17. Hukuk Dairesi 2016/11346 E. , 2019/2149 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili dava dilekçesinde; ... Sosyal Güvenlik Merkezi 2 8559 01 01 1115761 041 07-79 sicil sayılı dosyasında işlem gören işyeri işvereni davalı ... hakkında prim borçlarının tahsilini teminen 6183 sayılı yasa uyarınca icra takibi başlatıldığını, davalı hakkında kesinleşmiş bir kurum alacağı olduğunu ve hakkında yapılan takibin sonuçsuz kaldığını, davalının kuruma olan borçlarını ödeme gayretinde olmadığını, borçlarının teminata bağlanamadığını, yapılan malvarlığı araştırmasında herhangi bir kayıtlı malvarlığına ulaşılamadığını, söz konusu davalı ..."nın ... İli, ... İlçesi, Nüzhetiye Köyü, 45 parselde kayıtlı taşınmazının ödeme emirlerinin tebliğ tarihinden sonra satışının yapıldığını bu nedenle ... İli, ... İlçesi, Nüzhetiye Köyü, 45 parselde kayıtlı taşınmazın muvazaalı satış nedeni ile tasarrufun iptaline,karar verilmesini" talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; dava tarihinden önce ölmüş olan kişiye karşı dava açılamayacağı, ölü davalının mirasçılarının davaya dahil edilerek yargılamanın sürdürülmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile dava şartı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Dava SGK"nın prim alacağının tahsilini sağlamaya yönelik olarak 6183 sayılı Yasa"nın 24 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir.
5510 sayılı Yasa"nın 88. maddesinin 16. fıkrasında ""Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil ve Usulü Hakkındaki Kanunun 51., 102, ve 106, maddeleri hariç diğer maddeleri uygulanır.." aynı maddenin 19.fıkrasında da "Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil ve Usulü Hakkındaki Kanunun uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı birimin bulunduğu yer İş Mahkemesi yetkilidir." denilmektedir. (506 sayılı Yasa"nın 80/7) Anılan Yasa"nın 101. maddesinde de aynı yönde bir düzenleme ile "Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde,bu Kanun hükümlerinin uygulamasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde görülür." hükmü yer almaktadır. (506 sayılı Yasa"nın 134. maddesi)
Bu durumda, uyuşmazlığa genel mahkemelerde bakılamayacağından ve görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece bu husus görevi nedeniyle resen gözönünde tutularak, davanın görev yönünden reddi ile dosyanın ... İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de; Kural olarak ölü kişi adına ve ölü kişiye karşı dava açılması olanağı bulunmamaktadır. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılara yöneltilmesine de olanak yoktur. Esasen dava açarken davacının davalının bu ehliyet durumunu araştırması beklenir. Ne var ki davacının davalının ölü olduğunu bilmemesi kimi zaman hataya dayalı olabilir. Nitekim HMK’nun 124.maddesinde; “ Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir.
Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu maddenin gerekçesinde de vurgulandığı üzere, taraf değişikliğini mutlak olarak davalının rızasına bağlamak yargılama ilişkisini katı bir forma bağlayacaktır ki, bu da yargılamaya hakim olan ilkelerden “usul ekonomisi ilkesi” (HMK m. 30) ile bağdaşmaz.
Şu halde davacı kendisinden beklenen tüm çaba, özen ve önlemlere rağmen davalının sağ olup olmadığını tespit edememiş ise, ya da tespit edememe durumu bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralına aykırılık arz etmiyorsa, bu dava ilişkisinde, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara, yani gerçek taraflara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. (HGK 11.09.2013 tarih 2013/14-612 E. 2013/1297 K.)
Dosya içindeki bilgilerden de davacının, dava açmadan önce davalı borçlu ..." nın öldüğünü bildiğine dair herhangi bir bilgi ve belge bulunmaması sebebi ile davacının talebi ile davalı borçlunun mirasçılarının davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmasında bir usulsüzlük bulunmadığı düşünülmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA 27/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.