14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/1820 Karar No: 2018/2163 Karar Tarihi: 22.03.2018
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/1820 Esas 2018/2163 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2016/1820 E. , 2018/2163 K.
"İçtihat Metni"
.... Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.02.2015 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.09.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ortaklığın giderilmesine ilişkindir. Davacı vekili, 67 ada 17 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesinin mümkün olmadığını belirterek hissedarlar arası satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili duruşmada, ortaklığın hissedarlar arası satış suretiyle giderilmesini kabul ettiklerini beyan etmiştir. Davalı ... vekili duruşmada, ortaklığın hissedarlar arası satış suretiyle giderilmesini kabul etmediklerini beyan etmiştir. Mahkemece, 09.09.2015 tarihli celsede davanın kabulü ile, .... 67 ada, 17 parselde kayıtlı 246.20 M2 miktarlı avlulu kargir ev vasfındaki taşınmazın aynen taksimi mümkün olmadığından genel arasındaki ve üzerindeki tüm yükümlülükleri ile birlikte açık artırma yoluyla ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir. Aynı tarihte yazılan gerekçeli kararın 1 numaralı hüküm fıkrasında ise davanın kabulü ile, .....98 ada, 1 parselde kayıtlı 196.00 M2 miktarlı taşınmazın aynen taksimi mümkün olmadığından umum arasında ve üzerindeki tüm yükümlülükleri ile birlikte açık artırma yoluyla ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verildiğinin yazıldığı anlaşılmaktadır. Kısa kararla gerekçeli kararda davaya konu olan taşınmaz bakımından farklılık bulunmaktadır. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun “Hüküm, hükmün verilmesi ve tefhimi” başlıklı 294. maddesinde açıklandığı üzere mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür. Hüküm, yargılamanın sona erdiği duruşmada verilir ve tefhim olunur. Aynı yasanın “Hükmün kapsamı” başlıklı 297. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. “Hükmün yazılması” başlıklı 298. maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Temyiz edilen gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olduğu görülmüştür. 10.4.1992 tarihli ve 1991/7-1992/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararında kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili bulunmasının bozma nedeni oluşturacağı, bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmasızın çelişkiyi kaldırmak kaydı ile vicdani kanaatine göre karar verebileceği öngörülmüştür. Bu itibarla gerekçeli karar ile hüküm sonucunun çelişkili olması nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, 22.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.