Esas No: 2021/5287
Karar No: 2022/6377
Karar Tarihi: 05.04.2022
Yargıtay 5. Hukuk Dairesi 2021/5287 Esas 2022/6377 Karar Sayılı İlamı
5. Hukuk Dairesi 2021/5287 E. , 2022/6377 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılardan ... vekilince istenilmiş, davacı vekili de temyiz dilekçesinde duruşma isteminde bulunmuş olmakla, duruşma için belirlenen 05.04.2022 günü temyiz eden davacı vekilinin yüzüne karşı, usulüne göre çağrı kağıdı gönderilmesine rağmen gelmediğinden temyiz eden ... vekilinin ve aleyhine temyiz olunan ... vekillerinin yokluğunda duruşmaya başlanarak gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın davalı idareler yönünden kabulüne dair verilen karara karşı, davalı idareler vekillerince yapılan istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi'nce; davalı Meligazi Belediye Başkanlığı yönünden esastan reddine, davalı ... yönünden ise hakkındaki davanın reddine ilişkin HMK’nın 353/1-b-3 maddesi uyarınca yeniden esas hakkında karar verilmiş, bu karar, davalı ... ile davacı vekillerince emyiz edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-a maddesi gereğince, miktarı veya her paydaş için değeri 78.630,00-TL'yi geçmeyen davalara ilişkin olarak Bölge Adliye Mahkemesi kararları kesin olup bu kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulamaz.
Bu nedenle davalı ... Bedeliye Başkanlığı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine,
Davacı vekilinin temyizine gelince;
Yapılan incelemede; dava konusu 11374 ada, 5 parsel sayılı taşınmazın 19.06.1991 tarihinde onanan 1/5000 nazım imar planında park olarak planlandığı, ilk plandan sonra nazım imar planı değişikliği yapıldığı ve 14.05.2012 tarihinde ... kararı ile onaylanan 1/5000 ölçekli nazım planında rekreasyon alanı olarak planlandığı,1/1000 ölçekli imar planında park alanı,yol ve 30.000 m²'den büyük nitelikte rekreasyon alanı olarak ayrıldığı ve davalı idarelerce el atılmadığı anlaşılmış ise de;
04.09.2015 tarihinde açılan davada 20.08.2016 tarihli 6745 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile mülga olan Kamulaştırma Kanunu'nun Geçici 6. maddesinin 10. fıkrasının 3. cümlesinin uygulanma imkanı bulunmadığı gibi, bu hüküm yerine 6745 sayılı yasanın 33. maddesi ile eklenen Kamulaştırma Kanunu'nun Ek 1. maddesinin birinci fıkrasındaki ''Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmi kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkanları dahilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her halde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır. Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.'' hükmünün, Anayasa Mahkemesi'nin 05.04.2019 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanan 20.12.2018 gün, 2016/181 Esas- 2018/111 Karar sayılı kararı ile ''Bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından, bu Kanunun geçici 6’ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanunu'nda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir.'' kısmı da iptal edilmiştir.
Bu durumda; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 16.05.1956 gün ve 1/6 sayılı kararı ile HGK'nın 15.12.2010 gün ve 2010/5-662/651 sayılı kararı da gözetildiğinde, uzun yıllar programa alınmayan imar planının hayata geçirilmemesi nedeniyle kamulaştırma ya da takas cihetine gitmeyen davalı idarece, pasif ve suskun kalınmak ve işlem tesis edilmemek suretiyle taşınmaza müdahale edildiği; bu haliyle idarenin eyleminin, mülkiyet hakkının özüne dokunan ve onu ortadan kaldıran bir niteliğe sahip olduğu bu şekilde kamulaştırmasız el koyma olgusunun gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Somut olayda; ...'nın 24.12.2020 tarihli cevabi yazılarında '' parsel maliklerinin yapılaşma imkanı olabilmesi için öncelikle rekreasyon alanı içinde kalan kadastro parsellerine parselasyon çalışması ile uygulama yapılması, uygulama sonucu oluşacak parsellerin 10.000 metrekareden küçük olmaması ve imar planında belirlenmiş yollardan cephe alan imar parselleri olarak tescilinden sonra E=0.05 ve yapı yüksekliği 6.5 metreyi aşmayan asma katı ve bodrum katı olmayan ruhsatlı yapıların yapılabileceği'' belirtilmiş, ...'nın 18.02.2021 tarihli cevabi yazısında da: ''.. dava konusu taşınmazın bulunduğu rekreasyon alanı olarak planlı alanda, imar planında yoldan cephe almak koşulu ile Emsali 0,05 ve yüksekliği 6,5 metreyi geçmeyen bir adet yapı yapılabileceğini, mevcut kadastro parselleri üzerinden her bir hisse sahibinin müstakil yapılaşma hakkı olmadığı, imar uygulaması sonucu oluşan her bir parselin tek bir yapılaşma hakkının olduğu, ancak imar parseli de olsa hissedarların müstakil yapılaşma hakkı bulunmadığı, plan notlarında peyzaj projelerinin ... Büyükşehir Belediyesi onaylamadan uygulamaya geçilemeyeceğinin'' yazılı olduğu da gözetildiğinde kamu menfaatinin gerekliliği ile kişi yararı arasında adil dengeyi bozacak şekilde mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde yapılaşma mümkün olmadığından davacının mülkiyet hakkının büyük ölçüde kısıtlandığı, dava konusu taşınmazın, imar planında ayrılma amacının ticari rekreasyon olduğuna ilişkin ayrıca ve açıkca düzenleme olmadığı, dava konusu taşınmazın mevcut imar planında rekreasyon alanı olarak kamuya özgülenmiş olduğu ve rekreasyon alanları oluşturmak belediyenin görevi olup, büyüklüğü 30.000 m²'den büyük olduğundan Büyükşehir Belediye Başkanlığı sorumlu olduğunun kabulü ile Büyükşehir Belediye Başkanlığı yönünden davanın kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Hükmün böylece HMK'nın 373. maddesi uyarınca BOZULMASINA, aşağıda yazılı kalan harcın ...'ndan alınmasına, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine, temyiz eden davacı yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 3.815,00-TL vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 05/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.