12. Ceza Dairesi 2019/4651 E. , 2021/3971 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
Davacının tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Yapılan incelemeye, toplanan ve karar yerinde açıklanan delillere, mahkemenin kovuşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, gösterilen gerekçeye ve uygulamaya göre, davalı vekilinin ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dava, 466 sayılı Kanun hükümlerine dayalı tazminat istemine ilişkin olup; ... Ceza Genel Kurulunun 18.06.2019 tarih ve 2017/637 esas ve 2019/473 sayılı kararında, 466 sayılı Kanunun 2. maddesindeki üç aylık sürenin başlangıcı için 21/04/1975 tarih ve 3-5 sayılı ... İçtihadı Birleştirme Kararına atıf yapılarak kesinleşen beraat kararından davacının haberdar olmasının arandığı, ancak adı geçen kararda tazminat davasının ne zamana kadar açılması gerektiğine dair bir açıklama bulunmamakla birlikte hiçbir hakkın sonsuza dek dava konusu yapılamayacağı, özel hukuk kapsamında değerlendirilmesi gereken bu talebin de makul bir süre içinde dava konusu edilmesi gerektiği, beraat veya kovuşturmaya yer olmadığına dair kararların Yazı İşleri Yönetmeliğine göre süresinde tebliğ edilip kesinleşme tarihinden itibaren her halükarda 10 yıl, kesinleşmiş kararların tebliğinden itibaren ise 3 ay içinde tazminat davalarının açılması gerektiği ve dava süresi açısından Borçlar Kanununun 60. maddesindeki sürenin kabulü ve her koşulda davanın 10 yıllık süre içinde açılması gerektiği kabul edilmekle kanun dışı yakalanan veya tutuklananlar hakkında beraat hükmünün verilmesinden itibaren 10 yıl dolduktan sonra 466 sayılı Kanuna göre tazminat istenemeyeceği bu kapsamda, davacının 18.05.1981-15.08.1986 tarihleri arasında 1916 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, ... 1. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 2004/393 Esas 2009/390 Karar sayılı kararı ile bir kısım suçlardan beraatine, bir kısım suçlardan zamanaşımı sebebiyle düşme kararı verildiği, ... 9. Ceza Dairesinin 08.01.2013 tarih, 2012/7907 esas, 2013/128 karar sayılı ilamında davacının adının geçmediği de dikkate alındığında, beraat hükmünün davacı (sanık) yönünden hangi tarihte kesinleştiği, kesinleşme şerhli karar örneğinin davacıya (sanığa) tebliğ edilip edilmediği veya davacının (sanığın) hükmün kesinleştiğini dosyadan belge almak ya da benzeri yollarla öğrenip öğrenmediği ve dolayısıyla tazminat davasının 466 sayılı Kanunun 2. maddesinde öngörülen 3 aylık sürede açılıp açılmadığı belirlenmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de;
1- Zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi nedenine dayanan tazminat istemlerinin 466 sayılı Kanunun 1. maddesinde tahdidi şekilde sayılan tazminat istenebilecek haller içinde bulunmadığı da dikkate alınarak, davacı ile ilgili tutuklama ve tahliye müzekkerelerinin, ilgili iddianamenin davacı ile ilgili kısımlarının, 1. ... Komutanlığı 2 Nolu ... ... Mahkemesinin 1981/654 Esas - 1991/12 Karar sayılı ilamının davacı ile ilgili kısımlarının, ... 11. Ceza Dairesi Başkanlığının 18.06.2003 tarih, 2002/2346 esas, 2003/4166 karar sayılı sayılı kararının dosya içerisine alınmadığı, davacının hangi suçlardan tutuklandığının, hakkında hangi suçlardan hangi tarihlerde ne karar verildiğinin anlaşılamadığı dikkate alındığında, bahse konu tüm müzekkere, karar ve belgelerin ... denetimine olanak verecek şekilde aslı ya da onaylı örneklerinin dosya içine alınması ve her ne kadar ceza infaz kurumunca çıkan yangın nedeniyle infaz evraklarına ulaşılamadığı bildirilmiş ise de, tutuklama müzekkeresinin infazına ilişkin evrakların tazminat davasının dayanağı olan ... 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/393 Esas - 2009/390 Karar sayılı dosyasında bulunup bulunmadığının da araştırılarak, tutuklama müzekkeresinin infaz edilip edilmediği, infaz edilmiş olması halinde, davacının tutuklama ve tahliye tarihleri ile infaz edilen sürenin tereddüte mahal vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve de tazminat isteme koşullarının değerlendirilmesi sonrası bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Davacının mahkemenin kabulüne göre 18.05.1981-15.08.1986 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kaldığının kabul edilmesi durumunda, maddi tazminatın net asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği gözetilmeden, bilirkişi raporunda brüt asgari ücret üzerinden yalnızca gelir ve damga vergisi düşülerek, eksik yasal kesinti yapılması suretiyle maddi tazminatın fazla tayini,
3- Davacının mahkemenin kabulüne göre 18.05.1981-15.08.1986 tarihleri arasında tutuklu kaldığının kabul edilmesi durumunda, manevi tazminat miktarı belirlenirken objektif bir kriter olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre, davacının talebi gereğince tutuklanma tarihinden itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve benzeri hususlar da gözetilmek suretiyle, hakkaniyet ölçüsünü aşmayacak bir şekilde, hak ve nasafet kurallarına uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacının tutuklu kaldığı süre dikkate alındığında hükmolunan manevi tazminat miktarının bu ölçütlere uymayıp fazla tayini,
4- Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Sistemi üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
5-Gerekçeli karar başlığında "466 sayılı yasa uyarınca tazminat" olan dava türünün "yakalama veya tutuklama sonrası ... veya beraat kararı verilmesi halinde tazminat", "27.04.2015" olan dava tarihinin "08.05.2015" olarak gösterilmesi,
Kanuna aykırı olup, davalı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 26.04.2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.