22. Hukuk Dairesi 2019/8079 E. , 2019/21543 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: TESPİT
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından davacıya ait işyerinde teftiş yapıldığını, teftiş sonucu hazırlan raporda yer alan tespit ve değerlendirmelerin doğru olmadığını, işçilerle görüşme yapılmadan sadece bilgisayar kayıtlarını esas alarak böyle bir görüşe varıldığını, eksik incelemeye dayalı olarak önyargılı düzenlendiğini, işçilerin dinlenmesi gerektiğini, müvekkilinin yaptığı işi gereği vardiya ve antre sistemi uygulaması olduğunu ileri sürerek 08.11.2013 tarih ve 66868579-641.3.2-1763 sayılı müfettiş raporlarına itirazlarının kabul edilerek ortadan kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı cevabının özeti:Davalı kurum yapılan işlemlerin mevzuata uygun olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, davanın reddine dair ilk karar Dairemizin 2015/16577 esas 2015/8246 karar sayılı 07.05.2015 tarihli bozma ilamı ile “tensip tutanağında davacı tarafından karşılanması gereken gider avansına dair bir karar ve giderin karşılanmamasının sonuçlarına dair bir ihtarın yer almadığı, tebligat üzerine 150,00 TL gider avansı yatırılması için iki haftalık kesin süre verildiği belirtildiği, ancak kesin sürenin sonuçlarının davacı tarafa yöntemince ihtar edilmediği (tebligatta atıf yapılan HMK."nun 150/2 maddesinin kesin süre ve sonuçları ile ilgili bulunmadığı) tebligat üzerinden yapılacak ihtara kıymet verilemeyeceği nazara alındığında mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılamada davanın süresinde açılmaması nedeniyle reddi hakkındaki karar ise Dairemizin 2018/16011 esas 2018/26784 karar sayılı 10.12.2018 tarihli ilamı ile “Mahkemece, davanın kanunda belirtilen bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de davacı tarafa teftiş raporunun 18.11.2013 tarihinde tebliğ edildiği, davanın ise muhabere kanalıyla 18.12.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Dava süresinde açılmasına karşın Mahkemece işin esasına girilmesi gerekirken süresinde açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuş, Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucun “Dava konusu müfettiş raporunda 01.09.2013-19.09.2013 tarihleri arasında bulunan işe giriş ve çıkış kayıtlarını esas alarak 15.05.2012 tarihi başlangıç kabul edilerek işçi giriş tarihleri de göz önünde bulundurularak kat görevlisi, , garson ve güvenlik elemanları için haftada 12 saat, diğer çalışanlar için haftada 6 saat fazla çalışma yaptıkları yönünde tahakkuk yapılması ve işçilere ait banka hesabına yatırılması gerektiği yönünde görüş bildirildiği, yapılan inceleme 09/2013 dönemini kapsamasına rağmen 15.05.2012 tarihi başlangıç kabul edilerek 31.08.2013 tarihine kadar çalışan bütün personellerin işe giriş tarihleride göz önünde bulundurularak fazla çalışma tahakkuku yapılmasının istendiği, oysaki fazla çalışma tahakkuku istenen dönemler içerisinde bazı personellerin yıllık izin, mazeret izni, raporlu geçirilen süre vb. nedenlerle çalışmayabilecekleri malum olup, bazı personelinde yaptığı iş, bulunduğu pozisyon, yaş, cinsiyet, vb. olgular nedeniyle aynı oran ve değerde fazla mesai yapmayacağının da malum olduğu, 82 çalışandan ifadesi alınan toplam 7 işçide ayda sadece 3-4 kez fazla mesai yaptıklarını, bazı tanıklar ise fazla çalışma karşılığında serbest zaman izni kullandığını beyan etmekle bu tanıklarında hepsinin aynı dönemde veya hükme esas alınması istenen dönemde çalışmadıkları, 7 çalışanın ifadesi ve 01.09.2013-19.09.2013 tarihleri arasındaki fazla çalışma tespitinin 82 adet çalışan personel için ve 05/2012-08/2013 dönemlerinin tamamına tatbik etmenin ispatlanan dönem kuralına , her çalışan için ayrı ispat kuralına aykırı olduğu, müfettişin eksik inceleme sebebiyle düzenlediği hükmün ve yaptırımın Yargıtayın yerleşik uygulamalarına ve 4857 sayılı yasa hükümlerine aykırı olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu:
Karar, yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:Taraflar arasında, Türkiye İş Kurumu ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen 08.11.2013 tarihli rapor içeriğinin doğru olup olmadığı, raporda yer alan tespitlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ve iptalinin gerekip gerekmediği konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanunu"nun 92/son maddesinde yer alan hüküm uyarınca iş müfettişleri tarafından tutulan tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerlidir, diğer bir anlatımla; yetkili kişilerce düzenlenen ve tarafların ihtirazi kayıt koymaksızın imzaladığı tutanaklar aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olup, aksi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. (Hukuk Genel Kurulu 14.11.1979 gün ve 1014 E., 1364 K.). Maddede ifade edilen tutanaklar; müfettiş tarafından belgelere dayalı olarak düzenlenmiş olanlar ile belgeye dayalı olmamakla birlikte düzenlenmesinde hazır bulunan işveren, işçi veya üçüncü kişi beyanları uyarınca düzenlenerek doğruluğu ilgili kişilerin imzaları ile tasdik edilen ve imza inkarına konu olmayan tutanaklardır. İş müfettişi tarafından yapılan incelemelere dayalı tutanakların değerlendirildiği ve varılan sonucun yazıya geçirildiği müfettiş raporlarının sadece müfettiş tarafından düzenlenmiş olmaları 4857 sayılı İş Kanununun 92/son maddesi kapsamında kabulleri için yeterli değildir. İş müfettişi raporlarının, rapora dayanak alınan tutanaklar ile birlikte değerlendirilmesi ve ekli tutanakların anılan Kanun kapsamında aksi sabit oluncaya kadar geçerli belge olduğunun kabulü, 4857 sayılı İş Kanununun 92/son maddesinin açık hükmü karşısında zorunludur. ( Hukuk Genel Kurulu 2009/9-2 Esas 2009/48 Karar sayılı 04.02.2009 tarihli kararı )
Somut olayda; dava dışı işçilerden ...’ın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Alo 170 hattına yaptığı şikayet başvurusu üzerine başlatılan teftiş sonucu ... Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’nün “Müfettiş Raporu” konulu 08.11.2013 tarihli yazısında “işyerinde bulunan bilgisayar kayıtlarında kat görevlisi, garson, güvenlik görevlisi gibi çalışanların günde ortalama 2 saat, diğer çalışanların ise 1 saat çalıştırıldıklarından bahisle işyerinde programlı denetim gerçekleştirildiğini, garson, güvenlik görevlisi, garson, kat görevlisi gibi çalışanlar için haftada 12 saat diğer çalışanlar için ise haftada 6 saat olmak üzere normal saat ücretlerinin %50 artırılması olarak hak sahibi tüm işçilere kayıtlara yansıtılmak suretiyle banka kanalı ile ödenmesi gerektiği,yasaya aykırı olan çalışma şeklinden vazgeçilmesi gerektiği ve işyerinde çalışmanın haftalık 45 saat olarak düzenlenmesi ve 6 gün çalıştırılan işçinin 7. gün dinlendirilmesi ve ücretinin iş karşılığı olmaksızın ödenmesi” hususları tespit edilerek davacı işverene bildirilmiştir. Mahkemece yapılan değerlendirmede ise, “ispatlanan dönem kuralı”na dayanılarak; 2013 yılı eylül ayı için tespit yapılmasına rağmen 15.05.2012 tarihi başlangıç kabul edilerek 31.08.2013 tarihine kadar çalışan bütün personellerin işe giriş tarihleride göz önünde bulundurularak fazla çalışma tahakkuku yapılmasının istendiği yönünde tespit yapılmasının yasaya aykırı olduğu ve 7 işçinin tanıklığına dayalı olarak rapor tanziminin de hatalı olduğu gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki Mahkemece yapılan değerlendirme ve varılan sonuç dosya kapsamına uygun değildir. Yapılan teftiş sırasında beyanlarına başvurulan ve aynı zamanda davacıya ait otel işletmesinde çalışan işçiler beyanlarında 24:00-08:00 sattleri arasında gece çalışması yapıldığını, bazı yoğun günlerde 1 saatlik fazla çalışma yaptıklarını, davalı işyerinde özellikle yaz döneminde fazla çalışma yapıldığını ancak bu çalışmaları karşılıklarını alamadıklarını ifade etmişlerdir. Dosyadada yer alan davacı şirket kayıtlarından da davacıya ait işyerinde fazla çalışma yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durum davaya konu iş müfettişi raporunda ayrıntılı olarak tespit altına alınmış olup, raporda davacı şirketin yasaya akırı olarak yaptırdığı fazla çalışmaların karşılığını çalışanlarına ödemediği hususuna da yer verilmiştir. Davacı şirket bu durumun aksini yargılama aşamasında yöntemince ispat edememiş, fazla çalışma yapılmadığını somut delillerle ortaya koyamamıştır. Davacı her ne kadar işyerinde serbest zaman ve antre uygulaması olduğunu belirtmiş ise de iddiasını kanıtlayabilmek için somut ve inandırıcı herhangi bir delil sunamamıştır. Keza davacı şirket, fazla mesai yapılmadığı olgusunu somut olarak ispatlamak yerine, 2013 yılı eylül ayı için yapılan tespite dayalı olarak daha önceki dönem için değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, kurum yetkililerinin işçilerle görüşmeden önyargılı olarak rapor düzenlediklerini, işyerinde çalışan işçi sayısının 82 olmasına rağmen sadece 7 işçinin beyanına dayalı olarak rapor düzenlenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek davanın kabulünü istemiştir. Ancak dosya kapsamına göre, iş müfettişi raporuna dayanak tanık beyanları ve işyeri kayıtlarına göre, davacıya ait işyerindeki fazla çalışma yapıldığı anlaşılmakta olup, davacı şirket ise tespit altına alınan bu durumun aksini yargılama aşamasında yöntemince ispatlayamamıştır. Bu durumda her türlü şüpheden uzak ve hüküm kurmaya yetecek şekilde ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.