Esas No: 2019/7920
Karar No: 2022/2947
Karar Tarihi: 27.04.2022
Danıştay 4. Daire 2019/7920 Esas 2022/2947 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 4. Daire Başkanlığı 2019/7920 E. , 2022/2947 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2019/7920
Karar No : 2022/2947
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Vergi Dairesi Başkanlığı
(...Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, 670 sayılı KHK ile kapatılan ...Eğitim İşletmeleri Ticaret Anonim Şirketi'nin defter ve belge ibraz etmediğinden bahisle düzenlenen raporlar uyarınca takdir komisyonu kararlarına istinaden kanuni temsilci sıfatıyla re'sen tarh edilen 2011/10,11,12 dönemlerine ilişkin vergi ziyaı cezalı katma değer vergilerinin kaldırılması istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... Vergi Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararda; 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren ve bu tarihten sonraki dönemlere ilişkin olarak uygulanması mümkün olan 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen 9. fıkrasına dayanılarak kanuni temsilci/tasfiye memuru sıfatlarıyla cezalı tarhiyat yapılması mümkün ise de tüzel kişilikleri ticaret sicilinden silinmeleriyle sona eren şirketlerin, bu tarihten sonra, haklara sahip olması ve borçlu kılınmasının mümkün bulunmadığı, bunun sonucu olarak, münfesih şirket adına tarh ve ceza kesme işlemleri tesis edilemeyeceği gibi ticaret sicilinden silindikten sonra hukuk aleminde var olmayan bir şirket hakkında vergi incelemesi de yapılamayacağı, bu nedenle, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen 9. fıkrası uyarınca şirketin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemine ilişkin vergi borçları için kanuni temsilciler ve tasfiye memurları adına tarhiyat yapılabilmesi ve ceza kesilebilmesi için şirket hakkında yapılan vergi incelemesinin şirketin tasfiye sürecinin sona ermesinden önce tamamlanması gerektiği, olayda, asıl borçlu şirketin 24/08/2016 tarihi itibarıyla sicilden re'sen silindiği ve bu durumun 01/09/2016 tarihinde Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı, tarh dosyası üzerinden yapılan inceleme üzerine, davacının kanuni temsilcisi olduğu şirket hakkında ...tarih ve ...sayılı Vergi İnceleme Raporu'nun düzenlendiği, şirket hakkında yapılan incelemenin, şirketin ticaret sicilinden silinmek suretiyle tüzel kişiliği son bulduktan sonra tamamlandığı görüldüğünden davacı adına 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine eklenen 9. fıkrası uyarınca yapılan dava konusu cezalı tarhiyatlarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; olayda, her ne kadar davalı idarece, davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla tüzel kişiliği sona eren şirketin defter ve belgelerinin ibraz edilmemesinden dolayı tarhiyatlar yapılarak cezalar kesilmişse de, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 82. maddesinin 8. fıkrasında düzenlenen "tüzel kişiliklerin sona ermesi halinde defter ve kağıtların sulh hukuk mahkemesince saklanacağı" hükmü karşısında, kanuni temsilcinin defter ve belgeleri saklama yükümlülüğünün bulunmadığı açık olduğundan, davacı adına yapılan tarhiyatlarda ve kesilen cezalarda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Belirtilen gerekçelerle istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, şirketlerin tasfiye süreci tamamlandıktan sonra veya ticaret sicilinden silindikten sonra, tasfiye süreci veya önceki dönemlere ilişkin vergi incelemesi yapılamayacağına ilişkin herhangi bir kanun hükmünün bulunmadığı, tüzel kişilerin tasfiye hâline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye girmeden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı, defter tutmak mecburiyetinde bulunan kimse ve işletmeye devam eden haleflerinin, defterleri son kayıt tarihinden ve saklanması mecburi olan diğer hesap ve kağıtları tarihlerinden itibaren on yıl geçinceye kadar saklamaya mecbur olduğu, yapılan işlemlerin yasal ve yerinde olduğu belirtilerek temyiz isteminin kabulü ile Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Davacı tarafından, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 82/8. maddesinde yer alan hüküm dikkate alındığında tüzel kişiliğin sona ermesi halinde defter ve belgelerin saklanma yükümlülüğünün sulh hukuk mahkemelerinde olduğu, defter ve belgenin istenildiği dönemde kanuni temsilci sıfatını haiz olunmadığı, mükellef kuruma ait defter ve belgelerin yetkili kişilerden istenilmediğinden şirket kanuni temsilcilerinin defter ve belge ibraz etme sorumluluklarının bulunmadığı, 213 sayılı Kanun'un 13. maddesinin 4. bendi gereğince sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve belgelerin elinden çıkmış bulunması hâlinin mücbir sebep olarak değerlendirilmesi gerektiği, cezalı tarhiyatların dayanağı olan raporun şirketin tüzel kişiliği sona erdikten sonra düzenlendiği, bu durumun Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17/9. maddesine aykırı olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlıkta, davacının 04/02/2014 tarih ve 8500 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilâna göre asıl borçlu şirketin yönetim kurulu üyeliği görevinden istifa ettiği, dava konusu vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinin ise davacının kanuni temsilci olduğu döneme ait olduğu anlaşılmakla birlikte, vergiyi doğuran olayın, davacının kanuni temsilci sıfatını haiz bulunmadığı dönemde düzenlenen defter ve belge isteme yazısının tebliğine rağmen bu tarihteki mevcut kanuni temsilcinin/temsilcilerin ibraz etme yükümlülüğünü yerine getirmemesinden kaynaklandığı, dolayısıyla davacının anılan dönemler için kanuni temsilci sıfatından kaynaklanan ve bu yıla ilişkin yapılacak bir inceleme sonrası tarh edilen vergi ve kesilen cezalara karşı sorumluluğu devam etmekte ise de, davacının vergisel sorumluluğunun kendi dönemine ilişkin beyanname verilmemesi, beyan edilen borcun ödenmemesi v.b. tespiti halinde söz konusu olabileceği, davacının kanuni temsilcilik görevinin sona ermesinden sonra defter ve belge ibraz etmeme eyleminden kendisine atfedilecek bir kusur bulunmadığından dolayı sorumlu tutulamayacağı sonucuna ulaşılmış olup, dava konusu cezalı tarhiyatı kaldıran Vergi Mahkemesi kararına yöneltilen istinaf başvurusunun reddine dair Vergi Dava Dairesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin reddine,
2. Temyize konu ...Bölge İdare Mahkemesi .... Vergi Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.