Esas No: 2020/9144
Karar No: 2022/6357
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2020/9144 Esas 2022/6357 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2020/9144 E. , 2022/6357 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekilince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK'nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi'nce esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’nin 23.01.2020 tarih, 2019/739 E. - 2019/897 K. sayılı ek karar ile davacı vekilinin temyiz başvurusunun, kararın miktar itibarıyla kesin olması nedeniyle HMK’nın 366/1 atfıyla HMK’nın 346/1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiş, davacı vekilince temyiz isteminin reddine ilişkin ek karara karşı süresinde temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup, temyiz kesinlik sınırı belirlenirken dava konusu edilen alacağın değeri dikkate alınır.
Belirsiz alacak davası, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarının, yahut değerinin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde alacaklının hukuki ilişkiye ve asgari bir miktar ya da değeri
belirtmek suretiyle açabileceği dava çeşididir. Alacak miktarı davanın başında belirli olmayıp, dava değeri olarak gösterilen miktar asgari tutar olduğundan kural olarak belirsiz alacak davası sonucunda verilen kararın niteliği gereği istinaf ve temyiz yolu açık olduğu kabul edilmelidir.
Bölge Adliye Mahkemesi'nce, fazlaya ilişkin haklar saklı tutarak belirsiz alacak olarak talep edilen 15.000,00 TL tazminat alacağının reddine karar verilmiş olup, davacı tarafça alacak belirli hale getirilmediği de gözetildiğinde temyize konu dava değerinin kesinlik sınırının altında kaldığından söz edilemeyeceğinden, temyiz dilekçesinin reddine ilişkin 23.01.2021 tarihli ek karar kaldırıldıktan sonra davacı vekilinin hükme ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyada bulunan kanıt ve belgelerden; ... İli, Çamköy Köyü'nde bulunan kayden 1.838.000 m² yüzölçümlü taşınmazla ilgili olarak, 1926 yılında ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan ortaklığın giderilmesi davası sonunda, mahkemece 11.01.1940 tarih ve 15/1 sayılı taksim ve satış kararı ile taşınmazın satışı yolu ile ortaklığın giderilmesine karar verildiği, ancak kararda, tapu kapsamı belirlenirken kayıt miktarının değil, hudutların esas alınması sonucu 22.201.202 m2'lik kısmın satışına karar verildiği, ilama dayalı olarak yapılan açık arttırmada, taşınmazın... adına tescil edilmesinden sonra, 13.04.1944 tarih ve 118 sıra nosu ile oluşan tapu kaydının zaman içerisinde ifrazlara tabi tutulduğu, maliklerin talebi, Tapu ve Kadastro Müdürlüğü’nün 19.07.1968 tarih ve 5572 sayılı oluru ile 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planına bağlı olarak yapılan ifrazlar sonucu taşınmazın 113 parçaya bölündüğü, 30.07.1968 tarih 8 ila 120 sıra, 3444 yevmiye numaralı işlem ile 113 adet müstakil tapu oluştuğu, davacı murisinin bu ifraz sonucu oluşan tapulardan 35 bağımsız bölüm numaralı 30.07.1968 tarih ve 55 sıra (Cilt173 – Sayfa 74) 322.000 m2 alanlı taşınmaz ... oğlu ...’na ait iken, davacı murisi ... oğlu ... 210/322 hissesini 105.000 ETL bedelle satın almış, 10.04.1978 tarih ve 7 sıra numaralı (Cilt 173- Sıra:3) tapusunun da 110/322 hissesini uhdesinde bırakarak, 100/322 hissesini ...’na satmış, 10.04.1974 tarih ve 7 numaralı (Cilt 173- Sayfa: 22) tapusu oluşmuş ve 36 bağımsız bölüm numaralı, 30.07.1968 tarih ve 38 sıra (Cilt173-Sayfa 74) 713000 m2 alanlı taşınmaz, ... ve ...’na ait iken, davacı murisi ... 25.09.1978 tarih 6 sıra, 182 cilt, 31 sayfada 200/714’ünü satın almak suretiyle edindiği; ancak taşınmazın bulunduğu yerde 1980 yılında yapılan tapulama çalışmalarında, davacılar murisine ait tapunun toplam 250.413 m2’lik ve 81.217 m2’lik kısımlarının 229 parsel sayılı içerisinde kaldığı, kalan kısımların hiçbir parsele revizyon görmeyerek, kayıt kapsamındaki 5687.46 m2’lik alanın 229 parsel olarak, makilik vasfı ile Hazine adına 9.298.589 m² yüzölçümü ile tespit gördüğü ve bu taşınmazla ilgili olarak davacılar murisi ...’nun da davacı olarak yer aldığı, ... Kadastro Mahkemesinde 06.12.1982 tarihinde açılıp, 2004/1 esas sayılı dosya üzerinden karara bağlanan davada, söz konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağını oluşturan izale-i şuyu davasında yüzölçümünün 1.838.000 m²'den 22.201.202 m²'ye çıkarılarak tescilin dayanağının yolsuz olması ve taşınmazların bulunduğu sahanın 1946 yılında 3116 sayılı
yasa kapsamında yapılan orman tahdidi ile orman sınırları içersine alındığı, 1952 yılında makiye tefrik edildiği ve 1976 yılında da orman sayılmayan makilik olarak Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, dava konusu taşınmazın içerisinde bulunduğu alan Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olmakla beraber, öncesinin Devlet ormanı olması nedeniyle, tespite itiraz davasının reddi ile yüzölçümü düzeltilerek taşınmazın fazlasının Hazine adına tesciline karar verildiği ve söz konusu kararın 01.07.2008 tarihinde kesinleşmesinden sonra 04.05.2018 tarihinde TMK'nın 1007. maddesine dayalı olarak tazminat istemli iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
TMK'nın 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devlet sorumlu ise de; somut olayda ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin kararına göre tapuda infaz yapıldığı, daha sonra 229 parselin kadastro tespitine itiraz davalarının reddedilip taşınmazın Hazine adına kesinleştiği, bu nedenle davasının reddine ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK’nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.