14. Hukuk Dairesi 2016/1857 E. , 2018/2162 K.
"İçtihat Metni"....
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.09.2014 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili, davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesine ilişkindir.
Davacı vekili, 893 ada 302 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın aynen taksim suretiyle giderilmesinin mümkün olmadığını belirterek satış yoluyla ortaklığın giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., ... ve ... cevap dilekçelerinde, davacının hissesini almaya hazır olduklarını belirterek, davanın kabul edilmesi halinde yargılama giderinin davacıya yükletilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
Davalı ... ve ... 10.02.2015 tarihli celsede, dava konusu taşınmazda evlerinin bulunduğunu, evin satılmasını istemediklerini beyan etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, ...., 893 ada 202 parsel sayılı taşınmazın umuma açık satış suretiyle ortaklığının giderilmesine, satış bedelinin % 43"ünün davalı ..., ... ve ..."e; kalan bedelin tapu kaydındaki payları oranında tüm taraflara dağıtılmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ... vekili, davalı ... temyiz etmiştir.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Bunların yanında hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (HMK m.26/1)
Somut olaya gelince; davalılar ..., ... ve ..."a dava dilekçesi ve gerekçeli karar tebligatlarının doğrudan Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği görülmektedir. Taraf teşkili kamu düzenine ilişkin olup hakim re"sen her aşamada dikkate almalıdır. Mahkemece, yukarıda değinilen hususlar gözetilmeksizin dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmeden, eksik taraf teşkili ile işin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ayrıca, dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden .... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 1996/195 Esas sayılı dosyasında da aynı taşınmaz için ortaklığın giderilmesinin talep edildiği, davanın taraflarının aynı olduğu anlaşılmaktadır. Ancak, kesinleşme şerhini içerir gerekçeli karar dosya içerisinde yer almadığından mahkemece, HMK"nın 114/1- (i) bendinde yer alan "aynı davanın daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması" dava şartının gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilmeden yargılamaya devam edilmesi de yerinde değildir.
Kabule göre de, dava konusunun ......, 893 ada 302 parsel sayılı taşınmaz olmasına rağmen mahkemece 893 ada 202 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle; temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, 22.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.