Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14731
Karar No: 2017/1239

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/14731 Esas 2017/1239 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/14731 E.  ,  2017/1239 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesii

    Taraflar arasındaki dava sonucu mahkemece verilen hükmün Dairemizce bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun geçici 4/1. maddesi uyarınca Dairemize gönderilmiş olmakla, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... köyü 111 ada 1 parsel sayılı, 8.708.533,70 m2 yüzölçümlü taşınmaz, ... niteliği ile ... adına tesbit ve tescil edilmiştir. Davacılar, bu taşınmaz içinde zilyetliklerinde bulunan tarlalarının kaldığını iddia ederek ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak bu bölümlerin adlarına tescili istemiyle dava açmışlardır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 17.11.2011 tarihli krokide (A1) harfi ile işaretli 7239,70 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... adına, (C1) harfi ile gösterilen 2624,49 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... adına, (D1) harfi ile gösterilen 3976,31 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... ... adına, (E1) harfi ile gösterilen 5301,15 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... ... adına, (F1) harfi ile gösterilen 2421,14 m2"lik ve (F2) harfi ile gösterilen 2886,09 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... adına, (G1) harfi ile gösterilen 331,93 m2 ve (G2) harfi ile gösterilen 4597,47 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... adına, (H1) harfi ile gösterilen 5194,93 m2 ve (H2) harfi ile gösterilen 4418,30 m2"lik kısımların tapu kaydının iptali ile ... adına, (I1) harfi ile gösterilen 1327,17 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile ... ... adına, (B1) harfi ile gösterilen 608,87 m2, (B2) harfi ile gösterilen 1743,68 m2, (B3) harfi ile gösterilen 585,32 m2 ve (B4) harfi ile gösterilen 2495,15 m2"lik kısımlarının tapu kaydının iptali ile ... adına tapuya tesciline, (J1) harfi ile gösterilen 12169,31 m2"lik kısmının 103 ada 24 ve 258 sayılı parseller içinde kaldığı anlaşıldığından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, davalılar ... ve ... Yönetimi tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin18.02.2013 tarih, 2012/12044 E.-2013/1349 K. sayılı ilamı ile hükmün bozulmasına karar verilmiş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    Yargıtay bozma ilamında özetle; "...mahkemece; bilirkişi raporuna ekli krokide (A1), (C1), (D1), (E1), (F1), (G1), (G2), (H1), (H2), (I1), (B1), (B2) ve (B3) harfleri ile gösterilen kısımların kültür arazisi olduğu ve davacılar yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmişse de, incelenen dosya kapsamına, yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporuna göre, mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir.
    10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi; "çalışma alanında ... bulunması ve 6831 sayılı ... Kanununa göre ... kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, ... kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından
    yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce ... Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık, iki ay içinde kadastro komisyonlarınca ... sınırlarının belirlenmemesi halinde, kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür.
    Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde, ... kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. ... kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur..." şeklinde iken, 22/02/2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanun ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye 4, 5 ve 6. fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte üçüncü fıkra "çalışma alanında ... bulunması ve 6831 sayılı ... Kanununa göre ... kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, ... kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine ... Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir ... yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara; muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde, çalışmalar resen devam ettirilir" şeklini almış, eklenen beşinci fıkrada ise "çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmi ilana alınır. Bu alanlarda ... kadastrosu yapılmış sayılır" hükmüne yer verilmiştir. yine 27/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5831 sayılı Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2. maddesi ile 6831 sayılı ... Kanununun 7. maddesinin birinci fıkrasının sonuna; "Ancak, henüz ... kadastrosuna başlanılmamış yerlerde, 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre belirlenen ... sınırı, ... kadastro komisyonlarınca belirlenen ... sınırı niteliğini kazanır" cümlesi eklenmek suretiyle 6831 sayılı Kanun hükümleri, 3402 sayılı Kanun hükümleri ile uyumlu hale getirilmiştir.
    Yukarıda belirtilen kanunların getirdiği bu yeni düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca ... kadastro çalışmalarının yapıldığı, kadastro ekiplerince dava konusu taşınmazın ... niteliğiyle ... adına tespit ve tescil edildiği ve kamu malı niteliğini kazandığı, 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesinde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanun hükümlerine tabi olduğunun" belirtildiği, bu nedenle ormanlar hakkında özel kanun olan 6831 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği ve 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde de, ... kadastrosunun kesinleşmesinden sonra tapulu taşınmazlarda tapu sahiplerinin 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açabilecekleri hükmüne yer verildiği, bu ilkelerin HGK"nın 08.06.2005 gün 2005/20 - 327 - 377 sayılı ve 28.06.2006 gün ve 2006/20 - 467 - 494 sayılı kararlarında da aynen benimsendiği anlaşılmakla, davacıların zilyetliğe dayanarak açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle ile (A1), (C1), (D1), (E1), (F1), (G1), (G2), (H1), (H2), (I1), (B1), (B2) ve (B3) harfleri ile gösterilen bölümlere yönelik davanın kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır” gereğine değinilmiştir.
    Mahkemece önceki kararda direnilmesi üzerine hüküm davalılar ... ve ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, tapu iptali ve tescile ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde ... kadastrosu 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi hükmüne göre yapılmıştır.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca ... kadastrosunun yapıldığı, arazi kadastro ekiplerince ... sınırlaması esas alınarak çekişmeli yer hakkında 111 ada 1 parsel numarasıyla kadastro tespit tutanağı düzenlendiği, 30.08.2008 - 30.09.2008 tarih aralığında askı ilânının yapıldığı, 30 günlük süre içinde dava açılmadığından tespitin kesinleştiği, davacılar vekilinin 2010 yılında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
    Bu durumda dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde ... kadastrosu 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre değil 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi
    hükmü uyarınca yapıldığından hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olacağından, somut olayda 6831 sayılı ... Kanunun 11. maddesinin uygulanma olanağı bulunmamaktadır
    10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesinde; "Çalışma alanında ... bulunması ve 6831 sayılı ... Kanununa göre ... kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, ... kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır ve bu durum ekip tarafından iki ay önce ... Genel Müdürlüğüne bildirilir. Buna karşılık iki ay içinde kadastro komisyonlarınca ... sınırlarının belirlenmemesi halinde kadastro çalışma alanı sınırları kadastro ekiplerince belirlenir ve çalışmalar bu kanun hükümlerine göre yürütülür. Kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilân edilen yerlerde ... kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılır. ... kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyulur" şeklinde iken 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanun ile sözü edilen üçüncü fıkra değiştirilmiş ve aynı maddeye dördüncü, beşinci ve altıncı fıkralar eklenmiştir. Bu değişiklikte üçüncü fıkra "Çalışma alanında ... bulunması ve 6831 sayılı ... Kanununa göre ... kadastrosuna başlanılmamış olması halinde ... kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak; bu çalışmalarda kadastro ekibine ... Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir ... yüksek mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren 7 gün içinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re’sen devam ettirilir" şeklini almış, Eklenen beşinci fıkra ise "Çalışma alanındaki ormanların bu ekipçe sınırlandırılma ve tesbitleri yapılarak otuz günlük kısmî ilâna alınır. Bu alanlarda ... kadastrosu yapılmış sayılır" şeklindedir.
    3402 sayılı Kanunun getirdiği bu düzenleme ile ... kadastro ekipleri ile arazi kadastro ekiplerinin birbirine aykırı ve çelişkili işlemler yapması önlenmek istenmiş ve memleket kadastrosunun bir an önce tamamlanması hedeflenmiştir. Ayrıca bu şekilde ... sınırının belirlenmesi durumunda ... kadastro işlemlerinin ikmal edilmiş sayılacağı açıklanmakla bu konuda ikinci bir kadastro yapılması önlenmiştir. Kadastro Kanununun 4. maddesine göre yapılan çalışma sonucu belirlenen ... sınırları esas alınmak kaydı ile arazi kadastro ekiplerince 3402 sayılı Kadastro Kanununun izleyen maddelerine göre işlem yapılır. Bu şekilde yapılan kadastro tespitlerinin sonuçları 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 30 gün süre ile ilân edilir. Anılan Kanunun 12. maddesine göre 30 günlük ilân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir. Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi uyarınca yapılan ... kadastrosunda yukarıda açıklanan bu prosedür dışında, başka bir prosedür uygulanacağına dair 6831 sayılı ... Kanununda ve diğer yasal mevzuatlarda herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.
    Kanun koyucu 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan kadastro işlemi ile bir yerin niteliğinin ... ya da kültür arazisi olarak belirlenmesi durumunda sonuçlarının ilânı ve hak düşürücü süreler ve bu sürelerde yapılacak itirazlar bakımından hiç bir fark öngörmemiştir. Yine arazi kadastro komisyonlarınca yapılan genel arazi kadastro tespitleri sırasında bir yerin niteliğinin ..., mera veya yayla olarak tespit edilmesi ile kültür arazisi olarak tespit edilmesi arasında uygulanması gereken usûl ve ilân süresi ile hak düşürücü süreler yönünden bir fark bulunmadığı ortadadır.
    Kadastro tespit işlemi gerek 4. maddeye, gerekse takip eden diğer maddelere göre yapılsın her halükarda uygulanacak olan kanun 3402 sayılı Kadastro Kanunudur. 3402 sayılı Kanunda tespit edilen taşınmazın niteliğine göre farklı hak düşürücü sürelerin uygulanmasını öngören açık bir hüküm ya da bu konuda 6831 sayılı ... Kanuna atıfta mevcut değildir.
    Her ne kadar 3402 sayılı Kanunun 16/D maddesinde "Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ormanlar, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde, özel kanunları hükümlerine tâbidir” hükmüne yer verilmiş ise de özel Kanun niteliğindeki 6831 sayılı ...
    Kanununun 11. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanabilmesi için, bu kanuna göre oluşturulan ... kadastro komisyonlarınca bu kanundaki usûl ve esaslara göre saptanan ... kadastro komisyonu kararının bulunması ve bunun kanunda yer alan itiraz süresi içerisinde askı suretiyle ilân edilmesi gerekir. Oysa ki, olayımızda tamamen 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usûl ve esasları ile ilân süreleri dikkate alınarak yapılan bir tespit bulunmaktadır. Bu durumda da 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde yer alan hak düşürücü sürenin uygulanması gerekir. 3402 sayılı Kanunda bu hususu düzenleyen açık bir hüküm bulunması nedeniyle aynı kanunun bir maddesinin aynı olaya uygulanması ve diğer bir maddenin gözardı edilip uygulanmaması düşünülemez. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/D maddesinde açıklanan Özel Kanunun uygulanması koşulları somut uyuşmazlıkta mevcut değildir.
    Taşınmazın kadastrosunun 3402 sayılı Kanuna göre yapılması, Kadastro Kanununda, bu Kanuna göre yapılan kadastro tespitlerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usûl ve esasların uygulanacağının belirtilmesi, zilyetliğe ve/veya vergi kaydına dayalı olarak kadastrodan önceki nedenlerle açılan davalarda 30 günlük hak düşürücü sürenin uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde ki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmamasının kanuna, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine ve hukukun genel ilkelerine aykırı olması yanında; ilgili kanunun bir maddesinin uygulanıp, diğer bir maddesinin uygulanmaması şeklinde yapılan bir uygulama ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinin yok sayılması mümkün değildir. Tesbit işlemi hangi kanuna göre yapılıp kesinleşmişse iptalinde de aynı kanun hükümlerinin uygulanmasının gerekmesine göre, davacının 30 günlük askı ilân süresinin bitiminden sonra başlayan 10 yıllık hak düşürücü süre içinde gerek tapulu ve gerekse tapusuz taşınmazlar yönünden ayrım yapılmaksızın dava açabileceğinde kuşku yoktur.
    Diğer taraftan 1961 Anayasasında mülkiyet hakkı Sosyal ve İktisadi Haklar ve Ödevler başlıklı üçüncü kısımda 36. maddede düzenlenmişken 1982 Anayasasında mülkiyet hakkı daha da güçlendirilerek, dokunulmaz, vazgeçilemez, devredilemez nitelikteki temel haklar ve ödevler başlıklı ikinci kısımda 35. madde de düzenlenmiştir. Bundan amaç, mülkiyet hakkına gerek kişilerin gerekse Devletin azami ölçüde özen göstermesidir. 3402 sayılı Kadastro Kanunda ve diğer kanunlarda 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılacak kadastro tespitlerinde zilyetliğe ve vergi kaydına dayalı olarak açılan davaların 30 günlük askı ilân süresi ile sınırlı olduğuna ve 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılmasının olanaklı olmadığına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, sıınırlayıcı hüküm bulunmadan kişinin Anayasal mülkiyet hakkının özüne dokunur şekilde dava açma süresinin kadastro tutanaklarının askı ilânına çıkarılmasından itibaren 30 günlük süre ile sınırlandırılması ve bir yerin ... olmadığı bilimsel olarak saptansa dahi hakkın etkin bir şekilde kullanılmasına imkan vermeyecek 30 günlük hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesi ile mülkiyet hakkının elinden alınması doğru değildir. Hukuk Genel Kurulunun 18.10.2006 gün 2006/20-619 E. - 2006/665 K. sayılı ilamıda bu yöndedir.
    Nitekim Anayasa Mahkemesi de 22.05.2013 gün ve 2012/108 E. - 2013/64 K. sayılı ilâm ile 31/8/1956 tarihli 6831 sayılı ... Kanununun, 5/11/2003 tarihli 4999 sayılı ... Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 6. maddesiyle değiştirilen 11. maddesinin birinci fıkrasındaki “Bu müddet içinde itiraz olmaz ise komisyon kararları kesinleşir. Bu süre hak düşürücü süredir” biçimindeki üçüncü ve dördüncü cümlelerini Anayasanın 13, 35 ve 36. maddelerine aykırı görerek iptallerine karar vermiştir. Karar 12.07.2013 tarihli Resmî Gazetede yayımlanmış, yayımdan itibaren 6 ay sonra yürürlüğe gireceği düzenlenmiş olup, 13.01.2014 günü itibariyle yürürlüğe girmiştir.
    Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra 26/2/2014 tarihli 6527 sayılı “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” 01.03.2014 gün ve 28928 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve 6527 sayılı Kanunla, 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı ... Kanununun 11. maddesinin somut davayı ilgilendiren birinci fıkrası, “... kadastro komisyonlarınca alınan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar askı suretiyle otuz gün süre ile ilân edilir. Bu ilân ilgililere şahsen yapılan tebliğ hükmündedir.
    Tutanak ve haritalara karşı itirazı olanlar; askı tarihinden itibaren otuz gün içinde kadastro mahkemelerinde, kadastro mahkemesi olmayan yerlerde kadastro davalarına bakmakla görevli mahkemelerde dava açabilirler. İlân süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kararlara ilişkin düzenlenen tutanak ve haritalar kesinleşir. ... kadastro komisyonlarınca düzenlenen tutanak ve haritaların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukukî sebeplere dayanarak ... hariç itiraz olunamaz ve dava açılamaz” şeklinde değiştirilmiştir.
    Getirilen bu yeni düzenlemeyle 6831 sayılı Kanuna göre yapılan ... kadastrosunun kesinleştiği tarihten itibaren on yıllık süre içerisinde tapuya dayalı olsun veya olmasın kadastrodan önceki sebeplere dayalı olarak dava açılabilecektir. Böylelikle gerek 6831 sayılı Kanun hükümlerine gerekse 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılan ... kadastrosuna itirazda hak düşürücü süreler yönünden paralellik sağlanmıştır.
    Somut uyuşmazlıkta çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ... kadastrosu 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5304 sayılı Kanunla değişik 4. maddesi uyarınca yapıldığından hak düşürücü sürenin de 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde düzenlendiği şekilde olmalıdır.
    Bu durumda davacılar vekilinin 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca kadastro öncesi hukuksal nedenlere tutunarak 30 günlük askı ilân süresinden sonra 10 yıl içinde eldeki davayı açtığı anlaşıldığından, tapu kaydı koşulu aranmaksızın işin esası incelendiğinde ise mahkemece yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
    ... bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazların 1966 tarihli memleket haritası üzerinde konumları gösterilmek sureti ile nitelikleri hususunda bilgi verilmişse de; incelendiği belirtilen hava fotoğrafları üzerinde dava konusu taşınmazların konumu gösterilmediğinden rapor içeriğini denetlemek mümkün olmamıştır. 1984 yılı hava fotoğrafında taşınmazların hangi nitelikte olduğu belirtilmişse de; bu hava fotoğrafından üretilen memleket haritası incelenmediği gibi, hava fotoğraflarının stereoskopik incelemesi de yapılmamış, taşınmazların nitelik ve kullanım durumu ile ilgili yeterli bilgi verilmemiştir. Dava konusu taşınmazlar ... parseli içerisinde ayrı ayrı yerlerde bulunmakta olup, bilirkişilerce taşınmazların 6831 sayılı Kanunun 17/2 maddesinde açıklanan şekilde ... içi açıklık olup olmadığı hususunda da bir değerlendirme yapılmamıştır.
    O halde mahkemece, çekişmeli taşınmazların tamamının bulunduğu yöreye ait en eski ve kadastro tespitinden 15-20 yıl öncesine ait memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden eksiksiz olarak getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve ... Bakanlığı (... ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman ... yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç ... yüksek mühendisi bir ziraat mühendisi ve bir fen bilirkişi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmazlar ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazların öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi ... olan bir yerin üzerindeki ... bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt ... toprağının ... sayılan yer olduğu düşünülmeli; hava fotoğraflarının stereoskopik incelemesi yapılarak taşınmazların toprak yapısı, bitki örtüsü, ağaçların yaşı, cinsi, sayısı, kapalılık durumu, çevresi, incelenmeli, çekişmeli taşınmazın eylemli durumu incelenerek değerlendirilmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen belgeler fen ve uzman ... bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğraflarının ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu
    çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, dava konusu ... parseli içerisinde başka dosyalarda davalı olan alanlar varsa bu alanlar belirlenmeli, dava sonuçları irdelenmeli, taşınmazların ... içi açıklık olup olmadıklarının değerlendirilmeli ve taşınmazların ormaniçi açıklık olduğunun belirlenmesi halinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile edinilemeyeceği düşünülerek zilyetlik olgusuna dayanan davacının davalarının reddine karar verilmelidir.
    Yapılan bu araştırma sonucu dava konusu taşınmazların ... sayılmayan ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile kazanılacak yerlerden olduğu saptandığı takdirde, bu kez, zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir. Bu cümleden olarak; yapılacak keşifte, tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanarak, bu taşınmazları sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; varsa, zilyetlik tanıkları taşınmazlar başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl süreyle ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca, davacılar yanında, (murisler) yönünden de aynı çalışma alanı içerisinde kayıtsız ve belgesizden başkaca taşınmaz mal tesbit ya da tescil edilip edilmediği tapu müdürlüğü ve ilgili kadastro müdürlüğü ile hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup, aynı Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükmü gözetilerek sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Kanunun getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı ... ve ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairenin 18/02/2013 tarih ve 2012/12044 E.-2013/1349 K. sayılı BOZMA KARARININ KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün açıklanan sebeplerle değişik gerekçe ile dava edilen taşınmazın tüm bölümleri yönünden BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 16/02/2017 günü oy birliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi