Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/7199
Karar No: 2017/5070
Karar Tarihi: 08.06.2017

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2016/7199 Esas 2017/5070 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2016/7199 E.  ,  2017/5070 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Davacı, ölüm aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptaline, kesilen ölüm aylığının kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline, almış olduğu aylıklardan dolayı Kuruma borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
    Birleşen davada davacı Kurum ise, yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, asıl dava yönünden davanın kabulüne, birleşen dava yönünden davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

    K A R A R
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı karşı davacı ...’nın temyiz itirazlarının kabulüne karar verilmiştir.
    2-Dava; 5510 sayılı Yasa"nın 56/2.fıkrası uyarınca davacının boşandığı eşi ile birlikte yaşadığının tespit edilmesi nedeni ile ölüm aylığının kesilmesine ilişkin davalı Kurum işleminin iptali ve davalı Kurum"a borçlu olmadığının tespiti, 23/12/2014 tarihinden itibaren ödenmeyen maaşlarının yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemine ilişkindir.
    Mahkemece davacının (karşı davalı) davasının kabulüne, davalı (karşı davacı) Kurum’un davasının reddine karar verilmiştir.
    Hüküm, davacı(karşı davalı) ... ve davalı (karşı davacı) Kurum vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; ... İş Mahkemesinin 2015/187 esasına kayıtlı davacı Kurumun aynı konu ve kişiye ilişkin açmış olduğu alacak davasının bu dosyayla birleştirildiği, davacı (karşı davalı) ... "nin 1992 yılında eşi ... "den boşandığı, aylık aldığı babasının 1994 yılında vefat ettiği, boşandıktan 3 yıl sonra doğan, 1995 doğumlu kızı ...’nin eşi tarafından tanındığı, ... Denetmeni tarafından tanzim edilen 06/02/2015 tarih ve 38 sayılı rapora göre adrese gidildiği, çevreden yapılan araştırmada davacı ve boşandığı eşi ...’in aynı evde birlikte yaşadıklarının tespit edildiği, bu rapora dayanılarak davacının aylığının kesilerek, Kurumca 24/10/2008-23/12/2014 tarihleri arası ödenen aylığa ilişkin 50.819,50 TL asıl alacak ile faizinin borç çıkarıldığı, anlaşılmıştır.
    Davanın, yasal dayanağı 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir.

    Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce ... kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
    Anılan maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere, düzenleme ile hakkın kötüye kullanımının olası uygulamaları engellenmek istenmiş ve bu amacın gerçekleştirilebilmesi için kötüye kullanımın varlığı belirlendiği takdirde ilgiliyi haktan yararlandırmama; hakkın kötüye kullanılması durumunda hak sahipliğinin ortadan kalkması ve dolayısıyla gelir veya aylıktan yararlandırılmama yöntemi benimsenmiştir.
    5510 sayılı Yasa"nın 56. maddesinde oldukça yalın olarak; "eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen" ibareleri yer almakta olup kanun koyucu tarafından örneğin; "... kanunları kapsamında ölüm aylığına hak kazanmak amacıyla eşinden boşanan", " hak sahibi sıfatını haksız yere elde etme amacıyla eşinden boşanan", "gerçek boşanma iradesi söz konusu olmaksızın (muvazaalı olarak) eşinden boşanan" veya bunlara benzer ifadelere yer verilmemiş, sade olarak kaleme alınan metinle uygulama alanı genişletilmiştir. Maddede, boşanma amacına/saikine yönelik herhangi bir düzenlemeye yer verilmediğinden, gerek Kurum"ca, gerekse yargı organlarınca uygulama yapılırken, eşlerin boşanma iradelerinin gerçekliğinin/samimiliğinin araştırılıp ortaya konulması söz konusu olmamalı, boşanmanın muvazaalı olup olmadığına ilişkin herhangi bir araştırma/irdeleme ve boşanma yönündeki kesinleşmiş yargı kararının geçerliliğinin sorgulaması yapılmamalı, özellikle kesinleşmiş yargı organının verdiği karara dayanan "boşanma" hukuki durum ve sonucunun, eşlerin gerçek iradelerine dayanıp dayanmadığının araştırılmasının bir başka organın yetki ve görevi içerisinde yer almadığı, kaldı ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda "anlaşmalı boşanma" adı altında hukuki bir düzenlemenin de bulunduğu dikkate alınmalıdır. Şu durumda sonuç olarak vurgulanmalıdır ki, boşanma tarihi itibariyle gerçek/samimi boşanma iradelerine sahip olan (evlilik birliği temelinden sarsılan) veya olmayan tüm eşlerin, maddenin yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden itibaren her ne sebeple olursa olsun eylemli olarak birlikte yaşadıklarının saptanması durumunda gelirin/aylığın kesilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.
    Tüm bu hususlar ile davacının ve eski eşinin boşandıktan 3 yıl sonra müşterek çocuklarının olması, 1995 doğumlu kızları ...’nin eşi tarafından tanınması, ... Denetmeni tarafından tanzim edilen 06/02/2015 tarih ve 38 sayılı rapor, Kamu Tanığı ...’ın ...’nin boşandıktan sonra, evli olduğu dönemde oturmuş olduğu evde oturmaya devam ettiğini, ...’in ise bu evin arkasında bulunan tek gözlü bir müştemilatta kaldığını beyan etmesi, dosya içerisinde bulunan fotoğraflardan tek gözlü müştemilat diye tanımlanan yerin Kıymet’in evinin bahçesinde, ahşap bir kulübe olduğunun anlaşılması, Seçim Müdürlüğünden gönderilen yazıda 2009-2014 arası çiftin adreslerinin aynı olması, ...’in eşinin, ... Sulh Hukuk Mahkemesi ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na vermiş olduğu adres beyanında adresinin Kıymet’in mernis adresi olan “...” olması, çiftin Nüfus Müdürlüğünden bildirilen adreslerinin aynı olması birlikte değerlendirildiğinde davacının ve eşinin, boşandıktan sonra birlikte yaşamaya devam ettikleri sabit olup 5510 sayılı yasanın 59/2. maddesi gereğince Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanak içeriğinin de aksi ispat edilemediğinden, Kıymet’in davasının reddine, Kurumun davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken Kıymet’in davasının (karşı davalı) kabulüne, davalı (karşı davacı) Kurum’un davasının reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

    O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 08/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.














    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi