Esas No: 2021/404
Karar No: 2022/468
Karar Tarihi: 22.06.2022
Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2021/404 Esas 2022/468 Karar Sayılı İlamı
Ceza Genel Kurulu 2021/404 E. , 2022/468 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sanık ... hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın beraatine ilişkin ... (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2012 tarihli ve 316-574 sayılı hükmün katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 25.10.2016 tarih ve 3897-7925 sayı ile;
"8.500 TL bedelli senedin ödendiğine dair hazırlanan sözleşme incelenmeksizin ve bu sözleşmede şahit olarak görülen ... ile ...'un Mahkemede olayla ilgili bilgilerine başvurulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde beraat hükmü verilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 6. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanığın TCK'nın 156/1, 62, 52/2 ve 51. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine ilişkin verilen 16.11.2017 tarihli ve 615-503 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 18.04.2018 tarih ve 2251-2767 sayı ile;
"Hükümden sonra 02.12.2016 tarihli ve 29906 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253 ve 254. maddelerinde düzenleme yapıldığı gözetilerek yeni düzenlemeye göre uzlaştırma işlemleri yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayininde zorunluluk bulunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan ... 6. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda taraflar arasında uzlaşma sağlanamaması üzerine sanığın TCK'nın 156/1, 62, 52/2 ve 51. maddeleri uyarınca 5 ay hapis ve 80 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının ertelenmesine ilişkin verilen 04.10.2018 tarihli ve 320-601 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 21.10.2020 tarih, 737-10273 sayı ve oy çokluğu ile;
"Sanığın yargılama konusu eyleminin, 5237 sayılı TCK'nın 156/1. maddesi kapsamında yer alan 'bedelsiz senedi kullanma' suçuna ilişkin olduğu, bahse konu eylem yönünden öngörülen ceza miktarının 'altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası'na ilişkin olduğu anlaşılmakla; 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun'un 24. maddesi ile yeniden düzenlenen 5271 sayılı CMK'nın 251/1. maddesine göre, 'Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.' şeklindeki hükme, 7188 sayılı Kanun'un 31. maddesinde yer alan geçici 5/1-d maddesi ile '01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.' şeklinde sınırlama getirilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile '...kovuşturma evresine geçilmiş...' ibaresine ilişkin esas incelemenin aynı bentte yer alan '...basit yargılama usulü...' yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, böylece 'kovuşturma evresine geçilmiş basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden iptal kararı' verildiği anlaşılmakla; her ne kadar Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez ise de, CMK'da yapılan değişikliklerin derhal uygulanması ilkesi geçerli olsa da, iptal kararının sonuçları itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu, zira CMK'nın 251/3. maddesinde 'Basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.' şeklindeki düzenleme gereği maddi ceza hukuku anlamında sanık lehine sonuç doğurmaya elverişli olduğundan TCK'nın 7 ve CMK'nın 251. maddeleri uyarınca dosyanın 'Basit Yargılama Usulü' yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Daire Üyesi N. Kılıç; "...Kanun koyucu CMK'nın 251 ve 252. maddelerinin uygulanması bakımından 7188 sayılı Yasa'nın 31. maddesi ile getirilen geçici 5. maddesi ile;
1) Bu maddeyi ihdas eden Kanunla;
d) 01.01.2020 tarihi itibarıyla 'kovuşturma evresine geçilmiş, 'hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.' geçici hükmünü getirerek Yasa'nın yürürlük tarihi ve dosyaların aşamaları gözetilerek bir sınırlama yapmıştır. Anayasa Mahkemesi tarafından geçici 5. maddede 'kovuşturma evresine geçilmiş' ibaresinin iptali yoluna gidilmiş, 'hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda' ibaresi dava konusu olmasına rağmen, başvuruda bulunan Mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulanma imkânı bulunmadığından yetkisiz olduğundan bahisle talebi reddetmiştir.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası sözü edilen geçici 5. maddenin (d) bendi '01.01.2020 tarihi itibarıyla hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.' şekliyle varlığını koruduğuna göre; bozmaya konu Yerel Mahkeme kararının Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 25.06.2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 karar sayılı iptal kararından önce verildiği, bir diğer ifade ile hükme bağlanmış bir dosya olduğu, CMK'nın geçici 5. maddesi uyarınca hükme bağlanmış dosyalarda yasa gereği basit yargılama usulünün uygulanamayacağı, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının hükme bağlanmış dosyaları kapsamadığı, basit yargılama usulünün soruşturma ve kovuşturma şartı olmadığı gibi Mahkemenin takdirine bağlı bir yargılama usulü olduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarının maddi ceza hukukunu ilgilendiren kısımları bakımından geriye yürütülerek uygulanması mümkün ise de, usul kurallarının derhal uygulanma prensibi dikkate alındığında yürürlük tarihi itibarıyla usule uygun hükme bağlanmış kararlar için Kanun'un değişiklik gerekçesi de gözetildiğinde bozma yapılmasının mümkün olmadığı, temyize konu dosyanın esasına girilerek inceleme yapılması gerektiği," düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
... 6. Asliye Ceza Mahkemesi ise 09.02.2021 tarih ve 455-73 sayı ile direnerek önceki hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.09.2021 tarihli ve 41830 sayılı "Bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivinde bulunan dosyaların Yargıtay 11. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, 6763 sayılı Kanun'un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 307. maddesi uyarınca 11. Ceza Dairesine gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 11. Ceza Dairesince 24.11.2021 tarih ve 38453-10676 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı TCK'nın 156/1. maddesi kapsamındaki bedelsiz senedi kullanma suçu bakımından, 5271 sayılı CMK'nın 251. maddesine 7188 sayılı Kanun'un 25. maddesiyle getirilen basit yargılama usulüne ilişkin düzenlemenin lehe olduğundan bahisle sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği'nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; Yerel Mahkemece verilen kararın "yeni hüküm" niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemenin sanık ... hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan verdiği mahkûmiyet hükmünün Özel Daire tarafından basit yargılama usulü yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması isabetsizliğinden bozulmasından sonra yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece "…Ceza muhakemesi hukukunda cari olan ‘derhal uygulama' prensibi gereği eski Yasa zamanında tamamlanmış usuli işlemlerin geçerliliğini koruyacağı belirtilmiştir. Ayrıca Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonrası geçici 5. maddenin (b) bendinde düzenlenen '01.01.2020 tarihi itibarıyla hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.' hükmü hâlen yürürlükte olup karar verilmiş ve kanun yolu incelemesinde olan bir dosya hakkında basit yargılama usulü uygulanamayacaktır.
Mahkememizce bozma üzerine yapılan yargılama sonunda sanık hakkında CMK 251. maddesinde yer alan basit yargılama usulünün uygulanabilirliği tartışılmış, söz konusu normun ihdas amacı nazara alındığında kanun koyucunun söz konusu norm ile sanığa daha az ceza verilmesini değil, yargılamaların makul sürede bitirilmesini, usul ekonomisinin sağlanmasını amaçladığı anlaşılmıştır. Dosyanın gelmiş olduğu aşama dikkate alındığında tekemmül etmiş, karar aşamasını geçmiş, kanun yolu aşamasında olan bir dosya hakkında basit yargılama usulüne geçilmesinin normun ihdas amacına uygun düşmeyeceği ve yargılamaya herhangi bir fayda sağlamayacağı anlaşıldığından söz konusu yargılamada basit yargılama usulünün uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiş, bozma öncesi kararımızda direnilmiştir." biçiminde bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususların tartışıldığı, bu bağlamda ilk hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmün, ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçe içermesi nedeniyle Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bir konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkân bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması özde direnme kararı niteliğinde olmayıp bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra, eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm niteliğindedir. Bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca ele alınması mümkün olmadığından, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
... 6. Asliye Ceza Mahkemesince sanık hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan verilen 09.02.2021 tarihli ve 455-73 sayılı hüküm, yeni hüküm niteliğinde olduğundan, temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.06.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.