4. Hukuk Dairesi 2021/144 E. , 2021/3172 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yerel mahkemece verilen, gün ve sayısı yukarıda yazılı kararın; Dairemizin 15/12/2020 gün 2020/3145-2020/4380 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiştir. Süresi içinde taraflarca kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
- K A R A R -
1-Temyiz ilamında bildirilen gerektirici nedenler karşısında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun değişik 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birine uygun olmayan davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme istemleri reddedilmelidir.
2-Davacı vekilinin diğer karar düzeltme istemlerine gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece daha önce verilen bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 13.443,00 TL maddi tazminatın 30/05/2014 tarihinden faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine de Dairemizin, 15/12/2020 gün, 2020/3145 esas ve 2020/4380 karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının taraflar yönünden onanmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili; davalı kuruma ait atık su şebekesinin tıkanması sonucu, müvekkilinin oturduğu apartmanın önünde bulunan rögardan geri tepen suların müvekkilinin oturduğu daireye taşarak parkeye, duvar kağıdına ve mobilyaya zarar verdiğini, davalının denetim ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, siteye bağlanan ana şebeke hattını temizlemediğini, hasarın oluşmasında tüm sorumluluğun davalıya ait olduğunu, ayrıca pis koku sebebiyle müvekkili ve ailesinin sağlık durumunun bozulduğunu, evde yaşayamadıklarını belirterek, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı vekili, ASKİ Deşarj Yönetmeliğinin 10. maddesinde öngörüldüğü şekilde; mal sahibi, müteahhit ve apartman yöneticinin atık su bacasından atık suların geri tepmesini önleyecek tedbirleri almak zorunda olduğunu, Deşarj Yönetmeliğine uygun tedbir alınıp alınmadığının sorulması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 29/12/2015 tarih 2014/428 esas ve 2015/552 sayılı ilk karar ile maddi tazminat talebinin kabulü ile 26.886,00 TL nin 30/05/2014 tarihinden faizi ile davalıdan tahsiline; manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş; tarafların temyizi üzerine; Dairemizin, 12/02/2018 gün, 2016/4434 esas ve 2018/811 karar sayılı ilamı ile tarafların kusur durumu araştırılmadan ve zarar gördüğü iddia edilen eşyaların gerçek değeri uzman bilirkişi raporu ile tespit edilmeden karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile hükmün bozulmasına, tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş; mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda kusur ve hesap raporu hükme esas alınarak davalının %50 kusuruna isabet eden kısım yönünden 15/10/2019 tarih 2018/668 esas ve 2019/491 sayılı kararı ile maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 13.443,00 TL nin 30/05/2014 tarihinden faizi ile davalıdan tahsiline; manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiş; tarafların temyizi üzerine 15/12/2020 gün, 2020/3145 esas ve 2020/4380 karar sayılı ilamı ile yerel mahkeme kararının taraflar yönünden onanmasına karar verilmiş; taraf vekillerince, kararın düzeltilmesi istenmiştir.
Dosya kapsamından; 27/06/2019 tarihli kusur bilirkişi raporunda, dava konusu zarardan davalı ile dava dışı müteahhitin eşit kusurlu olarak sorumlu oldukları belirtilmiş ve mahkemece rapor hükme esas alınarak, hesap edilen maddi zararın %50 sinden davalı sorumlu tutulmuştur.
Müteselsil borçluluk, alacaklının istediği borçluya borcun tamamının ifasını talep edebildiği, her bir borçlunun da alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Bir başka deyişle bir alacaklı ile birden çok borçlu arasında mevcut olan ve borç ifa edilene kadar borçluların borcun tamamından sorumlu olduğu borç ilişkisidir. Borç, bir kere ifa edilmekle son bulur. Bu sebeple alacaklının, aktifinde tek bir kalem olarak görünürler. Müteselsil borcun, alacaklı ile borçlular arasındaki ilişki (dış ilişki) ve borçluların kendi aralarındaki ilişki (iç ilişki) olmak üzere iki yönü vardır. Bunlardan önce dış ilişki ortaya çıkar ve onun sonuçlarına göre iç ilişki şekillenir. Alacaklı, müteselsil borçlulardan edimin tamamını talep edebilir. Bu talep, sadece borçlulardan birine yöneltilebileceği gibi tümüne karşı da yöneltilebilir. Alacaklının sahip olduğu bu talep hakkı aslında müteselsil borçluların her birinin borcun tamamından sorumlu olmasının bir sonucudur. Bu sonuç bölünemeyen borcun aksine edimin mahiyetinden değil, müteselsil borcun mahiyetinden kaynaklanmaktadır.
Somut olayda; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacı zararın tamamını müteselsil sorumlu olan davalı ... ve dava dışı müteahhitten kusur oranlarıyla bağlı olmaksızın talep edebilir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı ve dava dışı müteahhite eşit kusur verilmiş olması zarara sebep olanlar arasındaki iç ilişkiyi ilgilendirmektedir.
Şu durumda; davacının, hesap edilen maddi tazminatın tamamını zarara sebep olan davalıdan talep edebileceği gözetilerek, davalının kusuruna isabet eden kısım yönünden maddi zarardan sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden yerel mahkeme ilamının bozulması gerekirken, onanması usul ve yasaya uygun düşmemiştir. Bu durum kararın bozulmasını gerektirir ise de, karar onanmış bulunduğundan, davacının karar düzeltme istemi HUMK’nun 440-442. maddeleri uyarınca kabul edilmeli, Dairemizin 15/12/2020 gün, 2020/3145 esas ve 2020/4380 karar sayılı onama kararı kaldırılmalı ve karar açıklanan nedenlerle davacı yararına bozulmalıdır.
SONUÇ: Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440-442 maddeleri gereğince davacının karar düzeltme isteminin kabulüne; Dairemizin, 15/12/2020 gün, 2020/3145 esas ve 2020/4380 karar sayılı onama ilamının yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kaldırılmasına, kararın belirtilen nedenle davacı yararına BOZULMASINA, davalının tüm, davacının sair karar düzeltme istemlerinin yukarıda ilk bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE, aynı Yasanın 442. maddesi uyarınca 490,00 TL para cezasının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydettirilmesine, aşağıda dökümü yazılı 123,60 TL peşin harcın karar düzeltme harcına mahsubuna, tashihi karar ve temyiz peşin harçlarının istek halinde karar düzeltme isteyen davacıya geri verilmesine 16/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.