden hüküm ortadan kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuştur.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1934 doğumlu mirasbırakan ...’ın 14.06.2014 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak çocukları olan davacılar ..., kendisinden önce ölen kızı ...’nın çocukları davacılar ..., ..., dava dışı ..., ..., ... ile kızı olan davalı ...’yi bıraktığı, mirasbırakanın maliki olduğu ... ada ... parseldeki 97/780 payını (388/3120) 11.05.2011 tarihinde, taşınmazda 97/1040 (291/3120) pay ile paydaş olan davalı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, ...’ye vekaleten dava dışı ... ’nın da 679/3120 payın, 47239/302640 payını üzerinde bırakarak 4/65 payını davalı ... San. Tic Ltd Şti."ye temlik ettiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK"nun 190. maddesi ve TMK"nun 6. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
Somut olaya gelince, davacı taraf tanık göstermemiş, mevcut delillerle de muvazaa iddiası kanıtlanmış değildir.
Öte yandan, bölge adliye mahkemesi her ne kadar davacıların herhangi bir delili yok ise de davalı ...’nin cevap dilekçesinde annesinin ölümünden sonra davacıların pay devri için kendisine baskı uyguladıklarını, buna dayanamadığından davacıların payının devri için tapu müdürlüğüne gittiklerini, ancak masraflardan dolayı davacıların devir işleminden vazgeçtikleri şeklindeki beyanının muvazaa iddiasını kabul anlamına geldiğini gerekçe yapmışsa da bu beyanın muvazaa iddiasını kabul şeklinde yorumlanamayacağı açıktır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek, yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davalı ... vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1.maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA , İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 2.Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.