14. Hukuk Dairesi 2017/2339 E. , 2018/2058 K.
"İçtihat Metni"....
Taraflar arasındaki mirasın hükmen reddi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23.01.2017 gün ve 2016/4147 Esas- 2017/456 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ölüm tarihi 23.06.2007 olan muris ..."ın 22 şirketin kurucu ortağı olduğundan vergi borçlarının bulunduğunu, murisin malvarlığı bulunmadığından söz edilerek terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, TMK"nın 605/2. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddedine karar verilmiş, davalı vekilinin temyiz talebi üzerine hükmün, Dairemizin 23.01.2017 tarih, 2016/4147-2017/456 E. K. sayılı ilamıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili, karar düzeltme talebinde bulunmuştur.
Dava, TMK"nun 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanunu"nun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. Kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı göz önünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir.
Dosya içeriğinden borcun, davacı vekilinin dava dilekçesinde de belirttiği üzere murisin şahsi vergi borcu değil, ortağı ve müdürü olduğu şirketlerin vergi borcu olduğu anlaşılmaktadır. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanunun 22.7.1998 tarihli 4369 sayılı Yasayla değişik 35. maddesi hükmüne göre; limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun gereğince takibe tabi tutulurlar. Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluğu söz konusudur.
Murisin yasal mirasçısı olan davacı hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş ise de bu durum yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez. O halde bu işten anlayan bilirkişi veya bilirkişiler eliyle; murisin, “ortağı” olduğu limited şirketin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırılarak şirketin aktif ve pasifinin saptanması, ayrıca şirketin bilançosu incelenerek murisin ölüm tarihinde şirketin piyasa rayiç değeri uzman bilirkişiler aracılığıyla tespit edilmesi bu suretle murisin şirketteki payı oranında öncelikle aktif mal varlığının belirlenmesi ve murisin şirketin kamu borcundan dolayı sermaye hissesi oranında şahsen sorumlu olacağı miktarın bu suretle saptanması, amme alacağının şirketin mal varlığından tamamen tahsili mümkün ise, davacının borca batıklığın tespitini istemekte hukuki yararlarının bulunmayacağı gözetilerek isteğin reddedilmesi, murisin ölüm tarihi itibarıyla tespit edilen terekesi aktifinin, borcu karşılamaya yeterli olmaması halinde isteğin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Mirasbırakan ...’ın ölüm tarihi itibari ile taşınmaz malvarlığı ve mirasbırakan adına kayıtlı araç kaydı araştırmasının yapılmamış olduğu ve davacı vekilinin vekaletnamesinde özel yetki bulunmaması nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiş ise de murisin ortağı olduğu şirketlerin akıbetinin ve şirket işlemlerinden dolayı davacının mirası kabul anlamına gelebilecek davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerektiği hususunun yazılmadığı bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 23.01.2017 tarih, 2016/4147-2017/456 E. K. sayılı bozma ilamının kaldırılmasına ve hükmün belirtilen gerekçe ile bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ....ekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.01.2017 tarih, 2016/4147-2017/456 E. K. sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, yukarıda belirtilen nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde davalı tarafa iadesine, 19.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.