Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3005
Karar No: 2019/10052
Karar Tarihi: 12.12.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3005 Esas 2019/10052 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2019/3005 E.  ,  2019/10052 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, davalı ile arasında tarımsal sulama amaçlı abonelik sözleşmesi kurulduğunu, davalı kurum tarafından tüketilen enerji mukabilinde müvekkiline 2008/7 dönemi için 25.602,40 TL"lik elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, bu meblağın fahiş olduğunu öne sürerek, davalıya 25.602,40 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı; davacının sayacının yanması nedeniyle yönetmeliğe göre dava konusu ek tüketim tahakkuku yapıldığını savunmuştur.
    Mahkemece; bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulü ile davacının davalıya 17.284,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2013/11755 esas 2013/14992 karar sayılı 31/10/2013 tarihli ilamıyla;
    “.... Somut olaya gelince, davacı 20.04.1994 tarihinde tarımsal sulama abonesi olmuştur. Davacının aboneliğin başlangıcından 2007 yılına kadar olan geçmiş dönem tüketim ekstreleri mahkemece celbedilmemiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, davacının ölçülmüş geçmiş dönem tüketimlerinin bulunmadığı belirtilerek EPMHY’nin 19.maddesi gereğince sadece 2007 ila 2011 dönemi tüketim ekstrelerini incelemiş ve sonraki dönem tüketimleri esas alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece alınan bu rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmiştir. EPMHY 19.maddesine göre, sayacın müşterinin kusuru dışında herhangi bir nedenle tüketim kaydetmediğinin tespiti halinde öncelikle müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak hesap yapılması gerektiği kuşkusuzudur. Mahkemece benimsenen rapor yetersizdir.
    Hal böyle olunca, mahkemece öncelikle, aboneliğin başlangıcından 2007 yılına kadar olan geçmiş dönem tüketim ekstrelerinin celbedilmesi, Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 19.maddesi gereği öncelikle geçmiş dönem tüketimleri incelenerek davalının talep edebileceği bedelin hesaplatılması için başka bir uzman bilirkişiden yeniden rapor alınması, daha sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Söz konusu bozma ilamına uyulduktan sonra mahkemece bu defa; bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davacının 2008/7 dönemine ait fatura bedelinden 20.965,14 TL borçlu olmadığının tespitine, faturanın bedelinin 4.637,26 TL olarak tespitine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair karar düzeltme itirazlarının reddi gerekir.
    2- ) Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir.
    Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
    04.02.1959 tarih 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere bozma kararına mahkemece uyulmuş olması taraflardan biri lehine usuli kazanılmış hak meydana getirir. Bu hakkı ne mahkeme ne de temyiz mahkemesi halele uğratabilir. Çünkü, müktesep hakkın tanınması kamu düzeni düşüncesiyle kabul edilmiştir.
    Bu ilkeler ışığında; dosya incelendiğinde; Dairemizin bozma ilamı öncesinde mahkemece davanın kısmen kabulü ile 17.284,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, bu kararın davalı tarafça temyiz edildiği, bozma ilamına mahkemece uyulduktan sonra yeni kararda ise fatura bedelinden 20.965,14 TL borçlu olmadığının tespitine karar verildiği görülmektedir. İlk kararı sadece davalı tarafın temyiz etmesine ve davacı tarafça ilk hükmün onanması talep edilmesine rağmen, bozma sonrası verilen ikinci kararda ilk hükümden fazlasına dair hüküm kurulması yargılama ve temyizin temel ilkelerinden olan usuli kazanılmış hak kuralının ihlali mahiyetindedir.
    O halde; mahkemece, bozma öncesi hükmedilen ve davacı tarafın temyiz etmemesi nedeniyle kesinleşen miktar yönünden davalı yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken, usulü kazanılmış hak kuralı ihlal edilerek temyiz eden davalı aleyhine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/12/2019 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi