Esas No: 2017/952
Karar No: 2017/433
Karar Tarihi: 23.02.2017
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2017/952 Esas 2017/433 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mağdur ..."a yönelik yağma suçundan sanıklar ... ve ... hakkında üzerlerine atılı nitelikli yağma suçu açısından cezalandırılmalarına ilişkin Turgutlu Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.11.2015 gün, 2015/7 Esas ve 2015/20 Karar sayılı hükmün sanıklar savunmanları tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6.Ceza Dairesi 13.04.2016 gün 2016/1963 esas ve 2016/3056 karar sayılı ile;
“Oluş ve dosya içeriğine göre, 30.04.2001 doğumlu mağdur ..."ın babası ... ile sanık ..."in 10 yıl kadar birlikte yaşayıp, bu birlikteliklerinden 4 yaşında bir çocukları olduktan sonra, ilişkilerine son verdikleri,
02/06/2015 günü saat 19:00 sıralarında mağdur ..."ın babaannesi ..."ın verdiği 50.-TL para ile kahvaltılık bir şeyler alıp halasına gitmek üzere evden ayrıldığı, mağdurun arkadaşı olan tanık ... ile birlikte yolda yürüdüğü sırada sanıklar ile karşılaştığı; sanık ..."nın mağdura, "Ne oldu? Baban bizi şikayet etmiş" diyerek elini mağdurun cebine attığı, ardından sanık ..."in kolundan tutup mağduru yere yatırdıkları, sanık ..."in mağdurun kolundan tuttuğu ve..."nın da mağdurun cebinde bulunan, 10.-TL"si kendisine ait, 50.-TL"si babaannesinin verdiği toplam 60.-TL parayı zorla alıp ayrıldıkları iddia edilen olayda;
Tanık ..."ın kollukta alınan 02/06/2015 günlü beyanında, olay günü saat 19:00 sıralarında torunu olan mağdur ..."a 2 adet 20.-TL ve 1 adet 10.-TL vererek kahvaltılık bir şeyler alarak halasına gitmesini söylediğini, ... evden ayrıldıktan yarım saat sonra kızı ..."ın kendisini arayarak "Sanıkların, ..."ın cebinden 60.-TL"yi darp ederek aldıklarını anlattığını" belirterek olayla ilgili şikayetçi olduğunu bildirdiği,
Tanık ..."nin 10/11/2015 günlü yeminli beyanında; "Olay tarihinde arkadaşım olan ..."ı almak için onların evine gittim. Evden çıkıp ..."ın halasına doğru giderken yolda, ... ve ... ile karşılaştık. Önce..., ..."a laf atarak bir şeyler söyledi. Ancak, ne dediğini şu an tam hatırlamıyorum. ..."da ona karşılık verdi.... ..."ı yere yatırarak kendisini boynundan tutup dövmeye başladı.... kendisini döverken ... bana "Git, babaanneme haber ver" dedi. Ben de bunun üzerine babaannesine ve halasına haber vermek için oradan ayrıldım" şeklinde beyanda bulunmuş; görülen lüzum üzerine tanıktan sorulduğunda, "Kendisi ile birlikte çarşıya gitmek için evden çıktığımızda ..."ın üzerinde para olup olmadığını bilmiyorum. Ancak,... kendisini yere yatırıp dövmeye başladığında, ... hemen bana "gidip haber vermemi" söylediği için arkamı dönerek oradan ayrıldım. Ben ayrıldığım sırada ... yerdeydi ve... halen onu dövmeye devam ediyordu. Ben orada olduğum süre zarfında sanıkların mağdurdan para aldığını görmedim, ancak ben ayrıldıktan sonra aldılarsa onu bilemiyorum" şeklinde beyanda bulunarak, sanıklar tarafından mağdurdan zorla para alındığına dair net bir anlatımda bulunmadığı,
Mağdur ..."ın soruşturma ve kovuşturma sırasında alınan beyanlarında, "Sanıklar ... ve kızı..."yı daha önceden babasının ... ile birlikte yaşaması nedeniyle tanıdığını, olay günü babaannesinin verdiği 50.-TL parayı cebinde bulunan 10.-TL"nin yanına koyarak evden ayrıldığını, yolda sanıklar ile karşılaştığını, sanık ..."nın ""ne oldu baban bizi şikayet etmiş"" diyerek elini cebine attığını, sanıkların kendisini darp ederek cebinde bulunan 60.-TL"yi zorla aldıklarını bildirdikten sonra; mahkumiyet kararı verilmesini müteakip 30/11/2015 günlü dilekçe ile mahkemeye başvurarak ""Olay günü sanıkların kendisini dövdükleri için canının yandığını, bu nedenle yalan beyanda bulunduğunu, sanıklar tarafından zorla 60.-TL parasının alınmadığını, babaannesinin kendisine verdiği 50.-TL parayı kendi ihtiyaçları için harcadığını"" belirterek" çelişkili anlatımda bulunmuştur.
Hâl böyle olunca;
1-Sanıklar savunmalarında "Mağdurun babası ... ve diğer aile bireyleri arasında görülmekte olan davalar bulunduğunu, bu nedenle kendilerine iftira atıldığını" beyan ettiklerinden, sanıklar ile mağdurun bu aile bireyleri arasında açılan davalar nedeniyle aralarında bir husumet bulunup bulunmadığının araştırılmaması,
2-Mağdurun soruşturma ve kovuşturma sırasında alınan beyanları ile 30/11/2015 günlü sunduğu dilekçesindeki açıklamaların yarattığı duraksamanın öncelikle ortadan kaldırılıp sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğu” şeklinde bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma sonrası Turgutlu Ağır Ceza Mahkemesinin 30.06.2016 gün 2016/112-2016/134 sayılı kararı ile;
“Yargıtay bozma ilamında iki hususa dayanılmış olmasına rağmen bu iki bozma gerekçesinin de dosya kapsamına uygun olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu doğrultuda bozma gerekçelerinin ayrı ayrı irdelenmesi bağlamında,
1)Sanıklar savunmalarında "Mağdurun babası ... ve diğer aile bireyleri arasında görülmekte olan davalar bulunduğunu, bu nedenle kendilerine iftira atıldığını" beyan ettiklerinden, sanıklar ile mağdurun bu aile bireyleri arasında açılan davalar nedeniyle aralarında bir husumet bulunup bulunmadığının araştırılmaması, " bozma gerekçesi olarak gösterilmiş ise de;
Dosyada sadece mağdur beyanına dayanılmış olması ve bu beyana dayanarak mahkumiyet hükmü kurulması durumunda, mağdurun sanıklara iftira atmasını gerektirecek tarzda aralarında bir husumet bulunup bulunmadığının araştırılması gerekebilecektir.
Ancak; Bozma kararına konu mahkememizin 10/11/2015 tarihli kararında mahkumiyet yönünde hüküm kurulurken sadece mağdurun beyanları esas alınmamıştır. Sanıklar olay günü mağdur ... ve yanındaki bir arkadaşı ile karşılaştıklarını, ancak aralarında herhangi bir olay geçmediğini belirtip, sanıklardan..."nın ise sadece aralarında bakışma olduğunu belirtmiş iseler de; suç tarihinde mağdurun yanında bulunan tanık ..."nin beyanında açıkça olay tarihinde mağdurla birlikte, mağdurun evinden çıkıp, mağdurun halasına doğru giderken, yolda ... ve ... ile karşılaştıklarını, önce..."nın ..."a laf atarak bir şeyler söylediğini, ..."ın ise ona karşılık verdiğini,..."nın mağduru yere yatırarak kendisini boynundan tutup dövmeye başladığını beyan etmiş olması ve mağdurun iddiası ve tanığın beyanlarını doğrular mahiyette dosya içerisinde bulunan 02/06/2015 tarihli mağdura ait raporda "sağ kaşta ödem, sağ el üstünde şişlik, sol dirsekte sıyrık, boyunda sırta doğru sıyrıklar" tarif edilmesi karşısında; sanıkların olay günü mağdurla karşılaştıklarında, aralarında herhangi bir şey yaşanmadığı yönündeki beyanlarının tamamen cezadan kurtulmaya yönelik ve dosya kapsamıyla uyumlu olmayan ifadeler olduğu anlaşılmış ve bu nedenle sanıkların beyanlarına itibar edilmemiştir. Bozmaya konu mahkememiz kararındaki gerekçede görüldüğü üzere mahkumiyet kararı mağdurun iddiasıyla tamamen örtüşen doktor raporuna ve sanıkların olay tarihinde mağdurla aralarında herhangi bir olay yaşanmadığı iddiasını tamamen yalanlayan ve sanıklar tarafından yere yatırıldığını belirten tanık beyanına dayanması karşısında, bozma ilamında belirtildiği üzere taraflar arasında daha önceden iftira atılmasını gerektirir herhangi bir husumeti bulunup bulunmamasının tanık beyanı ve doktor raporu karşısında hiçbir öneminin olmadığı ve bu yönde yapılacak bir araştırmanın dosyaya ve yargılamaya bir yenilik getirmeyeceği anlaşılmıştır.
Yine bozma ilamı doğrultusunda yapılacak araştırma sonucunda taraflar arasında bir husumetin bulunduğu tespit edilse dahi, varlığı ispatlanacak bir husumetin sanıkların hukuki durumuna etki etmeyeceği gibi bu husumet ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlerden birinin uygulanmasını da gerektirmeyecektir.
Suç tarihinden önce mağdur veya ailesinden kaynaklanan bir haksız hareketin varlığı halinde bile yağma suçlarında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmayacağı gözetildiğinde bu yönde yapılacak bir araştırma sanıkların hukuki durumunu etkilemeyecektir. Aksinin kabulü halinde aralarında husumet bulunan şahısların birbirlerine karşı yağma suçunu işleyemeyecekleri gibi bir sonuç ortaya çıkacaktır ki mevcut ceza mevzuatı kapsamında böyle bir durumdan bahsedilemeyeceği her türlü izahtan varestedir.
Bu nedenlerle; Yargıtay bozma ilamının "1" nolu bendinde belirtilen gerekçenin dosya kapsamına uygun olmadığı değerlendirilmiştir.
2) "Mağdurun soruşturma ve kovuşturma sırasında alınan beyanları ile 30/11/2015 günlü sunduğu dilekçesindeki açıklamaların yarattığı erteli duraksamanın öncelikle ortadan kaldırılıp sonucuna göre hüküm kurulması zorunluluğu...." bozma gerekçesi olarak gösterilmiş ise de;
1 nolu direnme gerekçesinde belirtildiği üzere bozmaya konu mahkumiyet kararı sadece mağdurun beyanlarına dayanılarak verilmemiştir.
Kaldı ki; mağdurun, babaannesi olan ..."dan aldığı 50.-TL ve kendisindeki 10.-TL olmak üzere toplam 60.-TL"nin darp edilerek alındığını beyan etmesi, tanık ..."ın beyanında torunu olan mağdura 50.-TL verdiğini ve kızı ..."ın da kendisini telefonla arayarak sanıkların ..."ın cebinden 60.-TL"yi darp ederek aldıklarını belirtmesi karşısında, mağdurun cebinden alınan paranın toplam 60.-TL olduğu hususundaki beyanların birbirleriyle tamamen örtüştüğü anlaşılmıştır.
Mağdurun aşamalardaki beyanlarında, sanıkların cebindeki parayı zorla aldıklarını beyan etmesine rağmen mahkememizce verilen 10/11/2015 tarihli mahkumiyet ve hükmen tutuklama kararından sonra dosyaya sunduğu 30/11/2015 tarihli dilekçesindeki açıklamalarının yarattığı erteli duraksamanın öncelikle ortadan kaldırılıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği belirtilmiş ise de; Ceza Hukukunun temel gayesi maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu nedenle yargısal içtihatlarda ve öğretide belirtildiği üzere tek başına sanık ikrarı dahi mahkumiyete gerekçe yapılamayacağı gibi takibi şikayete bağlı olmayan suçlarda mağdurun sırf, sanık veya sanıkları cezadan kurtarmaya yönelik beyanları da hükme dayanak yapılamayacaktır. Usulüne uygun toplanacak delillerin bir bütün halinde değerlendirilerek ceza hukukunun temel gayesi olan maddi gerçek ortaya çıkarılmalıdır.
Mağdurun karar ve hükmen tutuklama tarihinden sonra dosyaya ibraz ettiği 30/11/2015 tarihli dilekçesi ile her ne kadar sanıkların olay günü üzerinde bulunan 60 TL parasını gasp ettiklerini beyan etmiş ise de; her iki sanığın kendisini darp etmesi sonucu canının yanması nedeniyle yalan söylediğini, sanıkların kesinlikle kendisinden para almadıklarını, ..."ın kendisine verdiği 50 TL parayı daha sonra kendi ihtiyaçları için harcadığını beyan ettiği görülmüştür.
Yine bozma ilamı metninde tanık ..."nin yeminli beyanına yer verildikten sonra sanıklar tarafından mağdurdan zorla para alındığına dair net bir anlatımda bulunmadığına vurgu yapılmıştır.
Halbuki, tanık ..."nin mahkememizdeki beyanında açıkça "......., ..."ı yere yatırarak kendisini boynundan tutup dövmeye başladı.... kendisini döverken ... bana git, babaanneme haber ver dedi. Bende bunun üzerine babaannesine ve halasına haber vermek için oradan ayrıldım... Ancak,... kendisini yere yatırıp dövmeye başladığında, ... hemen bana gidip haber vermemi söylediği için arkamı dönerek oradan ayrıldım. Ben ayrıldığım sırada ... yerdeydi ve... halen onu dövmeye devam ediyordu. Ben orada olduğum süre zarfında sanıkların mağdurdan para aldığını görmedim, ancak ben ayrıldıktan sonra aldılarsa onu bilemiyorum" şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mağdur ..."ın iddiası da sanıklar tarafından darp edilip yerde bulunduğu sırada sanık ..."nın elini cebine atarak 60 TL"sini aldığıdır. Mağdurun ifadelerinde açıkça sanıklar tarafından dövülürken tanık..."a babaannesine haber vermesini istediğini belirttiği, tanığın da açıkça olay yerinden ayrıldığı sırada mağdurun yerde
./..
