Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6061
Karar No: 2019/1693
Karar Tarihi: 26.02.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/6061 Esas 2019/1693 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2016/6061 E.  ,  2019/1693 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, tevkifat bildirim belgesinde yapılan kesintinin davacıya ait olduğunun ve 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığın 2000 yılından başladığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı vekili, davacı ...’ın 2000 yılından beri, Gerçek Özenler Sebze ve Meyve Komisyonevi’ ne teslim ettiği ürünler nedeniyle kesilen tevkifat bildirim belgelerinin davacı adına değil, “... oğlu, 1963 doğumlu” başka bir ... adına göründüğünü, yanlışlığın düzeltilerek davacının 2000 yılı itibariyle tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini talep etmiş, Mahkemece, yapılan tahkikat sonucu, “... Tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, kurum kayıtlarının gerçek kayıtlar ile uyuşmadığı, yapılan zabıta araştırmasında ve dinlenen tanık beyanlarından davacı dışında aynı kimlik bilgilerine sahip başka bir şahıs da bulunmadığı, ürünleri teslim edenin davacı olduğu, davacının çiftçilik işi ile uğraştığı anlaşıldığından ...” gerekçeleri ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davanın yasal dayanağı olan 2926 sayılı Kanunun 2. maddesinde, kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdiyle bağlı olmaksızın, 3. maddenin (b) bendinde tanımlanan tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 3. maddenin (b) bendinde, bu Kanunda geçen “tarımsal faaliyette bulunanlar”ın, kendi mülkünde, ortaklık veya kiralamak suretiyle başkalarının mülkünde, kamuya özgü yerlerde ekim dikim, bakım, üretim, yetiştirme ve ıslah yollarıyla veya doğrudan doğruya tabiattan yararlanmak suretiyle bitki, orman, hayvan ve su ürünlerinin üretimini, avlanmasını, avcılar ve yetiştiriciler tarafından korunmasını, taşınmasını sağlayanları veya bu ürünlerden sair bir şekilde faydalanmak suretiyle kendi adına ve hesabına faaliyette bulunanları ifade ettiği açıklanmıştır. Ayrıca 5. maddede, yasal süresinde kayıt ve tescillerini yaptırmayanların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi izleyen aybaşından itibaren başlayacağı, bu suretle sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçilemeyeceği ve kaçınılamayacağı, 6. maddede, bu Kanuna göre sigortalı sayılanların sigortalılıklarının tarımsal faaliyetlerine son verdiklerinde sona ereceği, 7. maddede, kişilerin bu Kanuna göre sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç 3 ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları, 9.maddede, bu zorunluluğa uymayanların tescil işlemlerinin Kurumca kendiliğinden yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
    Diğer taraftan davanın diğer yasal dayanağı niteliğindeki 5510 sayılı Kanunun 3. maddesinde tarımsal faaliyet, 2926 sayılı Kanunun 3/b maddesinde öngörüldüğü şekilde tanımlandıktan sonra 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendinde, hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyette bulunanların sigortalı sayılacakları belirtilmiş, 7. maddede sigorta hak ve yükümlülüklerinin, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, 1 yıl içinde bildirilmesi durumunda kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten itibaren başlayacağı öngörülmüştür.
