13. Hukuk Dairesi 2015/37369 E. , 2017/2501 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılar vekili avukat ... ile davacı vekili avukat ..."ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, aralarında imzalanan satış sözleşmesi ile yüklenici olan davalılardan henüz yapım aşamasında iken brüt 170 m2 olan zemin kat 1 nolu işyerini 150 m2 deposu ile birlikte 628.800,00 TL ödeyerek satın aldığını ancak kendisine 62 m2 olan ve 68 m2 de deposu bulunan bodrum kat 9 numaralı işyerinin devredildiğini, devredilen bu taşınmazın değerinin ödediği değerden çok düşük olduğunu ileri sürerek aradaki fark olan uğradığı zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 200.000 TL sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiş, davasını 328.800,00 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı, davacı ile iki kez sözleşme imzalandığını, ilk önce zemin kat için anlaşılmış ise de daha sonra deposu bulunan tek dükkan olan bodrum kat 9 numaralı işyeri için anlaşıldığını, davacının bunu bilerek satın aldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, taraflarca imzalanan sözleşmeler kapsamında vaadedilenden farklı olarak devir ve teslim edilen taşınmazın bedel farkından doğan zararın tazmini isteğine ilişkindir. Davacı zemin katta bulunan ve m2 si fazla olan taşınmaz için anlaştıklarını ve buna göre bedelini ödediğini ancak bu taşınmaz yerine m2 si düşük başka bir taşınmazın kendisine devredildiğini ileri sürmekte davalı ise davalı yanca devri yapılan işyerinin vasfı ve durumunun bilinirek alındığını savunmaktadır. Mahkemece, devri yapılan bodrum kat 9 numaralı işyerinin yüz ölçümü yapılmış, konumu itabari ile rayiçi 300.000 TL olarak belirlenmiş ve ödenen bedel ile farkı olan 328.800 TL zararın davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dava konusu itibari ile talep olunan zarar, satış bedelinden indirilmesi gereken miktardır. Bu miktarın tespitinde, doktrinde, “mutlak metod”, “nisbi metod” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (Bkz. 13.HD. T.26.12.1997, E.1997/7580; K.1991/10870) Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, mevcut ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır.
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan ölçümlerin bürüt olup olmadığı anlaşılamamakla beraber, nispi metodun da uygulanmadığı görülmektedir.
Oysa yukarıda açıklandığı gibi, somut olayda da, satış bedelinden indirilmesi gereken miktarın bu metoda göre belirlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gereklidir. O halde; mahkemece, ölçümlerin bürüt olup olmadığı açıklığa kavuşturularak bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, satış tarihi itibariyle daire ve ortak alanlardaki ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı rayiç değerinin birbirine olan oranı satış bedeline uygulanarak, satış bedelinden indirilmesi gereken miktar bu şekilde tespit edilmek suretiyle bir karar verilmelidir. Açıklanan husus gözardı edilerek, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren ... gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.