olduğunu ve..."nın halen onu dövmeye devam ettiğini beyan ederek orada bulunduğu süre zarfında sanıkların mağdurdan para aldığını görmediğini, ancak ayrıldıktan sonra aldılarsa onu bilemeyeceğini beyan etmesi karşısında, paranın mağdurun dövülmesi sonrasında alınmış olması nedeniyle, mağdur dövülürken oradan ayrılan tanığın paranın alınma aşamasını görmesinin mümkün olmadığı, aksine öncelik ve sonralık bağlamında değerlendirme yapıldığında hayatin olağan akışına da uygun olduğu açıkça görülmüştür.
Somut olayda erteli duraksamaya neden olacak hiçbir hususun bulunmadığı, tanık beyanı, mağdur beyanı (suçtan kurtarmaya yönelik 30/11/2015 tarihli dosya kapsamına uymayan dilekçe haricinde), doktor raporu ve tüm dosya kapsamıyla sanıkların mağdura karşı birden fazla kişi ile yağma suçunu işlediklerinin maddi gerçek olarak her türlü şüpheden uzak bir şekilde ortaya çıktığı görülmüştür.
Yargıtay bozma ilamı sonrasında sanıklar müdafiileri tarafından dosyaya banka dekontu sunularak mağdurun zararının giderildiği ve sanıkların etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması gerektiği belirtilerek sanıklar hakkında TCK"nun 168.maddesinin uygulanması talep edilmiş ise de; Yargıtay bozma ilamı sonrasında yargılamaya devam edilebilmesi için 5320 sayılı Yasa"nın 8/1.maddesi delaletiyle hüküm tarihinde de yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK"nun 326.maddesi gereğince öncelikle bozma ilamına uyma veya ısrar yönünde bir karar verilmesi gerektiğinden ve mahkememizce bozma sonrası sanıklar ve müdafiilerinin usulüne uygun olarak beyanları alındıktan sonra, 1412 sayılı CMUK"nun 326/3.maddesi gereğince mahkemenin 10/11/2015 tarihli kararının usul ve yasaya uygun olduğu düşünülerek direnme kararı verildiğinden etkin pişmanlık hükümleri açısından bu aşamada bir değerlendirme yapılamamıştır.
Sanıklar ... ve ... hakkında hükmedilen sonuç ceza miktarı, tutuklulukta geçirdikleri süre miktarı, direnme kararının bozulması ihtimalinde sanıklar hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması halinde dahi almaları muhtemel sonuç ceza miktarı ile bozma ilamında suçun sübutuna ilişkin bir tereddüt hasıl olması halinde, verilmesi muhtemel tahliyeye ilişkin herhangi bir tespitin yapılmamış olması, sanıkların kaçma şüphesinin bulunması nedeniyle, sanıkların hükümle birlikte tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.
Usulüne uygun toplanan delillerin bir bütün halinde değerlendirilmesi sonucunda, mahkememizin 10/11/2015 tarih ve 2015/7 Esas 2015/20 Karar sayılı kararında direnilerek sanıkların mağdur ..."a yönelik birden fazla kişi ile yağma suçundan cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir” gerekçesi ile ilk hükümde direnilmesine karar verilmiştir.
Bu hükmün sanıklar savunmanları tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "bozma" istekli 19.01.2017 gün ve 2016/329157 sayılı tebliğnamesi ile Dairemize gönderilen dosya, yeniden incelenerek değerlendirilmiş ve karara bağlanmıştır.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıkların üzerine atılı yağma suçu sübut bulup bulmadığı yeterince araştırılmadığı halde, eksik incelemeyle yetinilerek sanıklar ... ve ... hakkında verilen mahkumiyet kararının gerekçe ve sonuçları itibariyle yerinde görülmediğinden bozulmasına dair;
Dairemizin 13/04/2016 tarih ve 2016/1963 Esas, 2016/3056 sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunmakla, Turgutlu Ağır Ceza Mahkemesinin 30/06/2016 gün 2016/112 Esas ve 2016/134 Karar sayılı ilamındaki direnme kararı yerinde görülmediğinden,
CMK"nın 307/3.maddesi gereğince, mahkemenin direnme kararı konusunda karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 23.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.