9. Hukuk Dairesi 2015/28047 E. , 2018/23085 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili özetle; davacının davalı şirketle arasında 19.06.2014- 31.12.2014 tarihleri arasını kapsayan "belirli süreli" iş sözleşmesi ile ..." da marangoz olarak çalışmaya başladığını, sözleşme konusu yerde 90 günlük vize alınabildiği için çalışmaya devam edemeyerek Türkiye"ye dönmek zorunda kaldığı ve işverence iş akdinin sona erdirildiğinin bildirildiği, 15.10.2014 tarihinde de işverenin ihtarname göndermesi üzerine 10.500,00.-TL tutarındaki "bakiye süre ücret alacağının" tahsili talebiyle davalı şirket... İcra Müdürlüğünün 2014/19370 esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığı, takibe davalı tarafından haksız ve kötü niyetli olarak itirazda bulunulduğu iddia ederek fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla, itirazın iptaline ve %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili özetle; davacı işçi ile 19.06.2014 ile 31.12.2014 tarihleri arasını kapsar şekilde Hırvatistan"da marangoz olarak çalışması konusunda belirli süreli akit imzalandığı, Hırvatistan Şirketinin kendilerinin öngörü ve kusuru olmaksızın çalışma iznini 6 ay değil sadece 90 gün alabilmesi nedeniyle Hırvatistan" daki çalışmanın imkansızlaştığı, bunun üzerine 15.10.2014 tarihinde gönderdikleri ihtarname ile yurtiçi çalışma ücretleri ile Tuzla/ İstanbul adresinde çalışmasının teklif edildiği, davacının 21.11.2014 tarihli cevabı ile teklifi reddederek bakiye süre ücret alacağını icra takibine koyarak hiç çalışmadan yurtdışındaki hak edilen ücreti almayı talep ettiği, iş akdinin yaptıkları teklif kabul edilmeyerek davacı tarafça feshedildiğini, talebin haksız olduğunu savunarak icra inkar tazminatı talebinin ve davanın reddini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, Sözleşmenin ifa edilememesinde davacıya atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığını, davalı şirketin basiretli bir tüccar gibi davranmak zorunda olduğunu, yabancı bir ülkede yapılacak olan bir çalışmaya ilişkin riskleri önceden belirleyerek gerekli tedbirleri almadığından sözleşmenin ifa edilememesinden sorumlu olduğunu, her ne kadar, davacıya Tuzla"da çalışması teklif edilmiş ise de, yapılan teklifte özlük hakları yönünden aynı koşullarla çalıştırılmayacağı belirtildiğinden geçerli ve samimi bir teklif olarak değerlendirilmeyeceğini, bu nedenle, davalı şirketin bakiye ücret alacağından sorumlu olduğunu belirterek, bakiye ücret alacağı hesaplanırken, o süre içerisinde davacının başka bir işte çalıştığı ve kazanç sağladığı tespit edilemediğinden bu yönde bir indirime gidilmediğini. çalışmamasından dolayı yaptığı tasarruflar ile davacının hesabına ihbar tazminatı adı altında yatırılan miktar mahsup edildiğini belirterek davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
D) Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshine dayalı olarak işverence ödenmesi gereken kalan süreye ait ücretler konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Borçlar Kanununun 325 inci maddesinde, “İş sahibi işi kabulde temerrüt ederse, işçi taahhüt ettiği işi yapmaya mecbur olmaksızın mukaveledeki ücreti isteyebilir” şeklinde kurala yer verilerek işçinin kalan süre ücretini talep hakkı olduğu belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 408. maddesinde işverenin işi kabuldeki temerrüdü sebebiyle işçinin iş görememesi halinde ücret hakkının olduğu açıklanmıştır. İşçinin iş görme edimini yerine getirememesi halinde yapmaktan kurtulduğu giderler ile başka bir işi yaparak kazandığı veya kasten kaçındığı yararlarının indirileceği de hükme bağlanmıştır.
Bakiye süre ücretinin istenebilmesi için, iş sözleşmesinin haklı bir neden bulunmaksızın işverence feshedilmiş olması gerekir. İşverenin feshi 4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinde yazılı sağlık sebeplerine, ahlâk ve iyi niyet kuralları ile benzerlerine uymayan hallere veya zorlayıcı sebeplere dayanması halinde, sözleşmenin kalan süresine ait ücretler yönünden işçinin talep hakkı doğmaz.
15.03.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 15.03.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4773 sayılı Yasa ile “geçerli fesih” kavramı iş hukukunda yerini almıştır. Her ne kadar geçerli fesih gerek yukarıda değinilen Yasa ve gerekse 4857 sayılı İş Kanununda belirsiz süreli iş sözleşmeleri için öngörülmüş olsa da, belirli süreli iş sözleşmesi bakımından da tartışılmasında yarar bulunmaktadır. Geçerli neden ister işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklansın, isterse işçinin yeterliliği ve davranışlarına dayansın, belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce işverence feshi için gerekçe oluşturmamalıdır. Gerçekten, belirli süreli iş sözleşmesi düzenleyerek taraflar fesih iradelerini sürenin sonuna kadar askıya almış sayılmalıdır. Bu itibarla geçerli nedenlerin varlığına rağmen belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçinin iş sözleşmesi süresinden önce haklı bir neden olmaksızın feshedildiğinde kalan süreye ait ücretinin ödenmesi gerekir.
Belirli süreli iş sözleşmesinde, feshin Borçlar Kanunun 117 nci maddesinde (6098 Sayılı TBK 136) sözü edilen ifa imkânsızlığına dayanması halinde bakiye süre ücreti ödenmesi gerekmez. İfa imkânsızlığı, edimin içeriği değişmeksizin borcun aynen yerine getirilmesinin olanaksız hale gelmesi olarak açıklanabilir.
İşçinin iş görme edimini ifa edememesinin, işverenin temerrüdünden kaynaklanması durumunda, sanki sözleşme devam ediyormuş gibi kalan süreye ait ücret ve diğer hakların ödemesi gerekecektir. İş Hukukunda ücret kural olarak çalışma karşılığı ödenir. Aksinin kanunda öngörülmesi ya da taraflarca açık biçimde kararlaştırılması gerekir. Bakiye süre ücreti eylemli bir çalışmanın karşılığı olmadığından, 4857 sayılı Yasanın 34 üncü maddesinde öngörülen özel faiz uygulanmaz ve bu ücretlere ilişkin olarak sigorta primi ödenmesi de gerekmez.
Borçlar Kanununun 325 inci maddesine (6098 Sayılı TBK 408) göre işçinin, sözleşme kapsamındaki işi yapmaması sebebiyle tasarruf ettiği miktar ile diğer bir işten elde ettiği gelirleri veya kazanmaktan kasten feragat ettiği şeyler kalan süreye ait ücretler toplamından indirilmelidir. Bu konuda gerekli araştırmaya gidilmeli, işçinin sözleşmenin feshinden sonraki dönem içinde başka bir işten gelir elde edip etmediği ya da iş arayıp aramadığı araştırılarak indirim yapılmalıdır.
İşçiye belirli süreli iş sözleşmesinin varlığına rağmen ihbar tazminatı ödenmişse bu tutarın, bakiye süre ücretinden gerekli indirimler yapıldıktan sonra kalan miktar üzerinden mahsup edilmesi gerekir. (Yargıtay 9. HD. 16.6.2008 gün 2007/16098 E, 2008/15750 K.).
Somut uyuşmazlıkta davacı işçi belirsiz süreli iş sözleşmesi ile marangoz olarak çalıştığından sözleşmenin kalan süresine ait ücret isteğinin kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
F)Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 12/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.