Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/13834 Esas 2019/1556 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/13834
Karar No: 2019/1556
Karar Tarihi: 21.02.2019

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/13834 Esas 2019/1556 Karar Sayılı İlamı

Özet:

İş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin, peşin sermaye değerli gelirlerden ve tedavi masraflarından oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemiyle açtıkları davada, mahkeme tarafından yapılan inceleme sonucunda kusurun belirlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Dosya kapsamından, sigortalının tavan vinci ile bir iki ton ağırlığındaki demir malzemeyi çalıştığı tezgah üzerine getirdiği ve bu malzemenin düşmesi sonucu vefat ettiği sabit görülmekle birlikte, olayın nasıl meydana geldiğine ilişkin belirsizlik bulunduğu ve eksik inceleme sonucu hüküm kurulduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, mahkeme kararı bozulmuştur. Kanuni dayanak ise 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu olarak belirtilmiştir.
10. Hukuk Dairesi         2016/13834 E.  ,  2019/1556 K.

    "İçtihat Metni"


    Mahkemesi :İş Mahkemesi

    Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
    Mahkemece, yapılan yargılama neticesinde hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Dava, 26.06.2013 tarihli iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan peşin sermaye değerli gelirlerden ve tedavi masraflarından oluşan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 21. maddesidir.
    Rücu davaları, kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, iş kazasında kusuru olanlar davacı Kurumun rücu alacağından kusurları karşılığında sorumludur. Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, bu davalardaki kusur raporları ile çelişki oluşturmayacak şekilde kusur oran ve aidiyeti konusunda rapor alınması gereklidir. Kusur durumu saptanırken, iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığının, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu çerçevesinde değerlendirilerek belirlenmesi gerekir.
    Dosya kapsamından, sigortalının tavan vinci ile bir iki ton ağırlığındaki demir malzemeyi çalıştığı tezgah üzerine getirdiği ve bu malzemenin düşmesi sonucunda malzeme ile tezgah arasına sıkışarak, tedavi gördüğü hastanede vefat ettiği sabittir. Ancak, dosyada demir malzemenin tavan vincinden düştüğü kabul görmüş ise de sigortalı ile kaza anında birlikte çalışan tanık Levent Bayer, olay nedeni ile Jandarmaya verdiği ifadesinde; “Biz bu demir malzemeyi sehpanın üzerine koyduk ve demir malzemeyi vinçten ayırdıktan sonra, malzemeyi yapmamız için kendi ekseninde salladık. Bu demir malzeme tezgahın üzerinden devrildi. Tavan vincinden düşmedi.” şeklinde beyanda bulunduğu görülmekle, olayın nasıl meydana geldiğine ilişkin belirsizliğin bulunduğu, mahkemece maddi olgu belirlenmeksizin alınan kusur raporuna istinaden karar verildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tanık Levent Bayer’ in ifadesi dikkate alınmak suretiyle maddi olgu belirlenerek, bu maddi olguya uygun kusur oran ve aidiyetlerinin belirlenmesi için yeniden iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile iş güvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan kusur raporu aldırılarak, sonucuna göre karar verilmelidir.
    Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılara iadesine, 21.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.