Esas No: 2020/4363
Karar No: 2022/5374
Karar Tarihi: 09.05.2022
Danıştay 6. Daire 2020/4363 Esas 2022/5374 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/4363 E. , 2022/5374 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/4363
Karar No : 2022/5374
TEMYİZ EDEN (DAVAC) : … A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Belediye Başkanlığı
VEKİLLERİ : Av. …
2- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av….
İSTEMİN KONUSU : Davanın reddi yolundaki ... İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :Dava konusu istem: İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi. … ada … parsel sayılı taşınmazın da bulundunduğu alanda parselasyon yapılmasına ilişkin … tarihli, … sayılı ve … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararları ve parselasyon işleminin onaylanmasına ilişkin … tarihli, … - … sayılı … Büyükşehir Belediye Encümeni kararı, parselasyon işlemine yapılan itirazın reddine ilişkin … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararı ile anılan kararın davacı şirkete bildirimine ilişkin … tarihli, … sayılı kararı, parselasyon işleminin dayanağı 08.05.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ... Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı ve 14.03.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ...Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarının davacı şirket taşınmazı ile ilgili kısımlarının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyadaki bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, parselasyon işlemi yönünden, dava konusu işlemlerde düzenleme ortaklık payı ve kamu ortaklık payı oranlarının mevzuata uygun olarak belirlendiği, düzenleme sınırının mevzuata uygun olarak belirlendiği, imar plan notunda minumum 2500 m² parsel oluşturulacağı, davacının parselinin 1.243,60 m² olduğu göz önüne alındığında müstakil parsel tahsisinin yapılamayacağı, davacının parseline de ona göre hisselendirme yapıldığı, İmar Kanunu 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esasları Hakkındaki Yönetmeliğe uygun olarak işlem tesis edildiği hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden ise, dava konusu 1/1000 ölçekli imar planlarının 15.06.2009 onanlı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planına aykırılık teşkil etmediği, davaya konu taşınmaz yönünden, şehircilik ilkelerine, kamu yararına, planlama tekniklerine uygun olduğu, hukuka ve mevzuata aykırı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Belirtilen gerekçelerle, davanın reddine karar verilmiştir
Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının özeti: Davacının kök parselinin, dava konusu 08.05.2011 ve 14.03.2011 tasdik tarihli uygulama imar planlarında yönetim merkezi alanında kaldığı, bu işlevin üst plan olan 22.11.2010 onay tarihli nazım imar planından geldiği, bu nedenle davaya konu uygulama imar planlarının dayanak üst plana uygun olduğu, esasında davacının temel itirazının bu işleve yönelik olmadığı, sonradan yapılan ve bu davaya konu edilmeyen 17.01.2012 onay tarihli nazım imar planı ile 28.05.2012 onay tarihli planlarla yapılan yol ve kavşak düzenlemesi neticesinde kök parselin yekün kısmının yol ve kavşak içine alınmasına ilişkin olduğu, parselasyonun dayanağı planlar arasında 28.05.2012 onay tarihli uygulama imar planı bulunmadığı belirtilmiş ise de, davaya konu encümen kararları içeriğinde belirtilen dayanak planlar arasında 28.05.2012 onay tarihli planın da bulunduğunun görüldüğü, ayrıca parselasyon plan paftasına bakıldığında, 28.05.2012 onay tarihli uygulama imar plan paftası esas alınarak çizim yapıldığı bu nedenle davaya konu parselasyon işleminin dayanağı planlar arasında 28.05.2012 tasdik tarihli planın da bulunduğu, ancak bu son planların dava dilekçesinde belirtilmediği, dava konusu edilmeyen bir işlemin incelenmesinin yargılama tekniğine aykırı olacağı, dava konusu 08.05.2011 ve 14.03.2011 tasdik tarihli uygulama imar planının, planların kademeli birlikteliğine uygun olması, planlama ilkeleri esas alınarak mevzuata uygun şekilde yapılması nedeniyle bu açıdan davanın reddi gerektiği, dava konusu parselasyon işlemi yönünden ise; davacının kök … ada … sayılı parselinin dayanak uygulama imar planlarında, yekün kısmının yol ve kavşak düzenlemesi içinde kalması, az bir kısmının ise yönetim merkezi işlevinde kalması nedeniyle tam olarak yerinden verme imkanı olmadığından, kök parselinin yönetim merkezi alanında kalan kısmı olan ve … ada … sayılı parsel olarak tescil edilen parselin tamamının davacıya verildiği, her ne kadar bu parsel içinde yapılaşma imkanı olmadığı ileri sürülmüş ise de, parselin büyüklüğü ve şeklinin nazım ve uygulama imar planından geldiği, parselasyon aşamasında bu sorunun çözülmesinin mümkün olmadığı zira çevresinde (temas ettiği parseller arasında) hamur yapılıp birleştirilecek başkaca yönetim merkezi işlevli parsel bulunmadığı, farklı işlevli parsellerin ise birleştirilip verilmesi gibi bir parselasyon tekniğinin de olmadığı, diğer taraftan, davacının kalan 940 m2 hissesinin ise çevresinde yönetim merkezi olmaması nedeniyle sanayi işlevli alana katılarak … ada … sayılı parselden hisseli olarak davacıya verildiği, sanayi alanlarında minimum parsel şartının 2500 m2 olması nedeniyle 940 m2 üzerinden davacıya müstakil parsel verme imkanı olmadığı, bölgedeki yoğun sanayi/fabrika yapılaşması dikkate alınarak en yakın yerden hisse verildiği, dava konusu işlemlerden parselasyon işleminin de mevzuata uygun olarak parselasyon ilkelerine dikkat edilmek suretiyle kamu yararı amaçlı yapıldığı sonucuna ulaşıldığından, bu işlem açısından da davanın reddi gerektiği sonucuna varıldığından 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun gerekçeli reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dava konusu1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile parselasyon işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği, davanın reddine dair idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğu bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu davacı tarafın temyiz istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma istemi yerinde görülmedi.
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY : İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi. … ada … parsel sayılı taşınmaz maliki olan davacı tarafından, anılan taşınmazı da kapsayan alanda Arnavutköy Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Encümeninin … tarihli, …-… sayılı kararı ile onaylanan parselasyon işleminin, parselasyon işlemine yapılan itirazın reddine ilişkin … tarihli, … sayılı belediye encümeni kararı ile anılan kararın davacı şirkete bildirimine ilişkin … tarihli, … sayılı kararın, parselasyon işleminin dayanağı 08.05.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ... Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı ve 14.03.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ...Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarının imar mevzuatına aykırı olduğu iddiasıyla taşınmaza ilişkin kısmının iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Uyuşmazlık Uygulama İmar Planı Yönünden incelendiğinde:
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinin işlem tarihinde yürürlükte olan halinde; nazım imar planı; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve uygulama imar planının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen detaylı bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü" başlıklı 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, "Hak arama hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde de: "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir." üst hukuk normlarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 36533/04 başvuru numaralı ve 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığını, bazı sınırlamalara tabi olabildiğini, bununla birlikte getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiğini, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceğini, bu ilkelerden, dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları mevcut olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınmaları gerektiği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından dava dilekçesinde Arnavutköy Belediye Encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen parselasyon işlemi ile dayanağı imar planının iptali istemiyle dava açılmıştır.
... İdare Mahkemesinin … tarihli E: … K:… sayılı kararı ile " dosyadaki bilgi ve belgelerden dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki uygulama imar planlarının 08.05.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ... Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı ve 14.03.2011 … Sanayi Bölgesi ...Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı olduğunun görüldüğü, bu itibarla, uygulama imar planının mı, imar uygulamasının mı iptali istenildiği yoksa her ikisinin iptali istenildiği hususunda tereddüte neden olunduğu dolayısıyla dava konusu işlemlerin hiçbir tereddüte yer verilmeyecek şekilde açık ve net olarak ortaya konulmadığı ve dava dilekçesinin bu yönüyle 2577 sayılı Kanun'un 3. maddesine uygun bulunmadığı" gerekçesi ile dilekçenin reddine karar verilmiştir.
Dilekçe ret kararı üzerine yenilenen dava dilekçesinde dilekçe ret kararında belirtilen parselasyon işleminin dayanağı 08.05.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ... Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı ve 14.03.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ...Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarının iptali istenilmiştir.
İdare Mahkemesince uyuşmazlık konusu parselasyon işleminin dayanağı planların 8.5.2011 onay tarihli, … Sanayi Bölgesi ... Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı ve 14.03.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ...Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planları olduğu kabul ederek inceleme yapılmış anılan uygulama imar planları yönünden ... İdare Mahkemesince … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile davanın reddine karar verilmiş ise de, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar ile uyuşmazlık konusu parselasyon işleminin dayanağının 28.05.2012 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planı olduğu ancak anılan planın dava dilekçesinde yer almadığı, dava konusu edilmeyen bir işlemin incelenmesinin yargılama tekniğine aykırı olacağı, dava konusu 08.05.2011 ve 14.03.2011 tasdik tarihli uygulama imar planlarının, planların kademeli birlikteliğine uygun olması, planlama ilkeleri esas alınarak mevzuata uygun şekilde yapıldığı gerekçesi ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından uyuşmazlık konusu parselasyon işleminin dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planına dava açılmış olması idare mahkemesince dilekçe ret kararında yer alan ve uyuşmazlık konusu parselasyon işleminin dayanağı olarak gösterilen " 08.05.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ... Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı ve 14.03.2011 tarihli … Sanayi Bölgesi ...Etap 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planları" esas alınarak davanın yenilenmesi karşısında davacının dava açma iradesinin Arnavutköy Belediye encümeninin … tarihli, … sayılı kararı ile kabul edilen parselasyon işlemi ve dayanağı 1/1000 ölçekli uygulama imar planı olduğu anlaşıldığından parselasyon işleminin dayanağı olan 28.05.2012 tarihli 1/1000 ölçekli uygulama imar planı incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla 1/1000 ölçekli uygulama imar planı yönünden davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçeli reddi yolunda verilen idari dava dairesi kararında isabet görülmemiştir.
Uyuşmazlık parselasyon işlemi yönünden incelendiğinde
İLGİLİ MEVZUAT:
T.C. Anayasası'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin insan haklarına saygılı, demokratik, laik ve soysal bir hukuk devleti olduğu temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasına ilişkin 13. maddesinde de, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasa’nın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı belirtilmiş, Mülkiyet Hakkı başlıklı 35. maddesinde, "Herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükümleri yer almıştır.
Hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her eylem ve işlemi hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa’nın bulunduğu bilincinde olan devlettir. Devletin veya bir kamu tüzel kişisinin kamu yararı amacıyla aldığı bir taşınmazı daha sonra imar planı değişikliği ile kamu yararına kullanma amacı dışında kendi özel mülkü olarak tescil ettirmesi temel insan haklarından olan mülkiyet hakkına keyfi bir şekilde el konularak bireylerin sahip oldukları taşınmazları üzerinde özgürce tasarruf etmelerinin engellenmesi, mülkiyet haklarının ellerinden alınması hukuk devleti ilkesine aykırıdır.
Herkes, yasal şekilde elde ettiği mülküne sahip olma, kullanma, elden çıkarma ve miras bırakma hakkına sahiptir. Bunların kaybı karşılığında zamanında adil bir tazminat ödenmesi koşulu ile kamu menfaati nedeniyle veya yasada öngörülen koşullar çerçevesinde yapılması dışında hiç kimsenin elinden mülkü alınamaz. Mülkün kullanımı, kamu menfaati için gerekli olduğu ölçüde yasa ile düzenlenebilir.
Öte yandan Avrupa İnsan Haklarının ve Temel Özgürlüklerinin Korunmasına İlişkin Sözleşme’ye Ek Protokol’ün 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almaktadır.
3194 sayılı Kanunun 18. maddesinin dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan halinde, imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakati aranmaksızın, birbirleri ile yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyeler ait bulunan yerlerle birleştirmeye bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu, düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağılımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar sahanın arsaların düzenlenmeden önceki yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçmemek üzere düzenleme ortaklık payı olarak düşülebileceği, düzenleme ortaklık paylarının düzenlemeye tabi tutulan yerlerin ihtiyacı olan umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacağı, herhangi bir parselden bir defadan fazla düzenleme ortaklık payı alınamayacağı, ancak bu hükmün o parselde imar planı ile yeniden bir düzenleme yapılmasına mani teşkil etmeyeceği, üzerinde bina bulunan hisseli parsellerin şuyulandırmanın sadece zemine ait olup, şuyunun giderilmesinde bina bedelinin ayrıca dikkate alınacağı düzenleme sırasında plan ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapının ancak bir imar parseli içinde bırakılabileceği, bu maddede belirtilen kamu hizmetlerine ayrılan yerlere rastlayan yapıların kamulaştırılmadıkça yıktırılamayacağı, 19. maddesinde de; kesinleşen parselasyon planlarının tescil edilmek üzere tapu dairesine gönderileceği hükmüne yer verilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca çıkarılan ve dava konusu parselasyon işleminin onaylandığı tarihte yürürlükte olan İmar Kanununun 18 inci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 'İmar Parsellerinin Oluşturulması ve Dağıtımındaki Esaslar' başlıklı 10. maddesinde; "İmar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımında aşağıdaki esaslar dikkate alınır: a) Düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere tahsisi sağlanır, b) Plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline intibak ettirilmesi sağlanır, c) Mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden küçük olması veya diğer teknik ve hukuki nedenlerle müstakil imar parseli verilmemesi halinde, İmar parselasyon plânları ve imar durumu belirlenmiş düzenleme alanlarında yapılacak binaların toplam inşaat alanı veya bağımsız bölüm adetleri belirtilen imar adaları veya parselleri, kat mülkiyetine esas olmak üzere hisselendirilebilir. Hisselendirme, imar ada veya parselin yüzölçümü payda kabul edilerek, hisse sahiplerine ait düzenleme ortaklık payları çıkarıldıktan sonra kalan yüzölçümü miktarı hisse kabul edilerek kat mülkiyeti uygulanmak üzere yapılır." düzenlemesi yer almaktadır.
Yukarıdaki hükümlere göre; Belediyeler veya valiliklerce düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak düşülebileceği, ancak alınacak düzenleme ortaklık paylarının düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki yüz ölçümlerinin işlem tarihi itibariyle %40'ını geçemeyeceği kurala bağlanmış, anılan Yasa kuralının uygulamasına ilişkin Yönetmeliğin 11. maddesinde de, düzenleme ortaklık payı oranının bir düzenleme sahasında tespit edilen düzenleme ortaklık payı miktarının, bu saha içindeki kadastro veya imar parsellerinin yüzölçümü miktarına oranı olduğu, evvelce yapılan düzenlemeler dolayısıyla düzenleme ortaklık payı veya bu maksatla başka isimlerle bir pay alınmış olan arazi veya arsaların bu ortaklık payı hesabına katılamayacağı belirtilmiş bulunmaktadır.
Diğer yandan, 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca çıkarılan ve dava konusu parselasyon işleminin onaylandığı tarihte yürürlükte olan İmar Kanununun 18 inci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin "Kamu Tesisleri Arsalarına Tahsis" başlıklı 12. maddesinde; "Düzenleme sahasında bulunan okul, hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi umumi tesislere ayrılan alanların parselleri düzenlemeye giren parsellerin alanları oranında pay verilmek suretiyle hisselendirilir." kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İşlem tarihi itibariyle, yukarıdaki hükümlere göre; imar planlarında öngörülen, "ilk ve ortaöğretim kurumları, yol, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetler ve bu hizmetlerle ilgili tesislerin" yapımında ihtiyaç duyulan alanlar için düzenlemeye giren arsa ve arazilerin yüzde kırkını geçemeyecek şekilde "düzenleme ortaklık payı" (DOP) adı altında alınan alanlar karşılığında kesinti yapılan arsa ve arazilerin maliklerine herhangi bir bedel ödemesi söz konusu değilken, imar planı hükümleri doğrultusunda İmar Kanununun 18 inci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi Ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkinda Yönetmeliğin 12. maddesinde belirtilen, düzenleme sahasında bulunan "okul, hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi umumi tesislere" ayrılan alanlar için "düzenlemeye giren parsellerin alanları oranında" alınması gereken "Kamu Ortaklık Payı" (KOP) alanlarının ise ilgili belediye veya valilikçe kamulaştırılması gerekmektedir.
Aksine bir uygulamayla, İmar Kanununun 18 inci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi Ve Arsa Düzenlenmesi İle İlgili Esaslar Hakkinda Yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca oluşturulan kamu ortaklık payı parsellerinin, ilgili malikleri adına hisselendirilmeyerek, parselasyonu yapan yetkili belediye veya valilik adına tescil edilmesi kamulaştırma yapmaksızın vatandaşın mülküne idari işlemle doğrudan el koyma sonucunu doğurur ki; bu durum, mülkiyet hakkının kanunla sınırlanabileceğini düzenleyen Anayasanın 35.maddesine aykırılık oluşturacaktır.
Öte yandan, İmar hukukunda yasal bir dayanağı bulunmamakla birlikte bedelsiz terk kavramı, imar planı bulunan alanlarda 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında parselasyon işleminin yapılmaması ya da çeşitli sebeplerle yapılmasının mümkün olmadığı durumlarda 3194 sayılı İmar Kanunununun 15. ve 16. maddeleri çerçevesinde, taşınmazın imar planında yapılaşılabilecek kısmı için parsel oluşturularak yapı ruhsatı düzenlenebilmesi amacıyla aynı taşınmazın yol, yeşil alan vb. kısımlarının kişinin isteği doğrultusunda kamuya bırakılması işlemidir. İlgililerin taşınmazlarının imar planında yol, park gibi kamu alanlarında kalan kısımlarını bedelsiz terk etmelerinin nedeni taşınmazlarının kalan kısmında yapılaşabilmektir. Başka bir deyişle yapılaşabilmek için kamu alanlarında kalan taşınmaz kısımlarını kamu gücü karşısında bedelsiz terk etmek zorunda kalmaktadırlar.
Düzenleme ortaklık payı oranının, bir düzenleme sahasında tespit edilen düzenleme ortaklık payı miktarının, bu saha içindeki kadastral veya imar parsellerinin yüz ölçümü miktarına oranı olduğu, evvelce yapılan düzenlemeler dolayısıyla düzenleme ortaklık payı veya bu maksatla başka isimlerle bir pay alınmış arazi ve arsaların bu ortaklık payı hesabına katılmayacağı, herhangi bir imar uygulama işlemine dayanmayan bedelsiz terkin düzenleme ortaklık payı olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ancak taşınmaz sahiplerinin talepleri üzerine bir uygulama işlemine dayanan ve yapılaşma amacıyla taşınmazın bir kısmının kamuya terk edilmesi suretiyle yapılan kesintilerin ise ''düzenleme ortaklık payı'' ile aynı amaca hizmet ettiği, terk oranını sonradan yapılacak bir parselasyon işleminde belirlenmiş düzenleme ortaklık payı oranına tamamlayan fark kadar düzenleme ortaklık payı alınabileceği ve bu durumun hakkaniyete ve eşitlik ilkesine uygun olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Nitekim, Danıştay Altıncı Dairesinin içtihatlarına koşut şekilde 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine 10.07.2019 tarihinde 7181 sayılı Kanun ile eklenen 8. fıkrada yer alan; parselasyon planı yapılmadan ifraz ve tevhit edilerek tescil edilen parsellerden, imar planında umumi hizmet alanlarına rastladığı için terk edilen veya bağışlanan alanların yeni yapılacak parselasyon planında düzenleme ortaklık payı hesabında dikkate alınacağı yolundaki hüküm ile de bu husus açıklığa kavuşturulmuştur.
Dosyanın incelenmesinden,
Aynı işlemin iptali istemiyle başka şahıslarca açılan davalarda … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari dava dairesince verilen, sırasıyla … tarih ve E:…, K:… sayılı, … tarih ve E:…, K:… sayılı,… tarih ve E:…, K:… sayılı kararların temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesince verilen, sırasıyla 04/02/2021 tarih, E:2019/20607, K:2021/1294 sayılı, 04/02/2021 tarih, E:2020/1904, K:2021/1293 sayılı, 04/02/2021 tarih, E:2019/21576, K:2021/1295 sayılı kararların birlikte değerlendirilmesinden;
Dava konusu işlemde,
- Bazı parsellerden daha önce bağış adı altında yapılan kesintilerle muhtelif KOP parsellerinin oluşturulduğu, kamu ortaklık payı olarak oluşturulan taşınmazların 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarındaki kullanım amacına göre sadece bu amaca özgülenmesi ve 1/1000 ölçekli imar planlarındaki kullanımda özgülenen ilgili idare adına tescil edilmesi gerekirken davalı Arnavutköy Belediyesi adına tescil edilmesinin hukuka, eşitlik ve hakkaniyete uygun bulunmadığı,
- DOP hesabında, bazı taşınmazlardan daha önceki tarihlerde yapılan ifraz işlemleri esnasında bağış (kamuya terk) adı altında alınan bedelsiz terklerin dikkate alınmadığı, bu durumun hukuka, eşitlik ve hakkaniyete uygun bulunmadığı,
sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken aksi yönde verilen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, başka taşınmaz maliklerince dava konusu parselasyon işleminin dayanağı olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davada, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında öngörülen 15 metre genişliğindeki yolun üst ölçekli 1/5000 ölçekli nazım imar planında gösterilmemesinin planlama hiyerarşisi ve ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptali yolunda verilen ... İdare Mahkemesinin … tarihli, E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun, işlemin mevzuata uygun olarak yapıldığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilerek, İdare Mahkemesi kararı kaldırılması davanın reddi yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı Danıştay Altıncı Dairesinin 04/02/2021 tarih ve E:2020/5137, K:2021/1292 sayılı kararı ile bozulmuş anılan bozma kararına uyularak istinaf başvurusunun gerekçeli reddine dair … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı karar Danıştay Altıncı Dairesinin 9.05.2022 tarih, E:2021/9986, K:2022/5265 sayılı kararı ile onanmıştır. Bu durumda, yargı kararı ile iptaline karar verilen 1/1000 ölçekli uygulama imar planına dayalı olarak tesis edilen dava konusu parselasyon işleminin dayanaksız kaldığı böylece bu yönüyle de hukuka aykırı hale geldiği açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne,
3. Davanın reddi yolundaki …. İdare Mahkemesi'nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddine dair temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,09/05/2022 tarihinde, kesin olarak, oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.