21. Hukuk Dairesi 2016/7294 E. , 2017/5083 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 18.06.1990 olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı ve feri müdahil vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, davacının sigortalı başlangıç tarihinin 18.06.1990 olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, istek gibi davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/8. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Dosya içeriğinden; davacı adına...AŞ taşeronu ...-... ünvanlı işyeri tarafından düzenlenen 18.06.1990 tarihli işe giriş bildirgesinin 10.07.1990 tarihinde Kuruma verildiği, Kuruma bildirilen hizmetlerinin bulunmadığı, davalı işyeri ile işe giriş bildirgesini düzenleyen ...-... işyeri arasındaki hukuki ilişkinin mahkemece araştırılmadığı, tanık dinlenildiği ancak tanıkların kayıtlı kişilerden olmadığı gibi hizmet cetvelleri alınmadığından işyeri çalışanı olup olmadığının tespit edilemediği ve bu haliyle mahkemece hüküm altına alınan şekilde çalışmanın ortaya konulamadığı anlaşılmaktadır.
4857 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren -alt işveren ilişkisi deneceği, bu ilişkide asıl işverenin, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu Kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden asıl işveren ile birlikte sorumlu olacağı, işletmenin ve işin gereği teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl işin bölünerek alt işverenlere verilemeyeceği, ihtilaf konusu dönemde yürürlükte bulunan 506 sayılı Yasa"nın 87. maddesinde sigortalıların üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu Kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işverenin de sorumlu olacağı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı deneceği, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 12. maddesinde bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal ve hizmet üretimine ilişkin bir işte veya işin bölüm veya eklentilerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren deneceği, sigortalıların üçüncü kişiler aracılığıyla işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işverenin bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu olacağı bildirilmiştir.
Mahkemece, davacının dava dışı ...-... tarafından bildirim yapılmış olması ve davalı işverenin iddiası, davalı işveren ile ...-... arasındaki hukuki ilişki açıkça ortaya konulduktan sonra, eğer üst işveren ... AŞ işin bir kısmını dava dışı ...-..."a devretmişse asıl husumet alt işverene düşeceğinden husumetin ...-..."a yöneltilmeksizin sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.
Yapılacak iş; şirketler arasındaki hukuki ilişki ortaya konulduktan sonra, davacıya davasını alt işveren ...-..."a HMK"nın 124. maddesi uyarınca husumet yöneltmesi için mehil vermek, husumet yöneltildiğinde, anılan alt işverenin göstereceği delilleri toplamak ve öncelikle dinlenen tanıkların hizmet cetvelleri alınarak nizalı dönemin tamamında çalışmalarının olup olmadığı tespit edilmeli, gerekirse nizalı dönemin tamamında çalışması olan başkaca tanıklar dinlenilmek sureti ile çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine
08.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.