4. Hukuk Dairesi 2015/11123 E. , 2017/4624 K.
"İçtihat Metni"
Davacılar ... ve ... vekilleri tarafından, davalı ... aleyhine 17/02/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/05/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, davacılardan ...".."ın ise müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, davalının ise daha öncolarak görev yaparken emekliye ayrılıp, mali müşavir olarak çalışmaya başladığını, davalının, kendi mükelleflerinin şikayeti üzerine odası tarafından 18/08/2011 tarih 2011/2549 sayılı karar ile 6 ay süre ile meslekten men edildiğini, bu karara istinaden Uygulama ve tarafından davalının elektronik beyanname gönderme yetkisi ve şifresinin iptaline karar verildiğini, davalının kendi hatalarından kaynaklanan tüm sıkıntılardan davacıları sorumlu tutarak suç duyurusunda bulunduğunu, apılan ön inceleme sonucunda düzenlenen rapor uyarınca soruşturma izni verilmediğini, davalının sürekli ve sayısız şikayetlerde bulunarak haksız ve yersiz ithamlarda, iftiralarda bulunduğunu ileri sürerek davacılardan her biri için 5.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 19/02/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davacıların görevlerini kötüye kullandıklarını; 2005 yılında müşterisi olaniçin yapılan inceleme sonucunda, aleyhine 55.000 TL usulsüzlük cezası kesildiğini bu cezadan sorumlu tutulmayacağına dair yazı yazdığını ancak, reddedilerek kesinleştiğini, mallarına haciz konulduğunu, sıkıntılar yaşadığını, bu nedenle ve şikayetlerini bildirdiğini, yapılan incelemeler sonucunda, tarafına verilen özel usulsüzlük cezasının iptal edildiğini, bu kez İnegöl Vergi Dairesince, haksız çıkma harcı adı altında 9.467,00 TL ödeme emrinin tarafına gönderildiğini, buna yönelik olara açtığı dava sonunda bu işlemin de iptal edildiğini belirterek, tazminat isteminin yersiz olduğunu, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının şikayet konusu yaptığı iddialarda davacılar tarafından yapılan işlemlerin yasal mevzuata uygun olup, işlemde davalı aleyhine gecikme veya acelecilik tespit
./..
-2-
edilmediği gibi davacıların davalıya karşı kasdi bir davranışlarının da bulunmadığı, öte yandan davalının sıradan bir vatandaş olmayıp mesleği gereği vergi dairesinin ve vergi işlemlerinin işleyişiyle ilgili konuları bilebilecek konumda olan kişilerden olduğu hususları birarada değerlendirildiğinde davalının yasal şikayet hakkını hukuka aykırı şekilde kullandığı anlaşıldığından, davacıların kişilik hakkının zarara uğradığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır, 25. maddesinde, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı belirtilmiş, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacılar hakkında yapılan şikayetlerle ilgili olarak Kaymakamlık tarafından suç unsuruna rastlanmadığından bahisle soruşturma izni verilmemesi üzerineda davacılar hakkında işlem yapılmasına yer olmadığına dair kararın verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, davalının, davacılar hakkında, aleyhine yaptıkları usulsüz işlemler nedeniyle mağdur olduğu düşüncesiyle şikayetçi olduğu, tarafından yapılan soruşturma sonunda, izin verilmemesi nedeniyle işlem yapılmasına gerek olmadığına karar verildiği; soruşturmanın esastan incelenmediği nazara alındığında, davalının, şikayetinin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı kabul edilerek, istemin tümden reddi gerekirken, şikayet hakkını hukuka aykırı şekilde kullandığından bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
./..
-3-
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 06/07/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.