15. Ceza Dairesi Esas No: 2019/1111 Karar No: 2020/11135 Karar Tarihi: 05.11.2020
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2019/1111 Esas 2020/11135 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanığın, sürekli olarak gittiği bir restoranda kendisini icra savcısı olarak tanıtıp, Bmw ve Volvo marka araçlarını uygun fiyata satacağını söyleyerek katılanların kaparo vermesiyle dolandırıcılık suçu işlediği belirlendi. Mahkeme, sanığın suçunu sabit görerek TCK'nın 157/1, 52/2-4, 53/1-2-3, 58/6 maddelerine göre mahkumiyetine karar verdi. Ancak, suçun birden fazla kişiye karşı işlendiği gerekçesiyle sanığa bir kez ceza verilmesi ve zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasının artırılması gerektiği vurgulandı. Kararda, sanık hakkında verilen cezaya ek olarak, mağdur vekillerinin maktu vekalet ücreti taleplerinin göz ardı edildiği için hükmün bozulmasına karar verildi. Kararda yer alan kanun maddeleri şöyle: TCK'nın 157/1, 52/2-4, 53/1-2-3, 58/6 ve 5237 sayılı TCK'nın 158/1-L, 43/2 maddeleri.
15. Ceza Dairesi 2019/1111 E. , 2020/11135 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Dolandırıcılık HÜKÜM : TCK"nın 157/1, 52/2-4, 53/1-2-3, 58/6 maddeleri gereğince mahkûmiyet (2 Kez)
Dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Katılanların ortak olarak restoran işlettikleri, bu iş yerine gelip giden sanığın kendisini icra savcısı olarak tanıttığı ve katılanlara Bmw ve Volvo marka araçlarını satacağını söylediği, katılanlardan ..."ın Bmw marka araca, diğer katılan ..."nin ise Volvo marka araca talip olduğu ve fiyat hususunda anlaştıkları, peşinat olarak katılan ..."ın 11.500 TL"yi, katılan ..."nin ise 3.500 TL"yi verilen hesaba havale ettikleri, ancak sanığın araçları teslim etmediği iddia edilen olayda; sanığın dolaylı ikrarı, teşhis işlemleri, uzlaştırmanın sağlanamadığına dair rapor ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın eyleminin suç tarihinde 5237 sayılı TCK"nın 158/1-L maddesinin yürürlükte bulunmaması nedeniyle, sanık lehine olan aynı sayılı TCK"nın 157/1 maddesi kapsamında basit dolandırıcılık suçunu oluşturduğu ve sanığın dolandırıcılık suçunu işlediğinin sabit olduğu gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sair temyiz itirazlarının reddine; ancak; Katılanların değişmeyen beyanlarına ve mahkemenin kabulüne göre, sanığın Katılanların ortak olarak işlettikleri restoranta gelerek kendisini icra savcısı olarak tanıtıp, onlara araçları ucuza alacağından söz ederek kandırması ve katılanlardan ayrı ayrı kaparo alması karşısında, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmiş olması nedeniyle sanık hakkında bir kez ceza verilip 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümleri uyarınca cezasının artırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; 1136 sayılı Kanun"un 168. ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 13.maddesinin 1. fıkrası uyarınca, mahkumiyet kararı verilmesi halinde, kendisini vekille temsil ettiren katılanlar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olup, sanık ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 05/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.