20. Hukuk Dairesi 2015/11441 E. , 2017/1152 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1954 yılında yapılan kadastro sırasında Dostarlı köyü, 4790 parsel sayılı 4640 m² yüzölçümlü taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle belgesizden tarla niteliği ile davalı adına tesbit edilmiştir. 2011 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama (yenileme) kadastrosu sırasında 103 ada 66 parsel numarasıyla 5095,42 m2 yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... Yönetimi, taşınmazın kesinleşmiş orman sınırları içinde kaldığını ileri sürerek dava açmıştır.
Mahkemece, taşınmazın orman tahdit sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddi ile dava konusu taşınmazın tesbit gibi davalı adına tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetiminin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 09/12/2013 gün ve 2013/7501 E. -11284 K. sayılı kararıyla bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle; "...mahkemece, çekişmeli taşınmazın orman tahdit sınırları dışında kaldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Mahallinde yapılan keşif sırasında fen bilirkişi ve yerel bilirkişilerin yeminli beyanları ile taşınmazın tahdit dışında kaldığı kabul edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunun 266/1. maddesine göre, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz” denilmektedir.
Somut olayda; Orman Yönetimi, taşınmazın kesinleşmiş tahdit haritasının kapsamında kaldığı iddiasıyla dava açtığına göre, meselenin çözümü ancak bu konuda uzman olan orman mühendisleri marifetiyle kesinleşmiş orman tahdit tutanak ve haritasının uygulanması ile mümkündür. Uzmanlık gerektiren bir konuda, konunun uzmanı olmayan kişilerin yeminli beyanları ile yetinilemez" hususlarına değinilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucu; davanın kısmen kabul kısmen reddine, dava konusu .... eski 4790 parsel (yenileme ile 103 ada 66 parsel) sayılı taşınmazın bilirkişi heyetinin 30/11/2014 tarihli rapor ve krokilerinde (A) harfi ile gösterdikleri 1317,67 m2 miktarındaki kısmın aynı ada ve parsel numarası adı altında tespit maliki ... kızı ..."ın ölü olması nedeniyle mirasçıları olan ..., ..., ... ve ... adlarına verasette iştirak olarak tarla vasfı ile tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline, (B) harfi ile gösterdikleri 3777,75 m2"lik kısmın ise mevcut parsel yüzölçümünden ifrazen ayrılarak adanın en son parsel numarası adı
- 2 -
2015/11441 - 2017/1152
altında orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından taşınmazın (A) bölümüne ilişkin olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1942 yılında 3116 sayılı Kanun hükümleri uyarınca orman kadastrosu yapılmıştır.
Çekişme konusu taşınmaz, ... kızı 1308 doğumlu ... adına tespit edilmiştir. Yargılama sırasında 10/01/1981 tarihinde tespit maliki .... öldüğünden tüm mirasçılaraının davaya dahil edilmesi gerekir. ... İlçe Nüfus Müdürlüğünün 10/10/2012 tarihli yazı cevabından hükümet konağında 31/12/1977 tarihinde çıkan yangın sonucu tüm nüfus kütükleri ile birlikte evrakı matbuların da yandığından tüm ilçe düzeyinde yersel nüfus yazımı yapıldığı, bu yazımda ölü olanlar ile nakil edenlerin kayıtlara alınmadığı, 10/01/1981 tarihinde ölen ..."ın da yangından sonra 07/06/1977 tarihinde yersel yazım ile tek başına dul olarak kaydedildiğinden mirasçılarının bilinemediği anlaşılmıştır.
Mahkemece yaptırılan kolluk araştırması sonucu ise 04/11/2012 tarihli tutanakta ..."ın mirasçılarının, torunu ... çocukları ..., ..., ... ile kızı ... çocukları ... oldukları belirtilmişse de, ... çocuklarının davada taraf olmadıkları anlaşılmaktadır. Taraf teşkili dava şartlarından olup, bu şart yerine getirilmeden davanın esasına girilemez. Hal böyle olunca, mahkemece muris ..."ın tüm mirasçıları tespit edilerek gerekirse 3402 sayılı Kadastro Kanununun 25/1. maddesi nazara alınarak veraset ilamı düzenlenip buna göre varsa diğer mirasçıları da adı geçen mirasçılarla birlikte yöntemince davaya dahil edilmeli, Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak kendilerine dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra tarafların iddia ve savunmalarına ilişkin tüm deliller toplanıp değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen husus göz ardı edilerek taraf teşkili sağlanmadan yazılı olduğu şekilde davanın esasına ilişkin hüküm kurulması isabetsiz olup, bozmayı gerktirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 14/02/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi.