Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/3394
Karar No: 2021/2382
Karar Tarihi: 01.04.2021

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2017/3394 Esas 2021/2382 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2017/3394 E.  ,  2021/2382 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 25/05/2011 gününde verilen dilekçe ile mirasçılık belgesi iptali ve yeni mirasçılık belgesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19/11/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi isteğine ilişkindir.
    Davacı vekili, 28.08.1915 tarihinde ölen tarafların mirasbırakanı ...’in mirasçılarını gösterir Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1446 Esas, 2004/36 Karar sayılı mirasçılık belgesinde müvekkiline pay verilmemesi gerekçesiyle iptalini ve yeni mirasçılık belgesi verilmesini istemiştir.
    Bir kısım davalılar vekili, davacı ile mirasbırakan arasında soy bağı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme, verilen kesin süre içinde mirasbırakanın tüm çocuklarını gösterir nüfus kayıtlarının sunulmamış olması gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 94. maddesinde, “Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Hakim tarafından verilen kesin süre içinde ara kararı gereğini yapmayan veya gereken giderleri vermeyen taraf, sadece ara kararına konu edilen iş veya işlemin yapılması isteminden vazgeçmiş sayılır. Davadaki bütün istemlerinden vazgeçmiş sayılamaz. Bu olgunun sonucu olarak kesin süre içinde gereğinin yapılmaması halinde ara kararında belirtilen işlemin niteliği ve davanın sonucuna etkisi gözetilerek mevcut delillere göre karar verilir. Kesin süre gereği yerine getirilmediği gerekçesiyle doğrudan davanın reddine karar verilemez. Kesin süreye uyulmamasının doğurduğu bu ağır sonuç gözetildiğinde, taraflara bir iş veya işlemin yapılması konusunda kesin süre verilebilmesi ve kesin süre gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle kesin süre sonuçlarının uygulanabilmesi için öncelikle yapılması istenilen iş veya işlemin tarafların yükümlülüğünde olan belirli bir iş veya işleme ilişkin olması, kesin süre verilmesine ilişkin ara kararında yapılması gereken iş ve işlemlerin neler olduğunun açıkça ve ayrıntılı olarak belirtilmesi, gider için kesin süre veriliyorsa ara kararında hangi iş için, nereye ve ne kadar gider yatırılması gerektiğinin de açıkça ve ayrıntılı olarak gösterilmesi, verilen sürenin yapılması istenilen iş veya işlemin yerine getirilebilmesine yetecek uzunlukta olması, kesin süre gereğinin yerine getirilmemesinin sonuçlarının taraflara açıklanması ve tarafların bu konuda açıkça uyarılmış olması zorunludur.
    Öte yandan, bir davada sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflardan delillerinin sorulup saptanması, gösterilecek ve davanın sonucunu etkileyecek tüm delillerin eksiksiz toplanması, ilgili yerlerden gerekli belgelerin getirtilmesi, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekir.
    Hukukumuzda mirasçılık belgesi verilmesi istemine ilişkin davaların kural olarak hasımsız olarak ve çekişmesiz yargı yolu ile görülüp sonuçlandırılması gerekir. Resen araştırma prensibi egemen olan bu tür davalarda davacı taraf sadece miras bırakanın öldüğünü, kendisinin soybağı, evlilik veya evlat edinme nedeniyle miras bırakanın mirasçısı olduğunu ve dava dilekçesindeki diğer iddialarını kanıtlamak zorundadır. Nüfus aile kayıtlarını getirterek miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve tüm mirasçıların miras paylarını belirlemek ise hakimin görevidir. Mirasçıların ve paylarının belirlenebilmesi için gider yapılması gerektiğinde bu giderlerin davacı tarafça karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
    Mirasçılık belgesinin iptali davalarında ise, mirasçılar arasında zorunlu arkadaşlık bulunmaktadır. Dava sonucunda verilecek hükümle hukuksal durumları etkilenebileceğinden bu tür davalarda iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilen kişiler ile, ölmüşlerse bunların mirasçılarının davada taraf olmaları zorunludur. Taraf koşulu kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese dahi mahkemelerce kendiliğinden incelenmesi gerekir. Mirasçılık belgesinin iptali davalarında da davacı taraf, miras bırakanın mirasçısı olduğunu, iptali istenilen mirasçılık belgesinde mirasçı olarak gösterilmediğini ve pay verilmediğini veya mirasçı gösterilmesine rağmen mirastan kendisine olması gerekenden daha az pay verildiğini, bu nedenle önceki günlü mirasçılık belgesinin hatalı olduğunu kanıtlamak zorundadır. Bu tür davalarda da miras bırakanın diğer mirasçılarını tespit etmek ve mirasçıların miras paylarını belirlemek hakimin görevidir.
    Ayrıca, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 30. maddesi hükmünde; doğum ve ölümün öncelikle nüfus sicilindeki kayıtlarla, nüfus sicilinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği belirtilmiştir.
    Somut olaya gelince, mahkemece 15.09.2015 tarihli duruşmada verilen kesin süre gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç davanın niteliğine ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. Davacı, nüfus kayıtlarından anlaşıldığı üzere mirasbırakan ...’in ölü kızı ...’in ölü oğlu ...’in kızı olup, mirasbırakan ile soybağı ilişkisini ve miras hakkını kanıtlamıştır. Miras bırakanın diğer mirasçılarını ve miras paylarını belirlemek hakimin görevidir. Mahkemenin kendi görevine giren bir konuda davacı vekiline kesin süre vererek, sonuçlarını da açıkça hatırlatmadan kesin süre gereklerinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiş olması doğru görülmemiştir.
    Hal böyle olunca, mahkemece gerek iptali istenen gerekse davacılar tarafından delil olarak öne sürülen mirasçılık belgelerine ait dava dosyalarının, murisler adına tapulu olduğu bildirilen taşınmazlara ait tapu kayıtları ile tespitlerine esas alınan kayıt ve belgelerin getirtilmesi, davacı ve kimliği belirlenen diğer mirasçılardan mirasbırakanın diğer mirasçılarını ve miras paylarını tespite yarar hususların sorulması, gerekirse resen tanık dinlenmesi ve kolluk araştırması yapılması, nüfusta kayıtlı iseler nüfus aile kayıtlarının getirtilmesi, bu bilgilerin elde edilebilmesi için bütün imkanların kullanılması gerektiği de kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece belirtilen doğrultuda araştırma yapılmamış, eksik araştırma ve yasal olmayan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 01.04.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi