Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/3028
Karar No: 2021/3716
Karar Tarihi: 06.04.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/3028 Esas 2021/3716 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/3028 E.  ,  2021/3716 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : MİDYAT 2. ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının açılmamış sayılmasına dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06/04/2021 tarihinde davacı vekili Av. ... geldi.Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; 09/10/2010 tarihinde davalı şirkete ait otel restoranının balkonuna hava almak için çıktığı sırada, balkonun yıkılması sonucu ağır şekilde yaralandığını; olay tarihinde hem okuyup hem de asgari ücretle çalışıyor olduğunu, ailesinin geçimine katkıda bulunurken kaza sonrası çalışma gücünü yitirdiğini, ekonomik geleceğinin sarsıldığını, tedavi masraf ve giderlerinden dolayı maddi sıkıntılar yaşadığını, ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucu davalı şirket müdürünün olay nedeniyle kusurlu bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 02/02/2016 tarihli dilekçe ile maddi tazminat talebini 135.927,11 TL olarak belirlemiştir.
    Davalı; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, olay nedeniyle kendisine atfedilebilecek herhangi bir kusurun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; davanın kabulü ile 135.927,11 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 17/05/2018 tarihli ve 2016/18554 E. 2018/5376 K. sayılı kararla;
    (...Somut uyuşmazlıkta; davacının davalı otele yemek yeme amacıyla gittiği, bu sırada dava konusu olayın meydana geldiği, davacının tüketici konumunda olduğu anlaşılmaktadır
    4077 sayılı Kanunun 23.maddesi, bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa Tüketici Mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür.
    Mahkemelerin görevinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerekir. Bu nedenle o yerde ayrı bir tüketici mahkemesi varsa davanın tüketici mahkemesinde görülmesi aksi halde davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiği gözetilmeden, anılan kanun hükmüne aykırı şekilde genel mahkeme tarafından hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece, davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verildikten sonra; davacı vekilinin bozma sonrası yapılacak duruşma için mazeret dilekçesi sunduğu, sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayacağını belirterek mazeretinin kabulünü talep ettiği, ancak mazeretin belgelendirilmediği, davalı vekilinin de belgelendirilmeyen mazeretin reddini talep ederek davayı takip etmeyeceğini bildirdiği; bozma öncesi 06/02/2014 ve 21/05/2015 tarihli celselerde dosyanın iki kez işlemden kaldırılmasına karar verildiği gerekçesiyle, davacı tarafın belgelendirilmeyen mazeretinin reddine, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “ Tarafların duruşmaya gelmemesi, sonuçları ve davanın açılmamış sayılması” başlığı altında düzenlenen 150 nci maddesinin ikinci fıkrasında; “ Usulüne uygun davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez.”, altıncı fıkrasında ise; “İşlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve sonradan yenilenmiş olan dava, ilk yenilenmeden sonra bir defadan fazla takipsiz bırakılamaz. Aksi halde dava açılmamış sayılır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.
    Bilindiği üzere hukuk yargılamasına ilişkin kurallar, yargılamanın düzenli yapılması ve hakkın olabildiğince çabuk elde edilmesi amacını gerçekleştirmek için getirilmiştir. İşte hakkın elde edilmesi için birer araç olan bu kurallar amaca uygun somut bir görevin varlığı halinde uygulama alanı bulurlar. Aksi halde, araçla ulaşılması istenilen amaç arasında gerçek ve esaslı bağın bulunmaması anlamsızlığı (şekilcilik) ortaya çıkarır. Mahkemelerin amacı, ne olursa olsun uyuşmazlıkları ortadan kaldırmak değil, pozitif hukukun ölçüsünde, hakkı belirleyerek sonuca ulaşmaktadır.
    Bu nedenle geciken adaletin, adaletsizlik olduğu düşünülerek, davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere getirilen usul kuralları, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/01/2014 tarihli ve 2013/3-1238 E. 2014/957 K. sayılı ilamı).
    Somut olayda; davacı vekilinin 10/01/2019 tarihli celse için mahkemeye sunmuş olduğu aynı tarihli mazeret dilekçesinde, sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya katılamayacağına yönelik beyanda bulunduğu, istinaf dilekçesi ekinde de bahse konu mazerete ilişkin sağlık raporunu sunarak durumu belgelendirdiği anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, Anayasa"nın hak arama özgürlüğünü düzenleyen 36. maddesine uygun yorumla, davanın niteliği de dikkate alınarak, davacı vekilinin mazeret dilekçesinin kabulü ile yargılamaya devam edilerek davanın esasının incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile mazeretin reddi ve davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca, işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK"nın 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 06/04/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi