Esas No: 2022/258
Karar No: 2022/1668
Karar Tarihi: 28.04.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/258 Esas 2022/1668 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2022/258 E. , 2022/1668 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/258
Karar No : 2022/1668
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLLERİ: Av. …, Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kocaeli İli, Gebze İlçesi, … Mahallesi, … sayılı parseli de kapsayan Gebze Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesine ilişkin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile onaylanan 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı ve bu plana dayalı olarak yapılan parselasyonun anılan taşınmaz bakımından iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Dosyada bulunan bilgi ve belgeler ile Mahkemelerinin E:… sayılı dosyasında mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan rapor ve ek raporların birlikte değerlendirilmesinden; 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı kararlarının, teknoloji geliştirme bölgesinin sınırlarının ve ana ulaşım bağlantılarının gösterilmesi temelinde planların kademeli birlikteliğine, planlama bütünlüğüne, imar mevzuatına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
3194 sayılı İmar Kanunu ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda yer alan düzenlemeler belirtilerek, dava konusu imar planının 07/03/2014 - 07/04/2014 tarihleri arasında askıya çıkarılarak ilan edildiği, davacı tarafından askı süresi içinde itiraz edilmediği, sonrasında dava konusu imar planı esas alınarak yapılan imar uygulaması sonucunda davacıya hisseli tahsis edilen taşınmaza yönelik olarak açılan izale-i şüyu davası sırasında davaya konu imar planının öğrenildiğinden bahisle 22/02/2016 tarihinde bakılan davanın açıldığı,
Düzenleyici işlemlerden olan imar planlarına karşı ilandan sonra öğrenme tarihine göre dava açılması yasal olarak mümkün olmadığından, imar planına karşı ilan askı süresi içinde itiraz edilmemesi nedeniyle ilan askının son günü olan 07/04/2014 tarihini izleyen altmış gün içinde dava açılması gerekirken, son ilan tarihi izleyen altmış günlük sürenin geçirilmesinden çok sonra 22/02/2016 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunduğu sonucuna varıldığı,
Bu nedenle, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 04/12/2019 tarih ve E:2018/8443, K:2019/12840 sayılı kararıyla;
Davacı tarafından; dava konusu parselasyon işlemiyle imar adalarının oldukça büyük oluşturulduğu, küçük oluşturulan imar adalarının bir veya iki kişiye tahsis edilerek mülkiyet oluşturulması mümkünken sırf ortaklığın giderilmesi davasına zemin oluşturulmak üzere bir dağılım yapılmasının amaçlandığı, yine yönetici Şirketin toplamda 3377,72 m2 olan arazisinin planlama alanındaki bir tek parselin içine konulması mümkünken, planlama alanındaki tüm parsellere kısım kısım dağıtıldığı, daha sonra yönetici Şirket tarafından izale-i şüyu davaları açılarak tüm parsellerin mülkiyetine sahip olunmak istenildiği, parseller çok büyük oluşturulduğu için bedelleri yüksek olacağından taşınmaz maliklerinin bu parselleri izale-i şüyu davası sonucunda yapılacak satışta almalarının mümkün olamayacağı, alanda kamulaştırma yapılması gerektiği halde kanuna karşı hile yapılmak suretiyle mülkiyet haklarına ucuz yoldan el konulmasına yönelik yapılan düzenlemenin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi hükmüne açıkça aykırı olduğu, bu bakımdan işlemin amaç yönünden hukuka aykırı şekilde yapıldığı, parsel maliklerine mülklerine en yakın yerden tahsis yapılması gerekirken farklı alanlarda tahsisler yapılmak suretiyle mağduriyet oluşturulduğu, daha önce yapılan kesinti ve terklerin dikkate alınmadığı, düzenleme ortaklık payının mevzuata uygun şekilde belirlenmediği, 1/25.000 ve 1/5.000 ölçekli imar planlarında belirlenmiş olan yollar üzerinde aşırı derecede oynanmak suretiyle var olan bir kısım yolların kapatıldığı, bağlantı yollarının gerektiği gibi oluşturulmayarak erişimin engellendiği iddialarıyla 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı ile bu plana dayalı olarak yapılan imar uygulamasının ve parselasyonun iptali istemiyle dava açıldığı,
İdare Mahkemesince; davacı tarafından imar planı ve parselasyona karşı dava açıldığının anlaşıldığı, ancak, plana dayalı olarak yapılan imar uygulaması işleminin iptali isteminden neyin kastedildiğinin anlaşılamadığı, bu yönüyle davanın konusunun hiçbir kuşkuya mahal vermeksizin ortaya konulamadığı gibi taşınmazın hissedarı/sahibi olduğunu gösterir bilgi ve belgelerin de dava dilekçesine eklenilmediği gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verildiği,
Bunun üzerine, davacı tarafından verilen yeni dava dilekçesinin talep ve sonuç kısımlarında 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptalinin istenildiği belirtilmiş ise de, dilekçe içeriğinde parselasyona ilişkin ilk dilekçedeki itirazlar tekrarlandığından, imar planı ile bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon işleminin de iptalinin istenildiği sonucuna varıldığı, bu nedenle Mahkemece, davanın konusunun sadece imar planı olarak alınmasında ve parselasyon işleminin incelenmemesinde isabet bulunmadığı,
Bireysel işlem özelliği taşıdığından parselasyonun davacıya tebliğ edilmesi gerektiği, dava açma süresinin askı ilanına göre belirlenmesinin mümkün olmadığı,
Uyuşmazlıkta ise, parselasyon işleminin davacıya tebliğ edilmediği, davacının, ortaklığın giderilmesi davasında yapılan tebligat üzerine parselasyon işlemini 25/12/2015 tarihinde öğrendiğinin anlaşıldığı,
Bu tarihten itibaren, altmış günlük dava açma süresi içerisinde imar planının uygulama işlemi niteliğinde olan parselasyona karşı süresinde dava açıldığından, dayanağı olan imar planına karşı da süresinde dava açıldığının kabulü gerektiği,
Bu durumda, uygulama işlemi ile dayanağı düzenleyici işlem olan imar planının iptali istemiyle altmış günlük süre içerisinde 22/02/2016 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı gerekçesiyle, … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:.. sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdare Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla;
Davacı tarafından sunulan ilk dava dilekçesinde, istem kısmının net olarak belirtilmemesi nedeniyle davanın konusunun uygulama imar planı mı yoksa parselasyon planı mı yahut her ikisi de mi olduğu konusunda tereddüte düşülmesi üzerine dilekçe ret kararı verildiği, yenilenen dava dilekçesinin hem "konu" hem de "sonuç" kısımlarında, sadece 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptalinin istenildiği, imar uygulamasının iptaline yönelik bir talebin bulunmadığı, kaldı ki, ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı tarafından sunulan istinaf başvuru dilekçesinde de ilk derece yargı yerince davanın konusunun yanlış anlaşıldığı gibi bir iddianın da bulunmadığının anlaşıldığı,
Bu nedenle, davanın konusunun sadece 1/1.000 ölçekli uygulama imar planına ilişkin olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacı tarafından, görülmekte olan dava kapsamında hem 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının hem de bu plana dayalı olarak yapılan parselasyon işleminin iptalinin istenildiği, ısrar kararının Danıştay Altıncı Dairesinin kararında yer verilen gerekçeler doğrultusunda bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Bölge İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Israr kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Dava konusu parselin de yer aldığı alan, 11/06/2011 tarih ve 27961 mükerrer sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 04/04/2011 tarih ve 1813 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesi olarak belirlenmiştir.
Söz konusu alanda, 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının … tarih ve … sayılı kararı ile Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesine ilişkin 1/5.000 ölçekli nazım ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planları onaylanmıştır.
1/1.000 ölçekli uygulama imar planı 07/03/2014 - 07/04/2014 tarihleri arasında, 1/5.000 ölçekli nazım imar planı ise 12/03/2014 - 12/04/2014 tarihleri arasında askıya çıkarılmış, söz konusu imar planlarında sınırları belirlenmek suretiyle dört ayrı uygulama bölgesi belirlendiğinden, anılan uygulama imar planı doğrultusunda yapılan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca onaylanan 1. etap parselasyon işlemi 05/06/2014 - 05/07/2014 tarihleri arasında, 2. etap parselasyon işlemi ise 06/01/2015 - 06/02/2015 tarihleri arasında askıya çıkartılmıştır.
Parselasyon işlemi ile hisselendirildiği taşınmaza ilişkin olarak açılan ortaklığın giderilmesi davasında yapılan tebligat üzerine, 25/12/2015 tarihinde parselasyon işlemini öğrendiği anlaşılan davacı tarafından, 22/02/2016 tarihinde temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 4. fıkrasında; "İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz." hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay Altıncı Dairesinin kararında da belirtildiği üzere; davacı tarafından sunulan 22/02/2016 tarihli ilk dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazların bulunduğu alanda yapılan parselasyon işlemine ilişkin birçok hukuka aykırılık iddiasına yer verilerek, 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı ile bu plana dayalı olarak yapılan imar uygulamasının ve parselasyon işleminin iptali isteminde bulunulduğu, İdare Mahkemesince; davacı tarafından imar planı ve parselasyona karşı dava açıldığının anlaşıldığı, ancak, plana dayalı olarak yapılan imar uygulaması işleminin iptali isteminden neyin kastedildiğinin anlaşılamadığı, bu yönüyle davanın konusunun hiçbir kuşkuya mahal vermeksizin ortaya konulamadığı gibi taşınmazın hissedarı/sahibi olduğunu gösterir bilgi ve belgelerin de dava dilekçesine eklenmediği gerekçesiyle dava dilekçesinin reddine karar verildiği, davacı tarafından verilen 02/06/2016 tarihli yeni dava dilekçesinin talep ve sonuç kısımlarında 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptalinin istenildiği belirtilmiş ise de, dilekçe içeriğinde parselasyona ilişkin ilk dilekçedeki itirazlar tekrarlanarak, dilekçenin ikinci sayfasında açıkça 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine göre yapılan imar uygulamasının (parselasyon işleminin) hukuka aykırı olduğu belirtilerek, anılan işlemin de iptaline karar verilmesi talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, Mahkemece, davanın konusunun sadece imar planı olarak alınmasında ve parselasyon işleminin incelenmemesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, yukarıda içeriğine yer verilen 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma süresine ilişkin düzenlemeleri çerçevesinde, uygulama işlemi üzerine sadece dayanağı düzenleyici işleme karşı dava açılabileceği gibi, uygulama işlemi ile düzenleyici işleme karşı birlikte veya ayrı ayrı dava açılabileceği açıktır.
Yargısal içtihatlarda, imar planları, ilanı gereken genel düzenleyici işlem olarak kabul edilmektedir. Bu kapsamda, imar planlarına dayalı olarak tesis edilen; parselasyon, yapı ruhsatı verilmesi, yapı ruhsatı iptali ve yıkım gibi işlemlerin ise uygulama imar planlarının uygulanmasına yönelik işlemler olduğunda duraksama bulunmamaktadır.
Bu çerçevede, uygulama imar planları doğrultusunda tesis edilen, parselasyon, yapı ruhsatı verilmesi gibi uygulama işlemleri üzerine, altmış günlük dava açma süresi içerisinde uygulama işlemiyle birlikte ya da ayrıca dayanak imar planına karşı dava açılması da mümkündür.
Bunun yanında, subjektif bir işlem olan parselasyon işlemine ve bu işlemin dayanağı olan uygulama imar planına karşı yasal dava açma süresinin işlemeye başlaması için, bu işlemin, işlem tarihindeki muhatabına usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmiş olması ya da muhatabın bu işlemi tüm unsurlarıyla birlikte öğrendiğinin açık ve net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.
Uyuşmazlıkta, subjektif işlem özelliği taşıyan parselasyon işleminin davacıya tebliğ edilmesi ya da bu işlemin davacı tarafından açık ve net bir şekilde öğrenildiğinin ortaya konulması gerekmekte olup, dava açma süresinin askı ilanına göre belirlenmesi mümkün olmadığından, davacı tarafından, ortaklığın giderilmesi davasında 25/12/2015 tarihinde yapılan tebligat ile parselasyon işlemine muttali olunması üzerine, bu tarihten itibaren altmış günlük dava açma süresi içerisinde, parselasyon işleminin ve dayanağı 1/1.000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle 22/02/2016 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamakta olup; anılan Mahkemece davanın konusu parselasyon işlemi ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı olarak belirlendikten sonra, işin esasına girilerek uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin KABULÜNE;
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin … İdare Mahkemesi kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolundaki … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesine gönderilmesine,
4. 28/04/2022 tarihinde, kesin olarak, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; … Bölge İdare Mahkemesi ... İdare Dava Dairesinin temyize konu … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının, usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddi ve ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.