Esas No: 2020/3564
Karar No: 2022/5386
Karar Tarihi: 09.05.2022
Danıştay 6. Daire 2020/3564 Esas 2022/5386 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 6. Daire Başkanlığı 2020/3564 E. , 2022/5386 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ALTINCI DAİRE
Esas No : 2020/3564
Karar No : 2022/5386
DAVACI : … Odası (Ankara Şubesi)
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … Bakanlığı … Başkanlığı … / ANKARA
2- … / …
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Kastamonu ili, Merkez ilçesi, … Köyü, … ada, …, …, … ve … sayılı parsellere ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 02.01.2020 tarih ve 1988 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI: Davacı tarafından, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 26. maddesinden bahisle imar planı değişikliklerinin plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararı amaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılması gerektiği, davaya konu plan değişikliği işleminin “parsele özel” ve “yoğunluk arttırıcı” nitelik taşıdığından mevzuata ve kamu yararına aykırı olduğu, yoğunluk artışına rağmen plan değişikliği ile doğabilecek altyapı sorunlarına yönelik herhangi bir öneri getirilmediği, yoğunluk ve kullanım değişikliğinin çevre fonksiyonlarla ilişkisi ve etkisinin irdelenmediği, bu uygulamanın planlama hiyerarşisi ve planlama ilkelerine aykırı olduğu, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine göre sosyal ve teknik altyapı alanlarına ilişkin değişikliklerde eşdeğer alan ayrılması gerektiği, bunun da yapılmamış olduğu, kamusal kullanım için ayrılmış olan “resmi kurum alanı”nın dava konusu plan değişikliği işlemi ile kaldırıldığı, bölgenin genel plan kurgusunun parsel ölçeğinde yapılan plan değişikliği ile bozulduğu, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine göre yoğunluk artıran veya kentsel ulaşım sistemini etkileyen plan değişikliği işlemlerinde, kentsel teknik altyapıya yönelik etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması amacıyla kentsel teknik altyapı etki değerlendirmesi raporu hazırlanması gerektiği, bu gerekliliğin de davaya konu işlemde gözardı edildiği ileri sürülmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI: Davalı tarafından, alanın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “sanayi alanı” olarak planlandığı, alanda 1/25.000, 1/5000 veya 1/1000 ölçekli planlarının ise bulunmadığı, dolayısıyla yalnızca üst ölçekli Çevre Düzeni Planı bulunan alanda uygulamaya esas teşkil edecek olan alt ölçekli planların üst ölçekli plan kararlarına aykırılık oluşturmayacak şekilde hazırlanmış olduğu; üst ölçekte yer verilmemiş olan detaylı fonksiyonların da alt ölçekli planlarda belirlendiği, davalı idareye verilen imar planı yapma ve onama yetkisinin sadece özelleştirme kapsam ve programına alınan parsellerin sınırlarını kapsadığı; bu nedenle parsel bazında hazırlanan imar planlarında hukuka aykırı bir durumun söz konusu olmadığı; ayrıca imar planlarının üst ölçekli plan kararlarına aykırılık teşkil etmeyecek biçimde hazırlanmış olması nedeniyle parsel bazında plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü ve sosyal altyapı dengesini bozacak nitelikte bir kullanım kararı getirilmesinin söz konusu olmadığı, ayrıca plan değişikliğinin ilgili Yönetmeliğe uygun olarak teknik ve nesnel gerekçelere dayandırılarak hazırlandığı; mevcut sanayi tesisi faaliyetlerinin mevzuata uygun şekilde sürdürülmesinin sağlandığı, kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının yapı ve nüfus yoğunluğunu artıracak nitelikte olmadığı, planlar ile mevcut kullanımların çok büyük ölçüde sürdürüldüğü, düşük yoğunluklu yapılaşma koşullarının belirlendiği, bu kapsamda bölgenin genel plan kurgusunun ve kentsel ulaşım sisteminin etkilenmesinin söz konusu olmadığı, dava konusu taşınmazın plan değişikliği işleminden önce “sanayi alanı” olarak planlanmış olduğu; bu kullanımın sosyal ve teknik altyapı alanı vasfı taşımadığı ve plan değişikliği yapılırken eşdeğer alan ayrılmasına gerek olmadığı, davaya konu imar planları öncesinde alana ilişkin olarak “resmi kurum alanı” kararı bulunmadığı, yapılan imar planı değişikliğinin bölgede yoğunluk arttıran veya kentsel ulaşımı etkileyen bir değişiklik olmadığı, bu nedenle ilgili yönetmelik uyarınca altyapı etki değerlendirmesi raporu veya analizi yapılmasına gerek görülmediği, değişikliğin jeolojik yapısıyla ilgili olarak Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünden görüş alındığı ve uygun bulunduğu belirtilerek dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Dava, Kastamonu ili, Merkez ilçesi, … Köyü, … ada, …, …, … ve … sayılı parsellere ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 02.01.2020 tarih ve 1988 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğinin iptali istemiyle açılmıştır.
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 20.maddesinde, "Çevre düzeni planının ihtiyaca cevap vermediği hallerde veya planın vizyonu, amacı, hedefleri, stratejileri, ilke ve politikaları açısından plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü etkilemesi halinde çevre düzeni planı bütününde revizyon yapılır. Çevre düzeni planı revizyonu;
a) Nüfusun yerleşim ihtiyaçlarının karşılanamaması,
b) Planın temelstrateji ve politikalarını değiştirecek bölgesel ölçekli yatırımların ortaya çıkması,
c) Yeni verilere bağlı olarak, sonradan ortaya çıkabilecek ve bölgeseletkiye yolaçabilecek arazi kullanım taleplerinin oluşması,
ç) Yeni gelişmeler ve bölgesel dinamiklerde değişiklik olması,
durumunda yapılır.
(2) Çevre düzeni planıana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğü bozmayacak nitelikte, plan değişikliği yapılabilir. Çevre düzeni planı değişikliklerinde;
a) Kamu yatırımlarına,
b) Çevrenin korunmasına,
c) Çevre kirliliğinin önlenmesine,
ç) Planın uygulanmasında karşılaşılan güçlükler ve maddi hataların giderilmesine,
d) Değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesine,
dair yeterli, geçerli ve gerekçeleri açık olan, altyapı etkilerini değerlendiren raporu içeren teklif ve talepler; idarece planın temel hedef, ilke,
strateji ve politikaları kapsamında teknik ve yasalçerçevede değerlendirmeye alınarak sonuçlandırılır.
" hükümlerine yer verilmiştir. Yönetmeliğin 24.maddesinin 9.fıkrasında da "(9) Nazım imar planlarında karma kullanım olarak belirlenen fonksiyonların, uygulama imar planlarında ayrıştırılması esastır." düzenlemesine, 26.maddesinde ise, "İmar planı değişikliği; plan ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğünü, sosyal ve teknik altyapı dengesini bozmayacak nitelikte, kamu yararıamaçlı, teknik ve nesnel gerekçelere dayanılarak yapılır.
Kat adedi veya bina yüksekliğini artıran imar planı değişiklikleri, yörenin yerleşim özellikleri, dokusu ve kimliği dikkate alınmak suretiyle, şehrin veya alanın yakın çevresinin silüeti, yapıların güneşe göre cephesi ve yönlenmesi özelliklerini olumsuz yönde etkilememesi esas alınarak yapılır.
İmar planında verilmiş olan inşaat emsalinin, kat adedinin, ifraz şartlarının değiştirilmesi sonucu nüfus yoğunluğunun artırılmasına dair imar planı değişikliklerinde:
a) Artan nüfusun ihtiyacı olan sosyal ve teknik altyapı alanları standartlara uygun olarak plan değişikliğine konu alana hizmet vermek üzere ayrılır.
b) Nüfus yoğunluğuna bağlı olmaksızın, kat adedinin artırılmasının istenmesi durumunda; önerilecek kat adetlerinin tayininde aşağıdaki formüle göre bulunacak bütün yollardaki karşılıklı bina cepheleriarasındakiasgari uzaklık sağlanacaktır.
K = [(Y1 + Y2)/2] + 7,00 m
Yukarıdaki formülde;
K = Karşılıklı bina cepheleriarasındakimesafe (metre),
Y1 = Yolun bir cephesine önerilecek yapının yüksekliği,
Y2 = Yolun diğer cephesinde önerilecek yapının yüksekliğini, ifade eder.
c) Parsellerin birleştirilmesi ve yapı düzeni değişikliği içeren, kat adedinin artırılmasına yönelik uygulama imar planı değişikliklerinde de yukarıdaki formüle uyulması esastır.
Yoğunluk artıran veya kentsel ulaşım sistemini etkileyen imar plan değişikliklerinde, kentsel teknik altyapıya yönelik etkilerin belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınmasıamacıyla ayrıca kentsel teknik altyapıetki değerlendirmesi raporu,analizi hazırlanır veya hazırlatılır.
" düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dosyanın ve yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden, ağaçlandırılacak alanın sanayi alanı içinde değerlendirilmesinin şehircilik ilkelerine aykırı olduğu, dava konusu çevre düzeni planıyla sanayi alanına bitişik bir mahalle ölçeğinde kentsel gelişme alanı belirlendiği, bu yaklaşımın hem tarımsal değeri olan alana zarar vereceği, hem de bu yöndeki plan değişikliğinin çevre düzeni planı ana kararlarından biri olan koruma-kullanma dengesi kararlarını, tarımsal değeri korunacak alana yönelik gelişme stratejisini, kentsel gelişmenin bu yönde sınırlandırılması stratejilerini zedeleyeceği, bağımsız olarak planlanan yeni konut alanının sanayinin olumsuz dışsallıklarından (üretime ilişkin hava kirliliği, gürültü ve görüntü kirliliği ile trafik ve yük taşımaya ilişkin emisyon, kirlilik, gürültü) etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu ve yaşam kalitesi düşük bir konut bölgesi yaratılmasına yol açacağı için de yer seçimi kararının hatalı olduğu, 10 hektar büyüklüğünde planlanan bir yeni kentsel gelişme alanında, nüfusun gereksinimi olacak sosyal donatı alanına ilişkin hiçbir hesap yapılmadığı, sosyal donatı alanları ve teknik altyapı alanlarının planlanmamış olmasının, altyapı alanlarının yanı sıra bir mahalle merkezinin de planlanmamış olmasının davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planının ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının önemli eksiklikleri olduğu, bu yönüyle söz konusu planların şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırı olduğu; ulaşım sistemi açısından da, 1/5000 ölçekli plan yaklaşımlarında belli bir genellik düzeyi olsa da, konut alanı olarak gösterilen yerde ana toplayıcı ve dağıtıcı yollar ile ulaşım şemasının ana hatlarının planlanması ve gösterilmesi gerektiği, davaya konu imar planlarında 10 hektar büyüklüğünde bir konut alanında, ulaşım sisteminin planlanmamış olmasının ve ne taşıt ne de yaya sistemine ilişkin çözümlerin geliştirilmemiş olmasının planlama esaslarıyla bağdaşmayan bir yaklaşım olduğu, bu büyüklükte bir konut alanının kendi içindeki erişim koşullarına ilişkin hiçbir plan kararı getirilmeden uygulamaya esas olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılamayacağı, bu açıdan söz konusu planın planlama esaslarına aykırı olduğu, ayrıca karayolundan tek bir bağlantıyla tüm sanayi tesisinin, konut alanının, ilkokulun, hatta kentsel ve bölgesel yeşil alanın erişim gereksiniminin karşılanacak olmasının şehircilik ilkeleri, planlama esasları, ulaşım planlaması yaklaşımları, erişilebilirlik ve trafik güvenliği ilkeleri ile bağdaşmadığından dava konusu1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ile 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğine, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI …'IN DÜŞÜNCESİ: Dava, mülkiyeti … A.Ş. adına kayıtlı olup özelleştirme kapsam ve programında bulunan Kastamonu ili, Merkez ilçesi, … Köyü, … ada, …, …, … ve … sayılı parsellere ilişkin olarak Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 02/01/2020 günlü, 1988 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarelerin ehliyet ve süre itirazları yerinde görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden, mülkiyeti … A.Ş. adına kayıtlı olan uyuşmazlığa konu taşınmazların … günlü, … sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile özelleştirme kapsam ve programına alındığı, alanın 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planında sanayi alanı olarak belirlendiği, alt ölçekli planlarının ise bulunmadığı, dava konusu çevre düzeni planı değişikliği ile fabrika ve üretim alanlarında sanayi fonksiyonuna yer verildiği, bunun dışında kentsel gelişme alanı, kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanı fonksiyonlarının öngörüldüğü, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile sanayi alanı kullanımı ile birlikte, konut alanı açık ve yeşil alan, mevcut ilkokul alanının da eğitim alanı olarak planlandığı, konut alanının seyrek yoğunlukta 50 kişi/ha düzeyinin altında gelişme konut alanını ifade ettiğinin belirtildiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da aynı kullanımlara yer verilerek konut alanında emsal değerin E:0.40 olacağı ve 2 katlı konut yapılacağının açıklandığı anlaşılmaktadır.
Danıştay Altıncı Dairesince yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda sonuç olarak; dava konusu plan işlemlerinde sanayi fonksiyonunun sürdürülmesine yönelik kararın doğru bir planlama yaklaşımı olduğu, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında sanayi tesis alanı fonksiyonunun içinde kalan ağaçlandırılmış alanın doğal yapısıyla yeşil alan olarak korunması gerekirken, buranın da sanayi tesis alanı olarak işlevlendirilmesinin doğru bir planlama yaklaşımı olmadığı, alanın güneydoğusundaki ormanın yeşil alan sistemi içinde korunmasına yönelik plan kararı ve bu işlevin yer seçiminin planlama ilkeleri kapsamında doğru ve duyarlı bir yaklaşıma işaret ettiği, sanayi alanından bağımsız kurgulanan kentsel gelişme alanı ve alt ölçeklerdeki kullanımıyla konut alanı yönündeki plan kararı ve yer seçimi kararının da sakıncalı olduğu, çünkü yeni bir kentsel gelişme alanı ve böylece oluşacak yeni bir kentsel odağın hem buradaki tarımsal değeri olan alana zarar vereceği, hem de bu yöndeki plan değişikliğinin çevre düzeni planı ana kararlarından biri olan koruma-kullanma dengesi kararlarını, tarımsal değeri korunacak alana yönelik gelişme stratejisini, kentsel gelişmenin bu yönde sınırlandırılması stratejilerini zedeleyeceği, yeni bir kentsel gelişme odağı yaratılarak 10 hektar büyüklüğünde yeni bir mahalle planlanmasının çevre düzeni planı ana kararlarını bozduğu ve bu açıdan ilgili Yönetmeliğe de aykırılık taşıdığı, sanayi alanı ile içiçe bir konut bölgesinin ancak sanayi tesisinin lojmanları olması durumunda anlamlı olacağı, alandaki mevcut durumun bu şekilde bir işleyiş barındırdığı, ancak davaya konu plan işlemlerinde sanayi alanından bağımsız olarak planlanan yeni konut alanının sanayinin olumsuz dışsallıklarından etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu ve yaşam kalitesi düşük bir konut bölgesi yaratılmasına yol açacağı için de yer seçimi kararının hatalı ve şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından sakıncalı olduğu, gerek bitişiğindeki sanayi tesisinin varlığı, gerekse bu bölgede kentsel gelişme önermeyen üst ölçekli plan stratejileri dikkate alındığında, davaya konu plan işlemleriyle çevre düzeni planı değişikliğinde yer alan “kentsel gelişme alanı” kararı ve alt ölçeklerde yer alan “konut alanı” şeklindeki plan kararının çevre ve imar bütünlüğü açısından da doğru bir planlama yaklaşımı olmadığı; yeni önerilen “kentsel gelişme alanı”nın içindeki konut alanlarının ve bu alanlarda yaşayacak nüfusun gereksinimi olan sosyal donatı alanlarının, teknik altyapı alanlarının ve mahalle merkezlerinin alt ölçekli planlar hazırlanırken hesaplanıp planlanması gerektiği, bu konunun davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yapılmadığı, 10 hektar büyüklüğünde planlanan yeni bir kentsel gelişme alanında, nüfusun gereksinimi olacak sosyal donatı alanına ilişkin hiçbir hesap yapılmadığı, sosyal donatı alanları ve teknik altyapı alanları ve bu alanların yanı sıra bir mahalle merkezinin de planlanmamış olmasının davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planının ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının önemli eksiklikleri olduğu, bu yönüyle söz konusu planların şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırı olduğu; ulaşım sistemi açısından da, 1/5000 ölçekli plan yaklaşımlarında belli bir genellik düzeyi olsa da, konut alanı olarak gösterilen yerde ana toplayıcı ve dağıtıcı yollar ile ulaşım şemasının ana hatlarının planlanması ve gösterilmesinin gerektiği, davaya konu imar planlarında 10 hektar büyüklüğünde bir konut alanında, ulaşım sisteminin planlanmamış olmasının ve ne taşıt ne de yaya sistemine ilişkin çözümlerin geliştirilmemiş olmasının planlama esaslarıyla bağdaşmayan bir yaklaşım olduğu, bu büyüklükte bir konut alanının kendi içindeki erişim koşullarına ilişkin hiçbir plan kararı getirilmeden uygulamaya esas olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılamayacağı, bu açıdan söz konusu planın planlama esaslarına aykırı olduğu, ayrıca karayolundan tek bir bağlantıyla tüm sanayi tesisinin, konut alanının, ilkokulun, hatta kentsel ve bölgesel yeşil alanın erişim gereksiniminin karşılanacak olmasının şehircilik ilkeleri, planlama esasları, ulaşım planlaması yaklaşımları, erişilebilirlik ve trafik güvenliği ilkeleri ile bağdaşmadığı, davaya konu planlardan çevre düzeni planı değişikliğinde “kentsel gelişme alanı” olarak planlanan yerin yine davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında sadece “konut alanı” olarak gösterilmesi ve sosyal donatı alanlarının, mahalle merkez(ler)inin, ulaşım sisteminin geliştirildiği bir kentsel alan olarak planlanmamış olmasının üst ölçekli plan kararına aykırılık teşkil ettiği, bu durumun planların kademeli birlikteliği ilkesine ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırı olduğu, ayrıca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 1/5000 ölçekli nazım imar planından farklılaşmamasının planların kademeli birlikteliği ilkesine, planlama esaslarına ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırı olduğu, kentin bu noktasında ve sanayi tesisinin bu kısmında konut gelişme alanı yönündeki plan kararının çeşitli sakıncaları ve olumsuzlukları karşısında, bu bölgenin kültürel miras değeri ile burada bulunan lojman, idari ve sosyal tesis ve ilkokul yapılarının mimari değeri dikkate alınarak korunması ve planlanması seçeneğinin değerlendirilmesi gerektiği tespitlerine yer verilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerle bilirkişi raporunun birlikte değerlendirilmesinden; dava konusu plan kararları ile bölgede yer alan sanayi fonksiyonunun sürdürülmesi ve mevcut ormanın yeşil alan sistemi içinde korunması planlama ilkeleri açısından yerinde olmakla birlikte, sanayi fonksiyonu içerisinde bulunan ağaçlandırılmış alanın doğal yapısının korunmasına yönelik plan kararı alınmayarak sanayi tesis alanı olarak işlevlendirilmesinin eksiklik olduğu; alanın çevresinin 1/100.000 ölçekli Sinop-Kastamonu-Çankırı Çevre Düzeni Planında tarımsal niteliği korunacak alanlar olarak planlandığı gözönünde bulundurulduğunda tarıma dayalı mevcut sanayi işlevinin tarım alanları ile ilişkisinin korunarak sürdürülmesi gerektiği, ancak sanayi alanında bulunan lojman ve sosyal tesis alanlarının bu alandan bağımsız olarak kentsel gelişme alanı ve konut olarak planlanmasının bu bölgede kentsel gelişme öngörmeyen üst ölçekli plan kararlarına aykırı olduğu gibi planlarda öngörülen yeni kentsel gelişme alanının gereksinimi olacak sosyal donatı alanlarına yönelik herhangi bir hesaplama yapılmadığı ve 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlarda ulaşım şemasının gösterilerek ulaşım sisteminin planlanması gerekirken bu konuya ilişkin herhangi bir plan kararı getirilmediği anlaşıldığından, dava konusu planlarda üst ölçekli plan kararlarına, mevzuata, şehircilik ilkelerine ve planlama esaslarına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu 02/01/2020 günlü, 1988 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY : Kastamonu ili, Merkez ilçesi, … Köyü, … ada, …, …, … ve … sayılı parsellerin 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında sanayi alanı olarak belirlendiği, alt ölçekli planlarının ise bulunmadığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve 02.01.2020 tarih ve 1988 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile onaylanan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ile fabrika ve üretim alanlarında sanayi fonksiyonuna yer verildiği, bunun dışında kentsel gelişme alanı, kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanı fonksiyonlarının öngörüldüğü, 1/5000 ölçekli nazım imar planı ile sanayi alanı kullanımı ile birlikte, konut alanı açık ve yeşil alan, mevcut ilkokul alanının da eğitim alanı olarak planlandığı, konut alanının seyrek yoğunlukta 50 kişi/ha düzeyinin altında gelişme konut alanını ifade ettiğinin belirtildiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da aynı kullanımlara yer verilerek konut alanında emsal değerin E:0.40 olacağı ve 2 katlı konut yapılacağının açıklandığı, bakılan davada anılan çevre düzeni planı ve imar planı değişiklikliklerinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
3194 sayılı İmar Kanununun "İmar Planlarında Bakanlığın Yetkisi"ni düzenleyen 9. maddesinin 2. fıkrada: "Belediye hudutları ve mücavir alanlar içerisinde bulunan ve özelleştirme programına alınmış kuruluşlara ait arsa ve arazilerin, ilgili kuruluşlardan (Belediye) gerekli görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak imar tadilatları ve mevzi imar planlarının ve buna uygun imar durumları; Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hazırlanarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak suretiyle yürürlüğe girer ve ilgili Belediyeler bu arsa ve arazilerin imar fonksiyonlarını 5 yıl değiştiremezler. İlgili belediyeler görüşlerini onbeş gün içinde bildirir." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun'un Ek:3. maddesinde: "Özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya kuruluş lehine irtifak ve/veya kullanım hakkı alınmış arsa ve araziler ile özel kanunları uyarınca özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerin, 3621 sayılı Kıyı Kanunu veya 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu kapsamında kalan yerler dahil olmak üzere genel ve özel kanun hükümleri kapsamında yer alan tüm alanlarda imar planlarını yapmaya ve onaylamaya yetkili olan kurum veya kuruluşlardan görüş alınarak çevre imar bütünlüğünü bozmayacak her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları müellifi şehir plancısı olmak üzere Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yapılarak veya yaptırılarak Özelleştirme Yüksek Kurulunca onaylanmak ve Resmi Gazetede yayımlanmak suretiyle kesinleşir (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K. sayılı Kararı ile.) yürürlüğe girer. İlgili kuruluşlar bu madde kapsamında yapılan planları devir tarihinden itibaren beş yıl süreyle değiştiremezler. Bu süre içerisinde imar planlarına ilişkin olarak, verilecek mahkeme kararlarının gereklerinin yerine getirilmesini teminen yapılacak imar planı değişikliğine ilişkin iş ve işlemler Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca bu maddede belirtilen usul ve esaslara göre gerçekleştirilir. İlgili kuruluşlar görüşlerini onbeş gün içinde bildirirler. Bu madde kapsamında yapılan her ölçekteki plan ve imar planlarında 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17 nci maddesinin (a) bendinin ikinci ve sekizinci paragrafındaki hükümler uygulanmaz. Özelleştirme sürecinde ihtiyaç duyulması halinde, bu planlara göre yapılacak imar uygulamasına ilişkin parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yapılır veya yaptırılır. Bu parselasyon planları Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca onaylanır (İptal ibare: Anayasa Mahkemesi'nin 09/06/2011 tarih ve 2008/87 E, 2011/95 K.sayılı Kararı ile.) Bu planlara göre yapılacak yapılarda her türlü ruhsat ve diğer belgeler ile izinler, ilgili mevzuat çerçevesinde yetkili kurum ve kuruluşlarca verilir." hükmü bulunmaktadır.
Kanun'un 5. maddesinde, çevre düzeni planı, varsa mekânsal strateji planlarının hedef ve stratejilerine uygun olarak yerleşim, gelişme alanları ve sektörlere ilişkin alt ölçek planlarını yönlendiren genel arazi kullanım kararları çerçevesinde ilke ve kriterleri belirleyen, bölge, havza veya il bütününde hazırlanan, plan hükümleri ve raporuyla bir bütün olan plan, nazım imar planı da; varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak, uygulama imar planı ise; tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır.
Kanun'un 6.maddesinde, planlar kapsadıkları alan ve amaçları açısından bölge planları ve imar planları olarak iki ana kategoriye ayrılmış, imar planları da uygulamaya esas olan uygulama imar planları ve bu planın hazırlanmasındaki temel hedefleri, ilkeleri ve arazi kullanım kararlarını belirleyen nazım imar planları olarak sınıflandırılmıştır. Anılan Kanun'un 8. maddesinde ise alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunluluğu getirilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca, özelleştirme programındaki kuruluşlara ait veya özelleştirilmek üzere özelleştirme programına alınan arsa ve arazilerde ilgili kuruluşlardan gerekli görüş alınmak suretiyle her ölçekteki imar planı değişiklikleri yapmak Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığının yetkisi dahilinde olmakla beraber; bu plan ve plan değişikliklerinin çevre ve imar bütünlüğünü bozmayacak şekilde ve mevzuata uygun olarak yapılması gerektiği açıktır.
İmar planları, planlanan yörenin bugünkü durumunun, olanaklarının ve ilerideki gelişmesinin gerçeğe en yakın şekilde saptanabilmesi için coğrafi veriler, beldenin kullanılışı, donatımı ve mali bilgiler gibi konularda yapılacak araştırma ve anket çalışmaları sonucu elde edilecek bilgiler ışığında, çeşitli kentsel işlevler arasında var olan ya da sağlanabilecek olanaklar ölçüsünde en iyi çözüm yollarını bulmak belde halkına iyi yaşama düzeni ve koşulları sağlamak amacıyla kentin kendine özgü yaşayış biçimi ve karakteri, nüfus, alan ve yapı ilişkileri, yörenin gerek çevresiyle ve gerekse çeşitli alanları arasında olan bağlantıları, halkın sosyal ve kültürel gereksinimleri, güvenlik ve sağlığı ile ilgili konular gözönüne alınarak hazırlanır ve koşulların zorunlu kıldığı biçim ve zamanda mevzuatta öngörülen yöntemlerle değiştirilebilir.
Uyuşmazlık konusu imar planı değişikliklerinin dava konusu taşınmazlar açısından geçmişten itibaren belirlenen fonksiyonların değerlendirilmesi suretiyle, uyuşmazlık konusu edilen imar planı değişiklikleri ile getirilen kullanım kararlarının ve yapılaşma koşullarının çevre ve imar bütünlüğünü ve sosyal donatı dengesini bozucu nitelikte olup olmadığının, bozuyor ise sosyal donatı dengesini hangi yönlerden bozduğunun, üst ölçekli imar planları ile imar planlarının kademeli birlikteliği ilkesine uygun olup olmadığının, uyuşmazlığa konu taşınmazlara verilen fonksiyonların yer seçiminin uygunluğunun, uyuşmazlığa konu alanda belirlenen fonksiyonlar açısından alanın kendi içerisinde ve çevresi ile birlikte ulaşım kademelenmesi yönünden incelenerek, belirlenen yol kullanımlarının planlama esasları ve şehircilik ilkeleri yönünden uygunluğunun, imar planı değişikliklerinin imar mevzuatı uyarınca zorunlu olup olmadığının tespiti amacıyla naip üye … niyabetinde Prof. Dr. …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …'dan oluşan bilirkişi kurulunca yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda; dava konusu plan işlemlerinde sanayi fonksiyonunun sürdürülmesine yönelik kararın doğru bir planlama yaklaşımı olduğu, alt ölçekli planlarda (1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planı) sanayi tesis alanı fonksiyonunun içinde kalan ağaçlandırılmış alanın doğal yapısıyla yeşil alan olarak korunması gerekirken, buranın da sanayi tesis alanı olarak işlevlendirilmesinin doğru bir planlama yaklaşımı olmadığı, dolayısıyla sanayi kullanımına ilişkin olarak, hem fonksiyon hem yer seçimi kararı genel olarak uygun olasına karşın idari yapının yanındaki ağaçlandırılmış alanın üzerine isabet eden kısmının yer seçimi olarak hatalı olduğu, alanın güneydoğusundaki ormanın yeşil alan sistemi içinde korunmasına yönelik plan kararı ve bu işlevin yer seçimi ise planlama ilkeleri kapsamında doğru ve duyarlı bir yaklaşıma işaret ettiği, sanayi alanından bağımsız kurgulanan kentsel gelişme alanı ve alt ölçeklerdeki kullanımıyla konut alanı yönündeki plan kararı ve yer seçimi kararının da sakıncalı olduğu, çünkü yeni bir kentsel gelişme alanı ve böylece oluşacak yeni bir kentsel odağın hem buradaki tarımsal değeri olan alana zarar vereceği, hem de bu yöndeki plan değişikliğinin çevre düzeni planı ana kararlarından biri olan koruma-kullanma dengesi kararlarını, tarımsal değeri korunacak alana yönelik gelişme stratejisini, kentsel gelişmenin bu yönde sınırlandırılması stratejilerini zedeleyeceği, Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği uyarınca “Çevre düzeni planı ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğü bozmayacak nitelikte, plan değişikliği yapılabilir” şartına karşın yeni bir kentsel gelişme odağı yaratılarak 10 hektar büyüklüğünde yeni bir mahalle planlanmasının çevre düzeni planı ana kararlarını bozduğu ve bu açıdan ilgili Yönetmeliğe de aykırılık taşıdığı, sanayi alanı ile içiçe bir konut bölgesi ancak sanayi tesisinin lojmanları olması durumunda anlamlı olacağı, alandaki mevcut durumun bu şekilde bir işleyiş barındırmadığı, ancak davaya konu plan işlemlerinde sanayi alanından bağımsız olarak planlanan yeni konut alanının sanayinin olumsuz dışsallıklarından (üretime ilişkin hava kirliliği, gürültü ve görüntü kirliliği ile trafik ve yük taşımaya ilişkin emisyon, kirlilik, gürültü) etkilenmesinin kaçınılmaz olduğu ve yaşam kalitesi düşük bir konut bölgesi yaratılmasına yol açacağı için de yer seçimi kararının hatalı ve şehircilik ilkeleri ve planlama esasları açısından sakıncalı olduğu, gerek bitişiğindeki sanayi tesisinin varlığı, gerekse bu bölgede kentsel gelişme önermeyen üst ölçekli plan stratejileri dikkate alındığında, davaya konu plan işlemleriyle çevre düzeni planı değişikliğinde yer alan “kentsel gelişme alanı” kararı ve alt ölçeklerde yer alan “konut alanı” şeklindeki plan kararının çevre ve imar bütünlüğü açısından da doğru bir planlama yaklaşımı olmadığı; çevre düzeni planının üst ölçekli bir plan olduğu ve yeni önerilen “kentsel gelişme alanı”nın içindeki konut alanlarının ve bu alanlarda yaşayacak nüfusun gereksinimi olan sosyal donatı alanlarının, teknik altyapı alanlarının ve mahalle merkezlerinin alt ölçekli planlar hazırlanırken hesaplanıp planlanması gerektiği, bu konunun alt ölçekli planlar olan davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında yapılmadığı, 10 hektar büyüklüğünde planlanan bir yeni kentsel gelişme alanında, nüfusun gereksinimi olacak sosyal donatı alanına ilişkin hiçbir hesap yapılmadığı, sosyal donatı alanları ve teknik altyapı alanları ve bu alanların yanı sıra bir mahalle merkezinin de planlanmamış olmasının davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planının ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının önemli eksiklikleri olduğu, bu yönüyle söz konusu planların şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırı olduğu; ulaşım sistemi açısından da, 1/5000 ölçekli plan yaklaşımlarında belli bir genellik düzeyi olsa da, konut alanı olarak gösterilen yerde ana toplayıcı ve dağıtıcı yollar ile ulaşım şemasının ana hatlarının planlanması ve gösterilmesi gerektiği, davaya konu imar planlarında 10 hektar büyüklüğünde bir konut alanında, ulaşım sisteminin planlanmamış olmasının ve ne taşıt ne de yaya sistemine ilişkin çözümlerin geliştirilmemiş olmasının planlama esaslarıyla bağdaşmayan bir yaklaşım olduğu, bu büyüklükte bir konut alanının kendi içindeki erişim koşullarına ilişkin hiçbir plan kararı getirilmeden uygulamaya esas olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılamayacağı, bu açıdan söz konusu planın planlama esaslarına aykırı olduğu, ayrıca karayolundan tek bir bağlantıyla tüm sanayi tesisinin, konut alanının, ilkokulun, hatta kentsel ve bölgesel yeşil alanın erişim gereksiniminin karşılanacak olmasının şehircilik ilkeleri, planlama esasları, ulaşım planlaması yaklaşımları, erişilebilirlik ve trafik güvenliği ilkeleri ile bağdaşmadığı, davaya konu planlardan çevre düzeni planı değişikliğinde “kentsel gelişme alanı” olarak planlanan yerin yine davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında sadece “konut alanı” olarak gösterilmesi ve sosyal donatı alanlarının, mahalle merkez(ler)inin, ulaşım sisteminin geliştirildiği bir kentsel alan olarak planlanmamış olması, üst ölçekli plan kararına aykırılık teşkil ettiği, bu durumun planların kademeli birlikteliği ilkesine ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırı olduğu, ayrıca 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 1/5000 ölçekli nazım imar planından farklılaşmamasının planların kademeli birlikteliği ilkesine, planlama esaslarına ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine aykırı olduğu, kentin bu noktasında ve sanayi tesisinin bu kısmında konut gelişme alanı yönündeki plan kararının çeşitli sakıncaları ve olumsuzlukları karşısında, bu bölgenin kültürel miras değeri ile burada bulunan lojman, idari ve sosyal tesis ve ilkokul yapılarının mimari değeri dikkate alınarak korunması ve planlanması seçeneğinin değerlendirilmesi gerektiği görüş ve tespitlerine yer verilmiştir.
Bilirkişi raporunun tebliği üzerine davalı idarece bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda, çevre düzeni planı değişikliği ile “kentsel gelişme alanı” olarak planlanan yerin yine davaya konu 1/5000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında sadece “konut alanı” olarak gösterilmesi ve sosyal donatı alanlarının, mahalle merkez(ler)inin, ulaşım sisteminin geliştirildiği bir kentsel alan olarak planlanmamış olmasının üst ölçekli plan kararına aykırılık teşkil ettiği, bu durumun planların kademeli birlikteliği ilkesine ve Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliğine de aykırı olduğu belirtilmiş ise de, 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planında sanayi alanı olarak belirlenen uyuşmazlık konusu parseller dava konusu 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği ile fabrika ve üretim alanlarında sanayi fonksiyonu, diğer kısımlarda kentsel gelişme alanı, kentsel ve bölgesel yeşil ve spor alanı fonksiyonları öngörülmüş olup bu haliyle dava konusu çevre düzeni planında hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Dosyanın, bilirkişi raporunun ve bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmesinden, yukarıya alıntılanan Yasa hükmü uyarınca parselin bulunduğu alanda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının her tür ve ölçekte plan, imar planı ile değişiklik ve revizyonları yapma yetkisinin olduğu, davaya konu edilen çevre düzeni planı ile imar planı yapılırken ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerinin alındığı ve bu alanın yukarıda açıklanan önceki kullanımlarının değerlendirildiği, özelleştirme programına alınan alanda 3194 sayılı Kanunun 9. maddesinin 2. fıkrasında verilmiş olan yetkiye istinaden Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yalnızca dava konusu parsel ile sınırlı bir alanda yapılan imar planı değişikliği yapıldığı ancak bilirkişi raporundaki planlama alanının çevresine ilişkin fotoğraflardan da anlaşıldığı üzere bölgedeki yapılaşma koşulları göz önünde bulundurulduğunda çevre düzeni planı değişikliği ve imar planlarının çevre imar bütünlüğünü bozmadığı ve imar planlarının üst ölçekli plan kararlarıyla aykırılık içermediği sonucuna varılmıştır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam …-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca …-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4. Maliye Bakanlığı tarafından keşif ve bilirkişi giderleri için harcanan …-TL'nin davacıdan alınıp Hazine adına yatırılması için kararın bir örneğinin Hazine ve Maliye Bakanlığına tebliğine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinin 2. fıkrasının (g) bendi uyarınca, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde Danıştay Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 09/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.