15. Hukuk Dairesi 2019/3852 E. , 2020/1657 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, hakedişten kesilen cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz olunmuştur. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşmiş olan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalının temyiz itirazlarına gelince;
Davacı yüklenici, taraflar arasında imzalanan 07.08.2008 tarihli sözleşme ile Su Medeniyetleri Müzesi Restorasyon İşi"nin yapımını üstlendiğini, işin devamı sırasında iş artışlarının meydana geldiğini, bunları da tamamlayarak işi teslim ettiğini, iş artışı nedeniyle davalı tarafından en son 42 günlük süre uzatımı verildiğini, süre uzatımın başlangıcının davalı tarafından 02.11.2010 tarihi olarak belirlendiğini, ancak bu kararın 18.01.2010 tarihinde taraflarına tebliğ edildiğini, bu nedenle süre uzatımının bu kararın tebliğ tarihinden itibaren başlaması gerektiği halde davalı idare tarafından süre uzatım kararının alındığı 02.11.2010 tarihinden başlatılıp aleyhine gecikme cezası uygulandığını belirterek haksız kesilen ceza için fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL"nin tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talebini ıslahla artırarak 296.440,97 TL"ye çıkartmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda 42 günlük uzatma süresinin davalı idare tarafından kararın tebliğ tarihi olan 18.01.2011 tarihinden itibaren başlatılması gerektiği, iş bu durumda işin teslim tarihinin 01.03.2011 olduğu, işin davacı yüklenici tarafından 25.02.2011 tarihinde teslim edildiği, bu nedenle geç teslimden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile ıslahla artırılan 296.449,97 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, kararın davalı tarafından temyiz edilmesi sonucunda Dairemizin 16.09.2015 gün ve 2015/2066 Esas – 2015/4466 Karar sayılı ilamıyla, davacı yükleniciye sözleşme kapsamında verilen süre uzatımlarıyla işin bitim tarihinin 02.11.2010 olduğu, bu tarihte de işin bitmeyeceğinin anlaşılmasıyla süre uzatımına ihtiyaç duyulduğu, bu süreçte sözleşmenin feshedilmemiş olup yüklenicinin işe devamını engeller bir durumun varlığının da
iddia edilmediği, yükleniciden beklenenin 02.11.2010 tarihinden sonra da işe devam etmek olduğu, süre uzatım kararının alınmasının ve bunun davacıya tebliğinin beklenmesinin işin durdurulmasına neden olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle davalı idare tarafından süre uzatımının 02.11.2010 tarihine eklenmek suretiyle 14.12.2010 tarihi olarak belirlenen iş bitim tarihinden itibaren ceza uygulamasının yerinde olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesi yönünde mahkeme kararının bozulduğu, bozma kararı sonrasında mahkemece bozma kararına cezai şartın davacı yükleniciye uygulanması gerektiği kısmı itibariyle uyulmasına, ancak cezai şartın fahiş olduğu gerekçesiyle 1/2 oranında tenkisine karar verilerek 148.220,48 TL’nin tahsiline karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmesi sonucunda Dairemizin 2017/2401 Esas – 2017/4528 Karar ve 21.12.2017 günlü kararı ile mahkemenin kısmen direnme kararının yerinde olmadığı, bu nedenle dosyanın incelenmek üzere Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesine karar verildiği, Yargıtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu’nun 23.05.2019 gün ve 2018/15-56 Esas – 2019/607 Karar sayılı ilamı ile mahkemenin gecikme cezasının fahiş olduğuna ilişkin gerekçesinin yeni bir gerekçe olması nedeniyle gerçek bir direnme kararından bahsedilemeyeceği, mahkeme kararının yeni bir hüküm niteliği taşımasından bahisle dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece, keşif artışı sonucu işin 1.348.701,26 TL olarak 03.03.2011 tarihinde tamamlandığı ve davalı tarafından 79 gün için toplam 296.440,97 TL cezai şart uygulandığı, cezai şart koşulunun uygulanmasına yönelik ilkeler ile toplam 1.348.701,26 TL sözleşme bedelli iş ve 79 gün gecikme nedeniyle verilen 296.440,97 TL cezai şartın açık bir oransızlık gösterdiği, bu haliyle cezai şartın fahiş kabul edilerek ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın tamamlanan restarosyon işinde yapılan iş bedeli, verilen süre ve ek süreler ile ceza miktarı birlikte değerlendirildiğinde 1/2 oranında cezai şartta indirim yapılmak suretiyle 296.440,97 x 1/2 = 148.220,48 TL için takdir edilen fahiş cezai şart indirilerek 148.220,48 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkeme tarafından gerekçe kısmında kabul edilen ve cezai şart miktarı ile kıyaslanan 1.348.701,26 TL bedelinin işin davacı yüklenici tarafından tamamlanması gereken tarihte davalı iş sahibi tarafından yerinde yapılan inceleme sonucu söz konusu işte bulunan eksik ve ayıpların giderim bedeli olduğu, söz konusu eksik ve ayıpların giderim bedelinin, sözleşme bedelinin %12,57’sine tekabül etmesi sonucu işin geçici kabulünün yapılamadığı, davacı yüklenicinin 25.02.2011 tarihli dilekçesi ile geçici kabul eksikliklerinin giderildiğine dair verdiği dilekçe üzerine davalı idare tarafından 28.02.2011 tarihinde yapılan tespit sonucunda 421.988,00 TL’lik eksik ve ayıplı iş tespit edildiği, bunun sözleşme bedeline oranının %3,93 olması nedeniyle işin geçici kabulünün yapıldığı, davacı yüklenicinin bu şekilde işi süresinde tamamlamadığı anlaşılmıştır. Az yukarıda belirtildiği gibi 1.348.701,26 TL’lik bedel eksik ve ayıpların giderim bedeli olup, davalı idare tarafından hakedişten kesilen cezai şart ile oranlanarak mahkemece sonuca gidilmesi doğru olmamıştır. Sözleşme konusu iş bedelinin keşif artışları ile birlikte 10.729.539,24 TL’ye vardığı, bu miktarda olan bir işte davalı idare tarafından kesilen cezai şartın fahiş olduğundan bahsedilemeyeceği, söz konusu cezai şart miktarının davacı yüklenicinin mahvına sebep olacağına dair davacının bir iddia ve ispatının olmadığı, işin bedeli dikkate alındığında fahiş olarak değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu cezai şartta indirim yapılarak sonuca gidilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 23,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 154,30 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine
18.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.