4. Ceza Dairesi 2016/112 E. , 2020/1993 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tehdit
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1)Tehdit suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlendiğinin kabulü için, eylemin tehdit suçunu işlemek üzere anlaşan iki veya daha fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi gerekir. Anlaşma işlenmeden yapılabileceği gibi, suç işlendiği sırada da sağlanabilir. Bu durumun tehdit suçunda nitelikli hal olarak kabul edilmesinin nedeni, eylemin birden çok kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesinin, saldırının yoğunluğu, ciddiyeti ve tehlikesini artırması dolayısıyla eylemin mağdur üzerindeki korkutucu etkisinin, bir başka deyişle mağdurun iç dünyasındaki huzur ve dinginliği bozan ihlalin güçlenmesi ve bu suretle mağdurun mukavemet ve savunma olanağının azalmasına yol açmasıdır.
Sanıkların suça katılımı şeriklik olarak değil, müşterek faillik çerçevesinde gerçekleşmelidir. Diğer bir deyişle azmettiren ve yardım eden sıfatıyla suça katılma halinde, nitelikli unsur uygulanmayacaktır.
Yargılama konusu olayda;
Mahkemece, sanık ..."ın aralarında miras kalan evin kullanımı nedeniyle husumet bulunan katılan ..."i hedef alarak "... öldürün, bu kadını vurun, dövün, öldürün" şeklinde tehditte bulunduğu ve oğlu olan temyiz dışı sanık ..."in de babası ile birlikte benzer tehditvari ifadeler kullandığı şeklinde gerçekleştiği kabul edilen ve sanık hakkında alt soyunu azmettirmeden cezasında arttırıma gidilen olayda, sanığın suçlamaları kabul etmemesi, katılanın yargılama aşamasında sanığın "vurun öldürün bunları" diye söz söylediğini bunun haricinde tehdit içerikli söz duymadığını beyan etmesi, tanıkların da temyiz dışı sanık ..."in tehdit sözü söylediğine ilişkin beyanlarının olmaması karşısında, sanık ..."nin azmettirme için kullandığı kabul edilen sözlerin tehdit suçunun yasal unsurlarını ihtiva etmediği, sanığın sözleri söyledikten sonra katılana etkili eylemde bulunması nedeniyle eylemin kül halinde kasten yaralama suçunu oluşturduğu,
Ayrıca temyiz dışı sanık ..."ın tehdit eylemini gerçekleştirdiğine ilişkin herhangi bir iddia ve delil bulunmadığından TCK"nın 106/2-c maddesinde öngörülen "birden fazla kişi tarafından birlikte" işlenmesi unsurunun da gerçekleşmediği, azmettirme iddiası açısından da azmettirilen kişinin herhangi bir eyleminin bulunmadığı gibi birlikte işlendiği iddia edilen suçlarda azmettirme hükümlerinin de uygulanamayacağı gözetilmeden, yetersiz gerekçe ile sanığın birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçuna iştirak ve azmettirmeden mahkumiyetine karar verilmesi,
2)Anayasa Mahkemesi’nin karar tarihinden sonra 24/11/2015 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı, TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararın uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ..."ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma kararının 1412 sayılı, CMUK"nın 325. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilen temyiz dışı sanık ..."a sirayet ettirilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 28/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.