Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/14662
Karar No: 2017/1187

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/14662 Esas 2017/1187 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2016/14662 E.  ,  2017/1187 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi



    Taraflar arasında görülen kadastro tespitine itiraz davası sonunda, yerel mahkemece verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun geçici 4/1. maddesi uyarınca temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmekle, dosyadaki kağıtlar okundu gereği görüşülüp, düşünüldü:

    K A R A R

    2008 yılında 3402 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan kadastro sırasında ... köyü, ... mevkii ... ada ... parsel sayılı 581,34 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tek katlı kargir ev ve tarlası niteliğiyle, öncesinde dava dışı ... ada ..., ..., ..., ... ve ... sayılı parsellerle bir bütün halinde ..."in atalarından geldiği, 1986 yılında ..."e sattığı, bu kişinin de 1988 yılında beş parçaya ayırarak, ... sayılı parseli ..."e sattığı, halen bu kişinin zilyetliğinde olduğu, ancak ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/364 Esas sayılı davada davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir.
    ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/364 Esasına kayıtlı dosyada, davacı ..."un 18.06.1992 tarihli dilekçe ile Hazine, Orman Yönetimi ve ... Köyü Tüzelkişiliği aleyhine ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tescil davası ile davacılar ... ve arkadaşlarının 08.09.1992 tarihli dilekçe ile Orman Yönetimi, Hazine, köy tüzelkişiliği ve ..."u taraf gösterip, tescil davasına konu taşınmazın Temmuz 1969 gün ve ..., ... ve Şubat 1962 tarih ... sıra numaralı tapu kayıtlarının kapasamında kaldığı iddiasıyla ..."un el atmasının önlenmesi istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları el atmanın önlenmesi davası birleştirilmiştir. Yargılama sırasında ... 30.09.2003 tarihli dilekçe ile; çekişmeli taşınmazı davacı ..."dan ... 2. Noterliğinde düzenlenen 19.02.1997 tarih 2320 yevmiye nolu noter satış vaadi sözleşmesiyle satın aldığını belirterek adına tescili istemiyle davaya katılmıştır. ..."da anılan satışın doğru olduğunu belirten 30.09.2003 tarihli dilekçeyi mahkemeye sunmuştur.
    ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince; davaya konu taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlendiği gerekçesiyle davanın 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kadastro mahkemesine devrine karar verilmiştir.
    Kadastro Mahkemesinde devam edilen yargılama sonucunda; davacıların davalarının reddine, katılan ..."in davasının kabulüne ilişkin verilen kararın Hazine, Orman Yönetimi ve ... ve arkadaşları vekili, ... ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmekle Dairenin 28.02.2012 gün 2012/13-2850 sayılı kararı ile bozulmuştur.
    Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "...Davacılardan ..."nin yargılama sırasında öldüğü anlaşıldığından, dava dilekçesi ve duruşma gününün adı geçenin tüm mirasçılarına yöntemince tebliğe edilerek, davacı sıfatıyla davayı takip etmeleri için kendilerine olanak tanınması ve bu şekilde taraf teşkilinin sağlanması...” gerektiği belirtilmiştir.
    Mahkemece, bozma kararına uyulduktan ve taraf teşkili sağlandıktan sonra, katılan ..."in davasının kabulüne, davacıların davalarının reddine, dava konusu taşınmazın kadastro tesbit tutanağındaki niteliğiyle katılan ... adına tesbit ve tapuya tesciline, taşınmazın tescil harici kalan kısımları yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hükmün Hazine vekili, Orman Yönetimi vekili ile ... mirasçıları ve arkadaşları vekili tarafından temyizi üzerine Dairenin 17.12.2013 gün, 2013/9077 E. - 2013/11772 K. sayılı kararı ile Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları reddedilmiş, ... mirasçıları ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazları kabul edilerek bozulmuştur.
    Bozma kararında özetle; "...Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulamanın yetersiz olduğu, bu sebeple aynı mahiyette pek çok dava bulunduğundan bir klavuz dosya seçilerek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, orman, ziraat, jeolog ve fen bilirkişiler huzuruyla yeniden yapılacak keşifte davacıların tutundukları tapu kayıtlarının yöntemince uygulanması, en eski tarihli hava fotoğrafları, memleket haritaları, amenajman planları ve orman kadastro haritası ile kadastro paftası ve dayanılan tapu kayıtlarının sınırları ve yüzölçümüyle geçerli kapsamını gösteren bilirkişi krokisi ve haritası, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yöntemince uygulanarak, tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadığı alanlar içinde kalıp 4785 sayılı Kanun hükümlerine göre devletleştirilen orman alanlarının belirlenmesi, yüzölçümüyle geçerli kapsamı dışında kalan orman alanlarının, 3116 sayılı Kanun hükümlerine göre zaten Devlet ormanı sayılması nedeniyle, devletleştirmeye ve iadeye konu edilemeyeceği gözetilmesi, Devletleşen orman alanları var ise, bu alanlarının yüzölçümü, tapu kayıtlarının yüzölçümünden düşüldükten sonra, artan bölümün tarım alanları ve yerleşim alanları için hüküm ifade edeceği, başka deyişle birbirlerine sınır olduğu ve toplam 14000 dönüm yüzölçümünde olduğu anlaşılan bu üç tapu kaydının yüzölçümüyle kapsadıkları alan içinde kalan ormanların devletleştirme kapsamında olduğu gözönünde bulundurularak, devletleştirilen orman alanının yüzölçümü, tapu kaydı miktarından düşüldükten sonra, kalan miktarın bir bütün halinde çiftliğin tapu kaydı kapsamındaki diğer araziler olabileceği düşünülerek muteriz davacıların tapu kayıtlarının kapsamının belirlenmesi, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, aynı yörede dava konusu edilen taşınmazların konumunu çevre taşınmazlarla birlikte bu harita ve fotoğraflar üzerinde bir arada gösterecekleri, tapu kayıtlarının sınırları, yüzölçümü ile kapsadığı alanları ve devletleştirilen orman alanlarını birlikte gösterir ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, kroki düzenlettirilmeli ve düzenlenen bu rapor ve krokiler aynı nitelikteki tüm dava dosyalarına konulması, uygulama ve değerlendirme sonucunda, dava konusu taşınmazın muteriz davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamı içinde kaldığı belirlendiği takdirde; kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme iddiasında bulunan davacı gerçek kişi ve katılan taraf ile tapu kaydına tutunan muteriz davacı tarafların tanıkları ve yerel bilirkişiler taşınmaz başında dinlenip, zilyetliğin kiracı yada malik sıfatıyla olup olmadığı, Medenî Kanunun yürürlüğünden en az 10 yıl öncesine dayanan zilyetlik olup olmadığı, varsa zilyetliğin başlangıcının ne şekilde hatırlandığı veya kendilerine bu bilgilerin ne şekilde aktarıldığı sorulup, somut olaylara dayalı yeterli ve kesin yanıtlar alınması, tarafların dayandıkları deliller ile özellikle Asliye Hukuk Mahkemesinin 1988/333 E., 1994/51 K., ve Asliye Hukuk Mahkemesinin 1960/104 E. 1961/25 K. sayılı kararları ile 1989/103 Esas sayılı dava dosyası krokilerinin uygulanması, çiftlik ve tapu sahipleri tarafından sunulan kiralamaya ilişkin 1940 yılından sonra noterde düzenlenen taahhüt senetleri kendilerine okunarak, bu belgelerde söz edilen kişi ve taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazın ve taşınmaza zilyet olanın ilgisinin olup olmadığı hususundaki bilgilerinin sorulmalı, bu deliller karşısında bazı dosyalarda davacı, bazılarında davalı durumunda olan köylülerin zilyetliğinin asli zilyetlik olup olmadığı değerlendirilmesi, Türkiye genelinde 1936-1937 yıllarında arazi ve bina vergi yazımı yapıldığından Hisarönü, Gelibolu (Karacasöğüt, Çamlı), Orhaniye, Gölenya (İçmeler) Köylerinde bu yıllarda vergiye kayıt edilen arazi ya da bina olup olmadığı Özel İdare Müdürlüğünden sorularak varsa getirtilip yerine uygulanması, bu köyde, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanan gerçek kişiler, bunların bayi yada murislerinin, o yıllara ait hiç vergi kaydı yoksa bunun nedeni araştırılması, 1926 yılından önce -3-
    asli zilyet olan kişilerin 1936-1938 yıllarında sahip oldukları yerleri vergiye kayıt ettirmemiş olmalarının hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, köylülerin vergi kayıtları olmayıp, çiftlik sahiplerinin vergi kayıtları olması halinde bu durumun köylülerin ... Köyü arazilerine o yıllarda aslî zilyet olmadıklarının karinesi sayılıp sayılmayacağının tartışılması,oluşacak sonuca göre karar verilmesi, dava konusu taşınmazın muteriz davacıların dayandığı tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı belirlendiği veya tapu kayıtlarının zilyedi yararına hukukî kıymetini kaybettiği kabul edildiği takdirde ise, katılan gerçek kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi uyarınca zilyetlikle kazanma şartlarının oluştuğu belirlendiğinden şimdi olduğu üzere dava konusu taşınmazın katılan adına tesciline karar verilmesi..." gerektiği belirtilmiştir
    Mahkemece; davacıların taşınmazı kullanmadıkları, tutundukları tapu kayıtlarının sınırları ve miktarı itibariyle araziye uygulanmasının mümkün olmadığı, geçerli bir tapu kaydı niteliğinde bulunmadıkları, çekişmeli parseli kapsamadıkları, bir an için kapsadığı kabul edilse dahi, taşınmazın Medenî Kanunun yürürlüğünden önce tapu malikleri dışındaki kişiler tarafından 10 yıldan fazla süreyle zilyet edilmesi nedeniyle, Arazi Kanunnamesinin 20 ve 78. maddeleri gereğince tapu kaydına değer verilemeyeceği, katılan ..."nın bir ansan ömrünü aşan eklemeli zilyetliğinin bulunduğu, katılan yararına kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu gerekçesiyle önceki kararda direnilmesine, davacıların davalarının reddine, katılanın davasının kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tesbit tutanağındaki niteliğiyle katılan ... adına tespit ve tapuya tesciline, taşınmazın tescil harici kalan kısımları yönünden mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm Hazine vekili, Orman Yönetimi vekili ile ... mirasçıları ve arkadaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanunlü değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 1988 ila 1990 yılları arasında yapılıp 08.07.1991 tarihinde ilân edilerek dava tarihinde kesinleşmemiş olan aplikasyon, sınırlandırması yapılmamış ormanların kadastrosu, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B madde uygulaması vardır.
    Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; Dairede temyiz incelemesi yapılan Marmaris Kadastro Mahkemesinin 13.04.2016 gün 2013/97 E.- 2016/22 K. sayılı dava dosyasındaki belgelerden ve temyize konu dosya kapsamından; davacılardan ...’nun direnme kararından önce Muğla Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile akıl hastalığı sebebiyle kısıtlandığı ve kendisine oğlu Necip Değer Topaloğlu’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, ancak davanın vasiye ihbar edilmediği, vasinin vesayet makamından husumet izni alması suretiyle davaya katılımı sağlanmadan karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir.
    Değinilen düzenlemeler karşısında, hüküm tarihinden önce kısıtlanan ...’na tayin edilen vasiye davanın ihbar edilmesi, vasininde vesayet makamından izin alması halinde taraf sıfatını haiz olacağı açıktır. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK"nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarıncada dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür. Hukuk Genel Kurulunun 03.03.1993 gün 773/82 sayılı kararında da, dava şartlarının davanın açıldığı tarihten hükmün kurulduğu tarihe kadar varlığını devam ettirmesinin temel kural olduğu açıkça vurgulanmıştır.
    Mahkeme hâkiminin, dava şartlarının mevcut olup olmadığını kendiliğinden (re"sen) araştırmak zorunda olması yanında, dava şartlarının yargılama sırasında tamamlanması halinde davanın esasına girerek sonuçlandırması gerekeceği kuşkusuzdur.
    Diğer taraftan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde düzenlenen "Hukukî Dinlenilme Hakkı" gereğince, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri,
    kendi hakları ile bağlantılı olarak hukukî dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir.
    O halde davanın, davacılardan ..."na vasi atanan ...’na ihbar edilerek husumet izni alması suretiyle davaya katılımının sağlanması, delil ve belgelerinin istenmesi, ondan sonra işin esasının incelenmesi gerekirken anılan usulî eksiklik giderilmeden, kısıtlının hukukî dinlenilme hakkı ve savunma hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Hazine, Orman Yönetimi vekili ile ... mirasçıları ve arkadaşları vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Dairenin 17.12.2013 gün, 2013/9077 E. - 2013/11772 K. Sayılı RED - BOZMA KARARININ KALDIRILMASINA, yerel mahkemenin hükmünün açıklanan nedenle değişik gerekçe ile BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz harcının temyiz edenlere iadesine 16.02.2017 günü oybirliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi