5. Ceza Dairesi 2017/3106 E. , 2017/5718 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet, düşme
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Kovuşturma aşamasında katılma istemi kabul edilen ancak 17/10/2011 tarihli celsede katılma kararının doğrudan zarar görmediği gerekçesiyle hükümsüzlüğüne karar verilen müşteki ..."ın suçtan doğrudan zarar gördüğü anlaşılmakla katılma talebinin CMK"nın 237/2 ve 260. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak kabulüne karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
1-Sanık ... hakkında ölüm nedeniyle verilen kamu davasının düşmesine ilişkin hüküm ile sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
Sanık ... hakkında tefecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmü yönünden Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren TCK"nın 53. maddesiyle ilgili iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün bulunmuştur.
Delillerle iddia ve savunma duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, sübutu kabul olunan fiilin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatı yapılmış bulunduğundan kurulan mahkumiyet hükmü ile gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen ölüm nedeniyle kamu davasının düşmesine dair hükümler usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen sanık ... müdafii ile katılan ... .. vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Sanık ... hakkında kurulan mahkumiyet hükmünün incelenmesinde;
-2-
Sanık ..."nın müşteki Hakkı"ya %15 faizle borç para verdiği, karşılığında 24/11/2004 keşide tarihli, 20/10/2005 vadeli 30.000 TL bono ile katılan ... ... adına kayıtlı taşınmazın devrini aldığı, borç ödendiği halde taşınmazı iade etmediği iddiası ile ilgili olarak, müşteki ..."ın 23/09/2004 tarihinde sanıktan borç para aldığına ilişkin aşamalarda değişmeyen beyanı, senedin düzenleme tarihi ve taşınmazın 23/09/2004 tarihinde ipotek edildiği, sanığa yüklenen tefecilik suçunun ödünç paranın verildiği tarihte yürürlükte olan 2279 sayılı Kanunun 17. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerine göre 7 yıl 6 aylık asli ve ilave zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi ile hüküm günü arasında bu sürenin gerçekleştiği anlaşıldığından, hükmün 5237 sayılı TCK"nın 7/2. maddesi ile 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Yasanın 322/1 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle DÜŞMESİNE,
3- Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerinin incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
a)Kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği anda suçun işlendiği kabul edilmekle birlikte 5237 sayılı Yasanın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçunun maddede yazılı tipik hareketin bir kez işlenmesiyle oluşan sırf hareket suçu niteliğinde bulunduğu, bu suçun kazanç karşılığında ödünç paranın borç alana verilmesiyle tamamlandığı, suçun tamamlanması için kazancın temin edilmiş olmasının şart olmadığı, hatta ödünç olarak alınan paranın vadesinde geri ödemesinin yapılmamış olmasının da suçun oluşması üzerinde bir etkisinin bulunmadığı, 5237 sayılı Yasa ile getirilen yeni düzenlemenin suçun unsurları bakımından sanık aleyhine olması karşısında 01 Haziran 2005 tarihi öncesi ve sonrasındaki eylemlerin ayrı ayrı değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu nazara alındığında, sanık ..."ın müşteki..."ın ortağı ..."a faizle borç para verdiği, karşılığında müştekiye ait Çamlıyayla"da taşınmazını devraldığı iddiası ile igili olarak sanığın eyleminin müştekinin aşamalarda değişmeyen beyanlarından 2005 yılından önce işlendiği yürürlükte olan 2279 sayılı Kanunun 17. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibariyle 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 104/2. maddelerine göre 7 yıl 6 aylık asli ve ilave zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç tarihi ile hüküm günü arasında bu sürenin gerçekleştiği, dosyaya yansıyan delillerden sanığın 01 Haziran 2005 tarihi sonrasında sadece bir kez borç para verdiğinin anlaşıldığı, bu cihetle zincirleme suç hükümlerinin uygulanma koşullarının oluşmadığı gözetilmeden, sanık ... hakkında TCK"nın 43. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayini,
b)Sanık ..."in ölen sanık ... ile sanık ..."ın hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilen diğer sanık ... ile
-3-
birlikte iştirak halinde atılı suçu işleyip işlemediklerinin tartışılması, hangi tarihlerde müşteki ve mağdurlara faiz karşılığı borç para verdiklerinin tereddüte mahal vermeyecek şekilde belirlenmesinden sonra sanıklar Metin ve Denizhan"ın hukuki durumlarının tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
c)Dosya içeriği ve UYAP kayıtlarına göre sanık ... hakkında ... 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/195, ... 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/215 Esas sayılı dosyaları kapsamında tefecilik suçundan yargılandığı ve bu suçun zincirleme biçimde işlenebileceği dikkate alınarak, söz konusu dosyaların araştırılması, derdest ise birleştirilmesi, karara çıkmış ve kesinleşmiş ise onaylı örneklerinin getirtilerek incelenmesinden sonra eylemler arasında hukuki kesinti oluşup oluşmadığının ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması, ayrıca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa TCK"nın 241. maddesi gereğince verilecek cezadan aynı Kanunun 43/1. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyalarından verilen cezanın mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi, hukuki kesintinin gerçekleşmesi halinde ise ayrı ceza verilmesi gerektiği gözetilmeden adı geçen sanık hakkında eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
d)Kabule göre de;
Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıklar ve müdafiilerinin, katılanlar Sibel Tuncay ile Hazine vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK"nm 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 28/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.