    02.08.2003 günü yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunun 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 2926 sayılı Kanunun 36. maddesi ve 4956 sayılı Kanunun 27. maddesi ile değişikliğe uğrayan 1479 sayılı Kanunun 53. maddesi hükümlerinde kanun koyucu, Kurumun prim alacaklarının Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkif suretiyle tahsil edilebilmesine imkan tanımıştır. Buna göre, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla ilgili sigorta primlerinin, ilgiliye ödenmesi gereken ürün bedellerinden kesilerek o kişi adına Kurum hesabına yatırılmak suretiyle tahsil edilmesi durumunda, kayıt ve tescil için Kuruma başvuru olmasa dahi belirtilen şekildeki prim ödeme olgusunun, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan kişinin kayıt ve tescil konusundaki iradesini ortaya koyduğunun kanıtı olarak kabulü gerekmektedir. Tarımsal faaliyet olgusunun kanıtlanmış olması, tescilli sigortalılar yönünden tescil tarihinden, tescili bulunmayanlar yönünden ise ilk prim ödemesinin veya tevkifatın gerçekleştirildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin olumlu sonuç doğurmaktadır. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının yasal dayanağını oluşturan Kanunlarda 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesinde açıklanan hizmet tespiti davasına koşut bir düzenlemeye yer verilmemesi ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin tescil edildikleri tarihi takiben başlayacağının öngörülmesi karşısında, tescil veya iradi prim ödemesi ya da prim tevkifatı öncesine ait dönem yönünden tarımsal faaliyet ve buna dayalı Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti söz konusu olamayacaktır. Ayrıca belirtilmelidir ki, tarımsal faaliyete kabul edilebilir süreyi aşar uzunlukta ara verilmesi durumunda Tarım Bağ–Kur sigortalılığının yeniden başlayabilmesi, tescil başvurusu, iradi prim ödeme, prim tevkifatı olgularından herhangi birinin gerçekleşmesine bağlıdır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.09.2010 gün ve 2010/10-380 Esas - 2010/420 Karar numaralı ilamında da açıklandığı üzere, kendi adına ve hesabına bağımsız tarımsal faaliyete dayalı olarak yetiştirilen ürünlerin teslimi sırasında ürün bedelleri üzerinden tevkifat (prim kesintisi) yapılması durumunda zorunlu sigortalılık hak ve yükümlülüğünün tevkifat tarihini izleyen aybaşından itibaren başlatılarak ait olduğu yılın sonuna kadar ve devam eden yıllarda tevkifatlar var ise devam eden en son yılın sonuna kadar davacının sigortalı olarak kabul edilmesi gerekmekte olup, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel gerçek/tüzel kişilerce tevkifat gerçekleştirilmiş ise prim tutarının Kuruma aktarılması koşulu aranmaktadır.
    Somut olayda davacı, Hatice ve Mahmut oğlu 06.01.1945 Malatya doğumlu ... olup, 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalılık tescili için davalı Kuruma yaptığı 30.05.2012 günlü başvurusu, 21.08.2000 tarihli ... adına düzenlenmiş ve bağkur prim kesintisini gösterir faturanın Gerçek Özenler sebze ve meyve komisyoncusu tarafından düzenlendiği, Kurum kayıtlarında bulunan 2000/8. dönemine ait “bağkur çiftçi primleri bildirimi” belgesinde tevkifatlar listelenirken “..., ... oğlu, Malatya 1963 doğumlu, Balıkdere köyü “ olarak kayıt yapıldığı, bu nedenle tevkifatın davacı sigortalı adına değerlendirilemeyeceğinin bildirilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, Mahkemece, .... adresinde yapılan kolluk araştırması ve tanık beyanına göre karar verildiği anlaşılmaktadır. Söz konusu hüküm eksik araştırma ve incelemeye dayalıdır.
    Bu nedenle öncelikle, tevkifat kesintisini yapan işyeri, kamu kuruluşu niteliği taşımayan özel tüzel kişi niteliğinde işyeri olduğu için, faturada görülen prim tevkifatının Kurum hesaplarına intikal edip etmediği araştırılmalı, etmemiş ise söz konusu tevkifata dayalı sigortalılık tespitinin mümkün olamayacağı gözetilmeli, tevkifat kesintisi Kurum hesaplarına intikal etmişse bu defa aidiyet açısından davacıyla aynı ad ve soyadı taşıyan başka kişilerin olup olmadığı Türkiye çapında nüfus kayıtları sorgulanmak suretiyle yapılmalı, ”..., ... oğlu, Malatya 1963 doğumlu, Balıkdere köyü“ bilgilerine uyan Kurum kayıtlarında başka tescil olup olmadığı araştırılmalı tespiti halinde ilgilinin hak alanını ilgilendireceğinden davaya katılımı sağlanmalı, tevkifat/intikal olmayan ve talep konusu edilen döneme yönelik olarak davacının 2926 sayılı Kanuna tabi prim ödemesi, ürün satışı veya bu satışlardan yapılan prim tevkifatı bulunup bulunmadığı yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırılarak varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde yapılacak araştırma ve inceleme sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi