17. Hukuk Dairesi 2016/6016 E. , 2019/2066 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, ... plakalı araçla ... plakalı aracın 3/3/2014 tarihinde çarpışması sonucunda, ... plakalı aracın sürücüsü davacının sakat kaldığını, kaza raporu ile davacı araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğu belirtilmesine rağmen, daha sonra savcılık tarafından aldırılan bilirkişi raporunda, davalıya sigortalı bulunan aracın sürücüsünün tam kusurlu bulunduğunu, 15 HN 355 plakalı aracın davalıya ... ve kasko sigorta poliçeleri ile sigortalı olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın (sigorta poliçe limitleri ile sınırlı kalmak kaydıyla) dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, yargılama sırasında maddi tazminat talebini yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 97.162,21 TL maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş; hüküm davalı vekili ile katılma yolu ile davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
TBK"nın 56. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23/06/2004, 13/291-370)
Yukarıda belirtilen hususlar dikkate alındığında, takdir olunan manevi tazminatın bir miktar fazla olduğu görülmüş ve hakkaniyete uygun şekilde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 15,20 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 26/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.