Esas No: 2021/381
Karar No: 2022/466
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/381 Esas 2022/466 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/381 E. , 2022/466 K."İçtihat Metni"
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
: ...
Basit cinsel saldırı suçundan sanık ...’nın TCK’nın 102/1, 102/3-b, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin ... 44. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.02.2014 tarihli ve 466-83 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 21.10.2019 tarih, 7761-11837 sayı ve oy çokluğuyla ile;
"...Katılanın aşamalardaki beyanları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında suç tarihinden önce sanığın, sahibi olduğu ... yerinde çalışmaya başlayan katılana yönelik basit cinsel saldırıda bulunduğu hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiş,
Daire Üyeleri
"...Mağdurenin sanığa ait ... yerinde suç tarihinden yaklaşık on beş gün kadar önce sekreter olarak işe başladığı, suç tarihinde ... yerinde çalışan diğer elemanların dışarıda işe gitmesi üzerine mağdure ile sanığın yalnız kaldığı, sanığın çay istemesi üzerine, mutfağa yönelen mağdurenin arkasından giden sanığın mağdurenin boynundan öperek sarıldığı, mağdurenin itirazı üzerine 'çok güzelsin sana dayanamıyorum.' dediği, mağdurenin sanıktan kurtulması üzerine mağdureye tekrar arkasından gelerek sarıldığı, tekrar kurtulan mağdurenin çantasını alarak ... yerinden ayrıldığı anlaşılmıştır.
Sanık savunmasında suçlamayı inkar etmiş. Ücret konusunda anlaşamadıklarını bu sebeple mağdurenin ... yerinden ayrıldığını beyan etmiştir. Ayrılırken de 110-120 TL para verdiğini ancak buna ilişkin faturası olmadığını beyan etmiştir. Daha sonraki aşamalarda savunmalarını değiştirmiş, mağdurenin Laptop bilgisayar satmak istediğini ve almadığı için bu beyanlarda bulunduğunu belirtmiştir.
Yukarıdaki ifadeler değerlendirildiğinde, mağdure evli, lise mezunu bir bayandır. Taraflar arasında ... başlangıcında sekreter olarak çalışma anlaşması yapılmış ve mağdure işe başlamıştır. Bu süreçte dosyaya yansıyan bir anlaşmazlık bulunmamaktadır. Mağdure ile sanık arasında önceye dayalı bir husumet olmamıştır. Sanık mağdurenin işe başlamasından itibaren hafif dokunuşlarda bulunmuş, olay günü de davaya konu eylemi gerçekleştirmiştir. Mağdure hemen tacizden sonra ... yerini terk etmiş ve ertesi gün şikayette bulunmuştur.
Yukarıdaki açıklamalarda belirtildiği gibi hakim delillerle doğrudan temasa geçerek yüz yüze yargılamayı sözlü olarak yapıp delilleri denetleyip, delillerin içeriğine bakarak olayı öğrenmiş, tecrübelerine ve hukuki karinelere göre maddi olayı tesbit ederek hükmü kurmuştur. Kural olarak bu artık Yargıtayı bağlar. Ancak delil içeriği olayı açıklayamıyorsa Yargıtay bunu öğrenmek maksadıyla inceleyebilir. Bu kovuşturmada ise bu eksiklik Yargıtay Özel Dairesi tarafından tesbit edilmemiştir. Mahalli mahkeme davaya konu olayda; hükmünü kurarken mağdurenin beyanlarını samimi ve olaya uygun bularak vicdani kanaatini oluşturmuş, sanığın savunmalarındaki çelişkileri görmüş, savunmayı inandırıcı bulmamış ve sanığın cezalandırılmasına karar vermiştir. Bu itibarla mahkemenin olay kurgusu ve hükmü isabetli olduğundan sayın çoğunluğun bozma kararına iştirak edilmemiştir." düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 27.11.2019 tarih ve 140113 sayı ile;
"..Katılan ... 13/08/2013 tarihinde kolluğa yaptığı başvuru üzerine alınan beyanında; evli ve dokuz aylık bir çocuğu olduüunu, yaklaşık 15 gün kadar sanığa ait kozmetik ürünleri satılan işyerinde sekreter olarak çalıştığını, olay günü olan 12/08/2013 günü diğer çalışanların işleri gereğince işyerinden ayrıldığını, kendisi ve sanığın işyerinde kaldığını, sanığın kendisinden çay demlemeisini istediğini, çayı hazırlmak için mutfak kısmına geçtiğinde sanığın arkasından gelip sarıldığını, boynundan öptüğünü, "ne yapıyorsun ... Bey" diye tepki verdiğini, sanığın da "çok güzelsin sana dayanamıyorum" dediğini, sanıktan kurtulup çantasını alıp çıkmak için masasının yanına gittiğini, sanığın arkasından gelip tekrar sarıldığını, "nereye gidiyorsun, gitme" dediğini, çalıştığı günlerin ücretini istediğini, ücretini verse de vermese de işten ayrılacağını söyleyip işyerini terkettiğini beyan etmiş, bu beyanına itibarla sanık hakkında kamu davası açılmıştır. Katılanın duruşmada verdiği ifade de aynı mahiyettedir.
Sanık ise kollukta katılanın satış ve pazaarlama elemanı olarak işe aslındığını, ancak çocuğunun bahane ederek sekreterlik yapmak istediğini, ihtiyaç olmadığından bu isteği kabul etmeyen katılana çalıştığı günlerin ücretini verdiğini, isteği kabul edilmeyen katılanın işten çıktığını, bu nedenle husumetli olduklarını, duruşmada ise, işyerine diz üstü bigisayar satmak isteyen katılanın bu isteğini kabul etmeyince kendisine suç atfında bulounduğunu savunduğu dosya kapsamından anlaşılmıştır. Olayın görgü tanığı yoktur.
Evli ve olay tarihi itibariyle dokuz aylık bir çocuğu olduğu anlaşılan, yaklaşık 15 gün kadar sanığa ait işyerinde sekreter olarak çalışan katılanın, olayın olmasını müteakip işten ayrılarak ertesi günü sanık hakkında şikayetçi olduğu, olaya ilişkin tüm anlatımlarının birbiri ile uyumlu olduğu, sanığın ise istikrarlı bir şekilde inkarda bulunmasına rağmen katılanın kendisine suç atfında bulunması için ortaya koyduğu nedenlerin tamamı ile çelişkili olduğu, bu hali ile katılanın sanığa suç atfında bulunması için geçerli bir nedenin ortaya konulamadığı gözetildiğinde, sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olduğunun kabulü gerektiği," görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK'nın 308/3. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 19.10.2021 tarih ve 10917-8479 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdure ...’un suç tarihinde evli ve bir çocuk annesi olduğu, evli ve iki çocuk babası olan sanık ...'ya ait ... yerinde yaklaşık 15 gün süreyle çalıştığı (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure ...’tan “mağdure” olarak söz edilecektir.),
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure ... Kollukta; "Ben belirtmiş olduğum adreste eşim ve 9 aylık bebeğim ile ikamet ederim. ...Mahallesi KüItür Sok No 1/4 sayılı yerde bulunan ... isimli şahsın işletmiş olduğu Bartem isimli kozmetik ürünleri satılan ... yerinde yaklaşık 15 gün çalıştım. 12.08.2013 günü çalışmak için işe gittim. Diğer çalışanlar işleri gereği dışarı çıktılar. Ben ... yerinde ... isimli işyeri sahibi ile birlikle kaldım. ... benden çay demlememi istedi. Bende mutfak kısmına gittim. Çay demlerken biranda ... benim boynumdan öptü. Bana sımsıkı sarıldı. Ben kendisine 'Ne yapıyorsunuz ... Bey?' dedim. Bana 'Çok güzelsin. Dayanamıyorum.' dedi. Ben elinden kurtuldum. Kendi çantamı alıp eve gitmek için masamın yanına gittim. ... tekrar arkamdan geldi. Bana tekrar sarıldı. 'Nereye gidiyorsun. Gitme' dedi. Bende 'Çalışmış olduğum parayı verin. Vermeseniz de ben zaten gelmem.' diyerek çıkıp gittim. Bugün polis merkezine müracaata geldim. Bu olay olurken işyerinde ikimizden başka kimse yoktu. İşyerinde kamera sistemi bulunmamaktadır. ... isimli şahıs 35-40 yaşlarında, esmer tenli, kıvırcık saçlı, 175 cm boylarında, 80 kilo civarındadır. 0530 5x0 8x 6x numaralı hattı kullanır. ... isimli şahsın birkaç kez daha bana eli ile ufak dokunmaları olmuştu. Beni elle taciz eden ... isimli şahıstan şikayetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.",
Mahkemede; "Ben sanığa ait Bartem isimli kozmetik ürünleri satılan yerde sekreter olarak 15 gün kadar önce işe başlamıştım. Olay tarihi olan 12/08/2013 tarihinde kahvaltı yapıldıktan sonra ... yerinde bulunan diğer çalışanlar dışarı çıktı. Ben ve sanık ... yerinde birlikte kaldık. Sanık benden çay demlememi istedi, ben mutfağa gittim, bu esnada sanık mutfakta benim boynumdan öptü, bana sımsıkı sarıldı, ben kendisine yapmamasını söyledim, beni dinlemedi, ayrıca bana 'çok güzelsin, sana dayanamıyorum.' şeklinde söz söyledi, ben bir şekilde kendisinden kurtulup çantamı da alıp eve gitmek için çıkışa doğru masamın yanına geldim. Sanık tekrardan 'nereye gidiyorsun, gitme.' diyerek bana sarıldı, tacizine burada da devam etti. Bende kendisini dinlemeyip çalışmış olduğum parayı verin, vermesenizde zaten yine gideceğim, şikayetçiyim diye kendisine söyledim, ben bu olaydan sonra doğrudan doğruya polise gidip şikayette bulundum, anlattıklarım samimidir, kendisinden şikayetçiyim, davaya katılmak istiyorum.", sorulması üzerine; "Ben daha önceden sanık bana yeni ... yerine geçeceğiz orada laptop lazım dedi, bende bu muhabbet üzerine bu taciz olayından 3-4 gün önce bizde laptop var, ancak internet bağlantısı yok, işinize gelirse ben evdekileri getireyim, alırsanız size satabilirim dedim, bunun üzerine eşim ve kaynıma ait olan laptopları dükkana getirdim. O da bu laptoplar benim işime yaramaz demesi üzerine ben tekrar laptopları götürdüm. Bu olay taciz olayından 2-3 gün önce olmuştur.",
Şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık ... Kollukta; "Hakkımdaki suçlamayı anladım. İfademi vereceğim. Avukat talep etmiyorum. Ben belirtmiş olduğum adreste ailem ile birlikle yaklaşık 5 yıldır ikamet ederim. ...Mahallesi Kültür Sokak No:1/4 sayılı yerde bulunan ... Kozmetik isimli işyerini işletirim. ... isimli bayan olaydan 15 gün önce işe başladı. Kendisine telefonla ürün tanıtımı ve satışı işleri için işe aldım. Ancak şahıs bana bebeğinin olduğunu bu işi yapamayacağını sekreter olarak çalışmak istediğini söyledi. Bende kendisine 'Sekretere ihtiyacım yok. Bu kadar parayı sekretere veremem.' dedim. O da bana 'O zaman ben işten çıkıyorum.' dedi. Bende kendisine çalışmış olduğu günlerin parası olan 115-120 TL arasında para verdim. 12.08.2013 günü işten çıktı. Daha sonra polis merkezine gelip benim hakkımda suç duyurusunda bulunmuş. Ben kesinlikle ... isimli şahsa sarılmadım. Boynundan öpmedim. Sarılmadım. Elle tacizde bulunmadım. Hakkımdaki iddialar asılsızdır. Hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum. İşyerimde herhangi bir kamera sistemi bulunmamaktadır. ... deneme süresinde olduğu için çıkış parasının faturasını kesmedim.",
Mahkemede; "Ben üzerime atılı müsnet suçlamayı kabul etmiyorum. Esasen emniyetteki beyanımı aynen tekrar ediyorum. Sadece eklemek istediğim husus müştekinin şikayet tarihinden 1-2 gün önce bana müşteki 2-3 tane laptop getirdi ve bunları satın almamı söyledi. Bende almadım. Ben zaten kozmetik işi yapıyorum, ihtiyacımda olmaz, ayrıca hırsızlık malı olabilir diye de almadım. Bu nedenle benim hakkımda asılsız şikayette bulunmuştur, kesinlikte elle taciz etmedim, boynundan öpmedim, sarılmadım, müşteki benim yanımda sekreter olarak çalışıyordu, yaklaşık çalışmışlık süresi 15 gün kadardır.",
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "Cinsel saldırı" başlığını taşıyan 102. maddesi;
"1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan on iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur." şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
"(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur" hâlini almıştır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değer, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığıdır. Cinsel saldırı suçunda failin kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hale getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli halin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sokulması gerekir.
Basit cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için eylemin cinsel ilişki boyutuna ulaşmaması gerekir. Eylem, vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelikse veya fiil de işlenmişse, basit cinsel saldırı değil, ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçu söz konusu olacaktır. Bu ayrımın yapılabilmesi için failin kastının ve gerçekleştirdiği davranışların hangi fiile yönelik olduğunun belirlenmesi gerekir. Failin amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmak olmaksızın cinsel duyguları tatmine yönelik ise basit cinsel saldırı, amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelik olmakla birlikte eylemin elinde bulunmayan nedenlerle gerçekleştirilememesi hâlinde ise ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs söz konusu olacaktır. Madde metninde "sair bir cisim" ibaresine yer verilmesi karşısında suçun temel şeklinin aksine, ikinci fıkrada tanımlanan nitelikli hâlin oluşabilmesi için eylemin cinsel arzularının tatmini amacına yönelik olması şart değildir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdure Kollukta; sanığın ... yerinde 15 gün çalıştığını, olay günü sanığa çay demlemek için mutfağa girdiğinde sanığın, kendisini boynundan öperek sımsıkı sarıldığını, sanığa, "Ne yapıyorsunuz ... Bey?" dediğini, "Çok güzelsin. Dayanamıyorum." diyen sanığın elinden kurtulup çantasını almak için masanın yanına gittiğini, sanığın tekrar yanına gelip sarılarak "Gitme." dediğini, sanığın daha önce kendisine ufak dokunmaları olduğunu, Mahkemede; talebi üzerine olaydan 2-3 gün önce sanığa satmak amacıyla dizüstü bilgisayarları ... yerine götürdüğünü, sanığın satın almaktan vazgeçtiğini iddia ettiği, sanığın Kollukta; mağdurenin 15 gün önce işe başladığını, mağdureyi telefonla ürün tanıtımı ve satışı için işe aldığını ancak mağdurenin sekreter olarak çalışmak istemesi üzerine mağdureye, sekretere ihtiyacı olmadığını söylediğini, bunun üzerine mağdurenin işten ayrılmak istediğini, mağdureye çalıştığı günlerin ücretini ödediğini, suçlamaları kabul etmediğini, Mahkemede ise; mağdurenin şikâyet tarihinden 1-2 gün önce satmak amacıyla 2-3 adet dizüstü bilgisayarı ... yerine getirdiğini, kendisinin çalıntı mal olabileceğinden şüphelenerek satın almadığını, mağdurenin, kendisini bu sebeple şikâyet etmiş olabileceğini savunduğu olayda;
Aralarında daha önce yaşanan bir husumet bulunmayan katılan mağdurenin sanığa iftira atmasını gerektirecek bir nedenin bulunmaması, katılan mağdurenin soruşturma ve kovuşturma aşamasında verdiği beyanlarının istikrarlı olması ve uyumluluk göstermesi, olayın derhal adli mercilere intikal etmesi, sanığın aşamalarda katılan mağdurenin, kendisine iftira atmasını gerektiren bir neden ortaya koymasına yönelik çelişkili anlatımlarda bulunması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın katılan mağdureye yönelik eyleminin sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Sanığın katılan mağdureye yönelik eylemi sabit olduğundan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 21.10.2019 tarih ve 7761-11837 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, uygulamanın denetlenmesi için Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.06.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.