4. Hukuk Dairesi 2015/12311 E. , 2017/4717 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve ... vekilleri Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 18/07/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 21/04/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; karar, davacılar tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar vekili, davalının ...sahte ismiyle posta yoluyla ... İl Sağlık Müdürlüğüne gönderdiği 08/06/2011 kayıt tarihli dilekçe ve sonrasında BİMER üzerinden yaptığı 02/01/2012 tarihli başvuru ile gazeteci olan müvekkili ... ile ...Devlet Hastanesinde Başhemşire Yardımcısı olarak çalışan müvekkili ... hakkında kaynağı belli olmayan yollardan mal varlığı edinerek haksız kazanç sağladıkları, devlet memuru olan ...’ın geliriyle orantılı olmayan bir yaşam sürdüğü, haksız mal edinme kanununa uymadığı yönünde ihbarda bulunduğunu, BİMER başvurusunda ayrıca ilk ihbar sonrası... Valiliğince yürütülen soruşturmanın ... tarafından tanıdıkları vasıtası ile engellendiğini iddia ettiğini, BİMER başvurusu öncesi ... sahte ismiyle yapılan ihbarla davalının... Kom Şube Müdürlüğüne verdiği aynı içerikteki ifadede, ...’ın gazetecilik vasfını kullanarak kendisinden olur olmaz isteklerde bulunduğu, istekleri yerine getirilmeyince asılsız yazılar yazmaya başladığı, gayrimeşru şekilde gizli ortaklıklarından elde ettiği gelirini anlaşmalı olarak boşandığı eşi olan davacı ...’ın üzerine yaptığı, edindiği usulsüz mal varlığı nedeniyle hiçbir vergi vermediği şeklinde iddialarda bulunarak şikayette bulunduğunu, davalının BİMER başvurusunda... Valiliği’nin davacı ... hakkında yürüttüğü soruşturmanın sonucunu bilmesi ve ... isminde bir kişinin olmamasının İl Sağlık Müdürlüğüne yapılan ihbarı da davalının yaptığını açıkça gösterdiğini, iddialar nedeniyle yapılan soruşturmalar sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, yaptığı haberler nedeniyle daha önce de davalının davacı ...’a hakaret ettiğini ve cezalandırıldığını belirterek, haksız şikayetler nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Davalı, davacı ... hakkında yürütülen 2011/6946 soruşturma numaralı dosya ile bir ilgisinin olmadığını, BİMER’e ... hakkında bilgi verdiğini, ... hakkında bir şikayette bulunmadığını, ... hakkında ise usulüne uygun şikayet yollarını kullandığını, soruşturmaların gizli yapılması nedeniyle davacıların bir mağduriyetinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, ...’a yönelik iftira suçundan yargılanan davalının beraatine karar verildiği ve kararın kesinleştiği, ceza dosyasında ... sahte ismiyle İl Sağlık Müdürlüğüne gönderilen dilekçenin davalı tarafından gönderilmediğinin tespit edildiği, davacıların iddialarını ispatlayamadıkları, davalının BİMER’e yaptığı şikayetin de şikayet hakkı kapsamında hak arama amacıyla yapıldığının olayların akışı ile sabit olduğu ve hukuka aykırı olmadığı, şikayet dilekçesi içeriğinin yazılış şekil ve tarzının davalının amacının hak aramak olduğunu gösterdiği, TBK’nın 49. maddesinde öngörülen şartların oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve ezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa"nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.Dosya kapsamından,... Valiliği tarafından ... ismi ile posta yoluyla İl Sağlık Müdürlüğüne gönderilen 08/06/2011 kayıt tarihli ihbar mektubundaki iddialar üzerine yapılan araştırma sonucunda işleme konulmama kararı verildiği, bu karar üzerine davacı ... hakkında 3628 sayılı Kanuna Muhalefet suçundan... Cumhuriyet Başsavcılığınca 2011/6946 sayılı soruşturmada 23/09/2011 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davalının 02/01/2012 tarihli BİMER başvurusu üzerine davalının ayrıntılı ifadesine başvurulduğu ve davacılar hakkında... Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/3412 sayılı dosyasında soruşturma başlatıldığı, iddialar ile ilgili olarak gerekli inceleme ve araştırmanın yapılmasının ... Vergi Dairesi Başkanlığından istenildiği, yapılan soruşturma sonucunda davacı ... hakkında daha önce yürütülen 2011/6946 sayılı soruşturma dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, bu nedenle aynı iddialara ilişkin olarak yeniden soruşturma yürütülemeyeceği, ihbar edenin ... hakkındaki iddiaları ile ilgili olarak ise üzerine atılı Vergi Usul Kanununa Muhalefet suçundan kamu davası açılabilmesi için ihbar edenin soyut idiaları dışında delil elde edilemediği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya içerisinde mevcut... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/511 esas sayılı dosyasının incelenmesinde, davalı ...’nın davacılardan ...’a yönelik iftira suçundan yapılan soruşturmada önce kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müştekinin karara itirazı üzerine “şüphelinin BİMER’e gönderdiği şikayet dilekçe içeriği ile il Sağlık Müdürlüğü’ne gönderilen dilekçe içeriğinin büyük oranda aynı olduğu, ayrıca şüphelinin ...ismini de bir kez kullandığını belirtmiş olması” gerekçesiyle bu kararın kaldırılarak davalı hakkında kamu davasının açıldığı, yapılan yargılama sonucunda sanığın daha önceden ... takma adı ile yazı yazmasının bu takma adla katılana ilişkin şikayet dilekçesi gönderdiğinin tek başına sanığın mahkumiyetine yeterli delil olamayacağı, ihbar dilekçesinin sanık tarafından gönderildiğine dair her türlü şüpheden uzak bir delil elde edilemediği gerekçesiyle davalının beraatine karar verildiği ve kararın derecattan da geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Aynı dosya içerisinde davalının davacı ...’a yönelik 11/07/2011 ve 11/01/2010 tarihli hakaret eylemleri nedeniyle cezalandırılmasına karar verildiği görülmektedir.Dosya kapsamında mevcut deliller değerlendirildiğinde, davalının davacılara yönelik ihbar ve şikayetlerinin somut herhangi bir gerekçesi ve nedeni bulunmadığı halde, şikayetlerin salt hak arama amacıyla yapıldığı gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması doğru olmamıştır. Şu halde, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ve şikayet hakkının sınırları aşılarak davalının davacıları salt zararlandırma amacı ile hareket ettiği, bunun da hukuken korunamayacağı gözetilerek, davacılar yararına somut olaya uygun bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden, kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle davacılar yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/09/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.