1. Hukuk Dairesi 2018/1067 E. , 2019/2894 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar ... ve ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 30.04.2019 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacılar ... vd. vekili Avukat ve davalı ... gelmedi, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı miras payı oranında tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ...’ın, ..., ... sayılı parseller ile ... ada ... sayılı parseldeki ..., ..., ..., ... ve ... no’lu bağımsız bölümlerini ara malikler üzerinden davalılar ... ve ...’a satış göstererek temlik ettiğini, temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, yine davalılar ile beraber hareket eden diğer davalı ...’in borç ilişkisi olmamasına rağmen çekişmeli taşınmazlar üzerine haciz koydurduğunu ileri sürerek, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının miras payları oranında iptali ile adlarına elbirliği halinde mülkiyet üzere tescilini istemişlerdir.
Davalılar ... ve ..., iddiaların haksız ve yersiz olduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Diğer davalı ..., davaya devap vermemiş, duruşmaları da takip etmemiştir.
Mahkemece, hakkındaki iddiaların kanıtlanamadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ..."nin, ... ve ... sayılı parseller ile dava dışı ... parsel sayılı taşınmazı 26.01.1989 tarihinde davalı oğlu ..."e satış suretiyle devrettiği, ..."in de anılan taşınmazları 13.06.2002 tarihinde dava dışı ..."e temlik edip 16.02.2004 tarihinde tekrar adı geçenden temellük ettiği, ... ada ... sayılı parseldeki çekişme konusu 3 ve 6 nolu bağımsız bölümleri muris ..."nin 11.10.1990 tarihinde davalı ..."e devrettiği, 4 nolu bağımsız bölümü 08.10.1991 tarihinde dava dışı oğlu ..."e sattığı ve adı geçenin de 12.04.2005 tarihinde davalı kardeşi ..."e aktardığı, murisin 1 ve 5 nolu bağımsız bölümleri ise dava dışı gelini ..."ye(dava dışı oğlu ..."in eşi) 25.08.1985 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, ..."nin de anılan bağımsız bölümleri 09.09.2004 tarihinde kardeşinin eşi olan davalı ..."a aktardığı, ..."ın da 5 nolu bağımsız bölümü üzerinde bırakarak 1 nolu bağımsız bölümü 27.03.2006 tarihinde davalı ..."e devrettiği, yenileme kadastrosu ile dava konusu ... sayılı parselin ... ada ... parsel; ... sayılı parselin ise ... ada ... parsel numarasını aldıkları, dava konusu taşınmazların tapu kaydına ... İcra Müdürlüğünün 2006/285 talimat sayılı dosyasında murisin torunu davalı ...(murisin oğlu dava dışı ..."tin oğlu) lehine haciz şerhi konulduğu, mirasbırakan ..."nin 01.03.1994 tarihinde öldüğü ve geriye davalı oğlu ... ile dava dışı çocukları ..., ..., ... ve ... ile kendisinden sonra ölen oğlu ..."den olan davacı torunları ..., ... ve ..."in kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 s. Türk Medeni Kanununun 706, 6098 s. Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile TMK"nin 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Bir başka ifade ile temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı olduğunu ispat külfeti davacı tarafa aittir.
Somut olaya gelince, davacıların tanık deliline dayanmadıkları, davalı tanığı olarak dinlenen mirasbırakan ..."nin dava dışı çocuklarının da dava konusu devirlerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olmadığını belirttikleri ve satış bedeli ile gerçek değer arasındaki farkın tek başına muvazaanın ispatı için yeterli olmayacağı açıktır.
Hal böyle olunca, iddianın kanıtlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Davalılar ... ve ..."ın yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 2.037.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenlerden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/04/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.