14. Hukuk Dairesi 2018/1133 E. , 2021/2384 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Talep eden tarafından 06/10/2010 günlü yazı ile mirasçı bırakmaksızın ölen mirasbırakanın Türk Medeni Kanununun 501. maddesi gereğince mirasının Devlete geçmesini (mirasçılık belgesi) istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; yapılacak başka bir işlem kalmadığından terekenin esasının kapatılmasına dair verilen 15/11/2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi mirasçı olduğunu iddia eden ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Talep, mirasçılık belgesi verilmesine ilişkindir.
Talep eden ... 30/09/2010 tarih ve 12434 sayılı yazısı ile, ... ili ... ilçesi ... köyü, cilt: 13, hane: 51, BSN: 7’de nüfusta kayıtlı ..."nın 28/09/2010 tarihinde ölümünün nüfus kütüklerine tescil edildiğini, kayıtların incelenmesinde mirasçısı bulunmadığı tespit edildiğinden 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 501. maddesi uyarınca gereğinin yapılması talep edilmiştir.
Mahkeme yapılacak başka bir işlem kalmadığından terekenin esasının kapatılmasına karar vermiştir.
Kararı, mirasçı olduğunu iddia eden ... temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 598. maddesine göre, başvurusu üzerine yasal mirasçı oldukları belirlenenlere, sulh mahkemesince veya noterlikçe mirasçılık sıfatlarını gösteren bir belge verilir. 501. maddesine göre ise, mirasçı bırakmaksızın ölen kimsenin mirası devlete geçer.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesinde bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren tarafın iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. maddesinde ise doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.
TMK"nın 594. maddesi ile “Mirasbırakanın mirasçısı bulunup bulunmadığı veya mirasçıların tamamı bilinmiyorsa, sulh hakimi uygun araçlarla ve bir ay ara ile iki defa ilan yapıp hak sahiplerini son ilandan başlayarak en geç bir yıl içinde mirasçılık sıfatlarını bildirmeye çağırır. İlan süresinde kimse başvurmazsa ve sulh hakimi de hiçbir mirasçı tespit edememişse, miras sebebiyle istihkak davası açma hakkı saklı kalmak üzere miras Devlete geçer.” düzenlemesi getirilmiştir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7)
Davayı takip yetkisi, davada taraf olan kişinin o davayı kendi adına yürütebilme ve talep sonucu hakkında kendi adına hüküm alabilme yetkisidir (HMK m. 53). Sözü edilen kurum, şeklî taraf kuramının kabulünün sonucu olarak ortaya çıkmış ve sözü edilen kuramı tamamlamak amacıyla geliştirilmiştir. Davayı takip yetkisi, maddi hukuktaki tasarruf yetkisinin usul hukukundaki karşılığını oluşturur. Ayrıca, bu kavram, davada taraf olmadığı halde kanun gereği taraf gibi davranmakla görevli kılınmış olanların hukuki konumlarının açıklanmasında başvurulan bir kavram konumundadır. Kural olarak taraf ehliyeti ve dava ehliyeti bulunan kişinin davayı takip yetkisi vardır.
Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır.
Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re"sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir.
Somut olayda, ... mirasbırakan ..."nın mirasçısının bulunmadığının tespiti ile Türk Medeni Kanununun 501. maddesine göre mirasın son mirasçı sıfatı ile Hazine’ye geçtiğine dair hüküm verilmesini istemiştir. Sultangazi İlçe Nüfus Müdürlüğünün tüzel kişiliği bulunmadığı gibi Hazine tarafından açılmış bir dava da bulunmamaktadır. Mahkemece talep edenin aktif dava ehliyeti taraf sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 01.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.