8. Hukuk Dairesi 2010/2491 E. , 2010/6063 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil
... mirasçıları; ... ve müşterekleri ile Tapu Sicil Müdürlüğü, Hazine, ...Kayyımı ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 09.02.2010 gün ve 225/23 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi Hazine vekili ile kayyım vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili, dava dilekçesinde öncesi 638 ada 5 sayılı parsel olan imarın 1228 ada 6 nolu parselinde baba adı ve soyadı bilinmeyen Rumeli Muhacirlerinden ...’nin payı bulunduğunu, ...’nin 1950"li yıllarda öldüğünü, davacıların kök miras bırakanı ...’a taşınmazı sattığını, ancak tapuda resmi satışın ve intikalin yapılmadığını, ...’nin ölümünden itibaren 20 yıllık sürenin geçtiğini, ...’nin ayrıca tapu kütüğünde kim olduğu anlaşılamayan kişilerden olduğunu, tapunun bu nedenle hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak ... adına tapuda kayıtlı bulunan 75/896 pay bakımından tapu kaydının iptali ile ...’ın veraset belgesindeki payları oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın yersiz olarak açıldığını, hukuk ve usule uygun olmadığını, Tapu Sicil Müdürlüğüne husumetin yöneltilemeyeceğini, bu nedenle Tapu Sicil Müdürlüğüne karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle, Hazineye karşı açılan davanın ise esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Kayıt maliki Rumeli muhacirlerinden ...’nin (... Hatun’un) yargılama sırasında davaya katılması suretiyle taraf teşkili yoluna gidildiği ve kendisine kayyım tayin edildiği, kayyım tayin edilen ...’ın ise yargılama oturumlarında davanın reddini savunduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, “kayıt maliki ...’nin ölümünden itibaren 20 yıldan fazla sürenin geçtiğini ve tapunun hukuki değerini bu nedenle yitirdiğini” gerekçe göstermek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm Hazine vekili ile kayyım ... vekili Av. ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/2.fıkrasında ifadesini bulan “…Maliki tapu kütüğünde kim olduğu anlaşılamayan… ve kayıt malikinin ölüm tarihinden itibaren 20 yıllık sürenin geçmiş bulunması ve tapu kaydının bu nedenle hukuki değerini yitirdiği” gerekçesiyle TMK.nun 713/1 ve 2.fıkraları gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmişse de, yapılan incelemede bazı eksikliklerin bulunması yanında öncelikle taraf teşkilinin sağlanamadığı belirlenmiştir. Kural olarak tapu iptali ve tescil davalarında dava kayıt malikine, kayıt maliki ölü ise, mirasçılarına yöneltilerek açılır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre 1228 ada 6 nolu parselde 75/896 pay sahibi bulunan ...’nin 1950 yıllarında öldüğü anlaşılmış, ancak kendisine ait nüfus aile kayıt tablosu dosya arasında bulunmadığı gibi veraset belgesi de alınamamıştır. Bu bakımdan kayıt maliki ...’nin mirasçı bırakıp bırakmadığı anlaşılamamaktadır. 1228 ada 6 sayılı parselin esası 638 ada 4 ve 5 sayılı parseller olmaktadır. 638 ada 4 nolu parsel bağımsız olarak 30.12.1948 tarihinde yapılan tapulama çalışmaları sırasında T.Sani 305 tarih ve 22 sıra nolu tapu kaydının revizyonu sonucu ... (... Hatun) adına tespit ve tescil edilmiştir. T.Sani 305 tarih 22 sıra nolu tapu kaydında malik olarak ... Hatun gösterilmiştir. 01.05.1989 tarihinde Belediyece yapılan imar uygulaması sonucu 638 ada 5 ve 4 sayılı parsellerin birleştirilmesi sonucu 1228 ada 6 sayılı parselin oluştuğu dosya arasında bulunan bilgi ve belgelerden saptanmıştır. ..., T.Sani 305 tarih 22 sıra nolu tapu kaydında malik bulunduğu gibi, bu tapu kaydının gitti ve geldileri sonucu oluşan tapu kayıtlarında da isminin yer aldığı, dosyada dinlenen kişilerin beyanına göre de, ...’nin var olduğu ve yaşadığı, 1950’li yıllarda öldüğü açıklandığına göre ...’nin bilinen ve tanınan kişi olduğu konusunda bir duraksama söz konusu değildir. ...’nin hangi tarihte öldüğü, mirasçı bırakıp bırakmadığı, ölüm tarihinden itibaren davacıların taşınmaz üzerinde 20 yıllık kazanma süresinin oluşup oluşmadığı uyuşmazlık konusu oluşturmaktadır. TMK.nun 713/1-2. fıkralarına dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davaları kamu düzeni ağırlıklı davalar olup, kendiliğinden araştırma ve inceleme yapma kuralına tabi bulunmaktadırlar.
TMK.nun 713/1.fıkrası yoluyla aynı Kanunun 2.fıkrasında açıklanan hukuki sebeplerden hepsine veya bunlardan birine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davalarında öncelikle dava kayıt malikine, ölmüş ise mirasçılarına yöneltilerek açılması zorunluluğu vardır. Kayıt malikine kayyım atanmak suretiyle taraf teşkilinin sağlanması usul ve kanuna aykırı olduğu gibi Yargıtay uygulamasına da uygun düşmemektedir. Bu nedenle öncelikle kayıt maliki ...’nin veraset belgesini alması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, alınacak veraset belgesine göre kayıt maliki ölmüş ve geride mirasçı bırakmış ise davanın mirasçılarına yöneltilerek yürütülmesi ve taraf teşkilinin bu şekilde sağlanması, hiç mirasçı bırakmadan ölmüş ise, bu takdirde davanın davalı Hazineye karşı yürütülmesi gerekmektedir. Kayyım tayini yoluyla davanın yürütülmesi bu nedenle yerinde değildir. Hazine TMK.nun 501.maddesi gereğince son mirasçı sıfatıyla davada yer almış bulunmaktadır. Hiç mirasçı bırakmama durumlarında Hazinenin davalı sıfatıyla davada yer alması yerindedir.
Öte yandan, 1228 ada 6 sayılı parselin oluşumuna esas alınan 638 ada 4 ve 5 sayılı parsellere ait okunaklı kadastro tutanak ve ekleriyle, kadastro sonucu oluşan tapu kayıtlarının oluştukları tarihten itibaren tüm geldi ve gittileriyle intikallerini ve edinme sebeplerini gösterir biçimde Tapu Sicil Müdürlüğünden getirtilerek dosya arasına konulması gerekir. Bundan ayrı, TMK.nun 713/2.fıkrası uyarınca açılan tapu iptali ve tescil davalarında tüm harcın davacılardan alınmasına, yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davacılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir (Yargıtay HGK.nun 17.02.2010 tarih ve 2010/8-58 Esas, 2010/78 sayılı Kararı). Bu bakımdan tüm yargılama giderlerinin davalı kayıt malikine yükletilmesi anılan genel kurul kararına aykırıdır.
Davalı Hazine vekili ile kayyım vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün öncelikle taraf teşkilinin sağlanması açısından HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına 13.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.