3. Hukuk Dairesi 2019/5694 E. , 2019/10062 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 19/10/2000 tarihinde davalı ..."dan 3 parselde kayıtlı taşınmazdan 250 m2 lik kısmını adi satış sözleşmesi ile satın aldığını, davalının o tarihlerde tapudan hisseli satış olmadığını ve parselasyon yaptıramadığı için bu şekilde adi yazılı sözleşme yapıldığını, o tarihten sonra oyaladığını, aldığı günden beri vergilerini ödediğini, arsaya inşaat yapmak için kepçe vurdurduğunu, ancak tapusu olmadığı için Belediye"nin inşaat yapılmasına izin vermediğini, zararının söz konusu olduğunu belirterek, taşınmazın dava tarihindeki değerinin tespit edilerek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 14/04/2015 tarihli dilekçeyle sözleşmeye imza atanın ... olduğunu öğrendiklerini, mirasçılarının davaya dahilini talep ettmiştir.
Davalı ...; cevap vermemiştir.
Dahili davalılar vekili; yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, imzaya itiraz ettiklerini, murise ait olmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu, alacağın zamanaşımına uğradığını, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dava konusu harici satış sözleşmesinde ..."nın tanık sıfatı ile isminin altına imza atıldığı, dava konusu taşınmazda ... veya ..."nın hissedar olmadıkları, kaldı ki tapulu yerlerin satış işlemlerinin yasanın ön gördüğü şekilde resmi memur önünde yapılması gerektiğinden harici satış sözleşmelerinin geçersiz olduğu, davacının taşınmazda zilyetlik ettiğine dair somut bir kanıt da sunmadığı gibi ... veya ..."nın dava konusu yeri ..."tan satın aldığını gösterir bir sözleşmenin olmadığı, ... veya ..."nın kendisine ait olmayan bir yeri geçersiz harici satış sözleşmesiyle sattığı, sözleşmenin yapıldığı tarihin de 19/10/2000 olup, davanın 27/01/2015 tarihinde açıldığı, TBK.nın 146 (mülga 818 sayılı BK.nun 125) maddesine göre geçersiz harici satım sözleşmesine dayalı alacak davalarında zaman aşımı süresinin 10 yıl olması nedeni ile davalılar vekilinin zaman aşımı def"inin kabulü ile davanın zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) 1086 sayılı HMUK ve 6100 sayılı HMK"nunda dahili dava şeklinde bir müessese bulunmamakta olup; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen kişiler dışında hüküm kurulamayacağı gibi mecburi dava arkadaşlığı dışında dahili dava edilerek yargılama yapılması uygun da görülmemektedir.
Somut olayda davanın, ...’ya karşı açıldığı, yargılama sırasında ... mirasçılarının davalı sıfatı ile davaya dahil edildiği, dahili davalılar yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiği görülmekle, taraf sıfatı bulunmayan kişilere yönelik hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde karar verilmesi gerekirken,yanılgılı değerlendirme ile dahili davalı olarak davaya dahil edilmesi suretiyle hüküm tesisi yoluna gidilmesi doğru görülmemiştir.
2-) Bir mahkeme hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla, bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin birer birer, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde hükümde gösterilmesi gereklidir. Bu kısım, hükmün gerekçe bölümüdür. Gerekçe, hakimin (mahkemenin) tespit etmiş olduğu maddi vakıalar ile hüküm fıkrası arasında bir köprü görevi yapar. Gerekçe bölümünde hükmün dayandığı hukuki esaslar açıklanır. Hakim, tarafların kendisine sundukları maddi vakıaların hukuki niteliğini (hukuk sebepleri) kendiliğinden (re’sen) araştırıp bularak hükmünü dayandırdığı hukuk kurallarını ve bunun nedenlerini gerekçede açıklar.
Öte yandan, mahkeme kararlarının taraflar, bazen de ilgili olabilecekleri başka hukuki ihtilaflar yönünden etkili ve bağlayıcı kabul edilebilmeleri, başka bir dava yönünden kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de bu kararların yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür.
Yerel mahkemece; kararının gerekçesinde, davalı ... yönünden hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır.
Bu bakımdan; davalı ... yönünden yasanın aradığı anlamda gerekçeli bir hüküm mevcut olmaması ve ortada denetlenebilecek gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci ve ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alının temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.