22. Hukuk Dairesi 2017/24438 E. , 2019/21527 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili davacının 21/06/2012-12/11/2013 tarihine kadar hamurkar ustası/pişirici olarak kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesini aylık ücret, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram-genel tatil çalışması karşılığı ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle haklı nedenle feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı ile aralarında işçi anlamında yapılmış bir iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının 21/06/2012 tarihinde fırın işinden anladığını, fırını kiralamak istediğini söylediğini, fırının kiralanmasından sonra vergi dairesinden fırın işletme ruhsatı çıkarılma imkanının olmaması nedeniyle müvekkili adına işletilmesi ve müvekkili yanında işçi olarak gösterilmesi yoluyla fırını çalıştırabileceğini söyleyerek anlaştıklarını, davacının kiralama hakkını bu şekilde kullandığını ve kira ödediğini, davalı yanında çalışıyormuş gibi gösterildiğini, bazı aylar çıkışını istediğinden çıkışının gösterildiğini, fırında işveren olarak çalıştığını, ekmek satışını kendisinin yaptığını, ekmek satışı için bakkal ve marketlerle kendisinin anlaşma yaptığını, paraları kendisinin tahsil ettiğini, daha sonra fırını çalıştıramadığını ve davalı ile karşılıklı konuşarak fırın işini bıraktığını, taraflar arasında işçi işveren anlamında iş akdinin bulunmadığını, biran için sözlü iş akdinin varlığı kabul edildiğinde dahi tarafların anlaşma, bozma sözleşmesi ile iş akdini sona erdirdiklerini, bunun sonucu davacının maaş hakkı, kıdem ve ihbar tazminatı ve işsizlik ödemesi haklarının ortadan kalktığını, davacının hiçbir zaman pişirici olarak çalışmadığını, alt işveren gibi başka birisini çalıştırdığını, kendisinin kasada oturduğunu, ekmek işini yönettiğini, satıştan elde ettiği ekmek bedellerinin uhdesinde kaldığını, davacının sürekli çalışmadığını, fırının kapasitesi dikkate alındığında ileri sürülen çalışma saatlerinde çalışmasının mümkün olmadığını, davacının 21/06/2012-15/10/2012 ve 27/12/2012-04/03/2013 tarihleri arasında sigortalı gösterildiğini, kıdem tazminatı hakkının doğmadığını, fiilen çalışmaması sebebiyle fazla çalışma ücreti alacağının bulunmadığını, yıllık ücretli izin alacağını hak etmediğini, hiçbir şekilde ücretli çalışmadığı için ücret alacağının ve UBGT ücretinin de bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, sırf sigorta bildiriminin yapılmış olmasının hizmet akdinin oluştuğu anlamına gelmeyeceği, bunun yanısıra fiili çalışma olgusunun ve işçi ile işveren arasındaki bağımlılık unsurunun da kanıtlanmış olmasının gerektiği, dosyadaki mevcut belgelerde taraflar arasındaki iş sözleşmesine, maaş bordrolarına ve benzeri başkaca hizmet ilişkisini kanıtlamaya yeter derecede herhangi bir delil ibraz edilmediği, dinlenen davalı tanığı ...’in, davaya konu fırının davalı ..."e ait olduğunu,..."in bu fırını birkaç sene önce davacı ..."a kiraladığı, kira konuşmalarına bizzat şahit olduğunu, davacı ..."ın bu fırını kendi nam ve hesabına çalıştırdığını yine fırındaki ekmekleri ..."ın sattığını, fırın kiralanırken büyükşehir yasası çıktığı için ruhsat alamama ihtimalinden dolayı bu şekilde bir anlaşmaya vardıklarını beyan ettiğini, davalı tanığı ...’in, fırının mülk sahibinin davalı ... olduğunu, Dilber"in bu fırını davacı ..."a kiraladığını, davalının herhangi bir işverenlik sıfatının bulunmadığını, ..."ın fırını kendi nam ve hesabına çalıştırdığını, bu fırını daha öncesinde de başkalarının aynı şekilde işlettiğini, fırındaki ekmekleri davacı ..."ın sattığını beyan ettiği, davacı tanığı ...’in ise, davalı ..."i, davaya konu fırında çalışırken hiç görmediğini, kasadaki ekmek satışını davacının yaptığını, davacının işten ayrıldıktan sonra bu fırını ... isimli başka bir şahsın başka bir şekilde kiraladığını beyan ettiği, davacı tanığı ...’ün ise öncesinde fırında çalıştığını, maaşını davacı ..."dan aldığını, ekmek dağıtım işini ..."ın yaptığını ve davalıyı çalıştığı süre boyunca hiç görmediğini beyan ettiğinden bu açıklamalar karşısında taraflar arasındaki ilişkinin işçi, işveren ilişkisi olmadığı ve hizmet ilişkisinin de kurulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki ilişkinin dönemde iş sözleşmesine tabi olarak çalışıp çalışmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı İş Kanununun 8 inci maddesinin birinci fıkrasına göre iş sözleşmesi, bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşmedir. Ücret, iş görme ve bağımlılık iş sözleşmesinin belirleyici öğeleridir.İş sözleşmesini eser ve vekâlet sözleşmelerinden ayıran en önemli ölçüt bağımlılık ilişkisidir. Her üç sözleşmede, iş görme edimini yerine getirenin iş görülen kişiye (işveren-eser sahibi veya temsil edilen) karşı ekonomik bağımlılığı vardır.İş sözleşmesini belirleyen ölçüt hukukî-kişisel bağımlılıktır. Gerçek anlamda hukukî bağımlılık işçinin işin yürütümüne ve işyerindeki talimatlara uyma yükümlülüğünü içerir. İşçi edimini işverenin karar ve talimatları çerçevesinde yerine getirir. İşçinin işverene karşı kişisel bağımlılığı ön plana çıkmaktadır. İş sözleşmesinde bağımlılık unsurunun içeriğini, işçinin işverenin talimatlarına göre hareket etmesi ve iş sürecinin ve sonuçlarının işveren tarafından denetlenmesi oluşturmaktadır. İşin işverene ait işyerinde görülmesi, malzemenin işveren tarafından sağlanması, iş görenin işin görülme tarzı bakımından iş sahibinden talimat alması, işin iş sahibi veya bir yardımcısı tarafından kontrol edilmesi, işçinin bir sermaye koymadan ve kendine ait bir organizasyonu olmadan faaliyet göstermesi, ücretin ödenme şekli, kişisel bağımlılığın tespitinde dikkate alınacak yardımcı olgulardır. Bu belirtilerin hiçbiri tek başına kesin ölçüt teşkil etmez. İşçinin işverenin belirlediği koşullarda çalışırken kendi yaratıcı gücünü kullanması ve işverenin isteği doğrultusunda işin yapılması için serbest hareket etmesi bağımlılık ilişkisini ortadan kaldırmaz.Somut uyuşmazlıkta, davacı davalıya ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığını son yedi aydır sigorta primlerinin yatırılmaması ücretinin ödenmemesi, fazla mesai hafta tatili, genel tatil çalışmaları karşılığının ödenmemesi ve ücretinin asgari ücretten gösterilmesi gerekçeleriyle iş akdini haklı nedenle feshettiğini öne sürerek kıdem tazminatı ile diğer alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı iş sözleşmesi mevcut olmadğını davacının kiracı olduğunu belirttiği cevap dilekçesinde aynı zamanda davacıyla yapılan sözlü iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdirildiğini, davacının elde ettiği gelirleri kendisine ödemediğini, çalıştığı günlerin sigorta kayıtlarında belli olduğunu, davacının sürekli çalışmadığını, belirttiği fesih tarihinin doğru olmadığını, çalışması bir yılı doldurmadığından kıdem tazminatı hakkının bulunmadığını, yıllık izinleri haketmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davacı tanığı ... kendisinin 2001-2005 yılları arasında davalı işyerinde çalıştığını davacının çalışma dönemi ve halen davalı işyeri karşısındaki fırında çalıştığını beyan ederek davacının hamurkar olarak çalıştığını, 1800.00 TL ücret aldığını, davacının hergün çalıştığını, dini bayramların 1. günü hariç çalışmasına devam ettiğini, kendisinin 23.00 te işe gittiğini davacıyı gördüğünü, 10.00-11.00 gibi işten ayrıldığında davacıyı gördüğünü kasadaki ekmek satışını da davacının yaptığını belirtmiştir. Diğer davacı tanığı Şaban Yörür ise kendisinin 2012 yılında davalı işyerinde 2 ay kürekçi olarak çalıştığını, maaşını davacıdan ve tezgahta kim durursa ondan aldığını, haftanın her günü çalışıldığını, ekmek dağıtım işini de davacının yaptığını kira sözleşmesi olup olmadığını bilmediklerini beyan etmişlerdir. Davalı tanığı Halis ... davalının yalnız mülk sahibi olduğunu, davacının kendi nam ve hesabına burayı işlettiğini davalının eşinden duyduğunu beyan etmiş, diğer davalı tanığı ... ise davalının fırını davacıya kiraladığını, anlaşma yapılırken yanlarında olduğunu, konuşmalara bizzat şahit olduğunu,davacının kendi nam ve hesabına fırını çalıştırdığını belirtmiştir. Temyiz incelemesi aşamasında dosya eksiklik talebiyle mahalline geri çevrilerek tarafların birbirlerine yaptıkları ödemeleri gösterir banka kayıtlarının celbedilerek gönderilmesi talep edilmişse de bundan sonuç alınamamıştır. Davacı işçi işverence kendisine ücret ödemelerinin yapılmadığını beyan ederek dilekçe sunmuş, davalı işveren ise davacının kendisine kira ödediğini beyan ettiği halde bu durumu ispat edememiştir. Ayrıca eksiklik talebine verdiği cevabında müşteriler tarafından yapılan ödemelerin kendi banka hesabına yapıldığını ve banka kartının davacıda bulunması nedeniyle davacı tarafından çekildiğini beyan etmiştir. Bu açıklamalar ile sosyal güvenlik kurumu kayıtları, banka kayıtlarına dair ifadeler ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında hizmet akdine dayalı işçi işveren ilişkisi bulunduğu, davacının üst düzey yönetici sıfatında işçi olduğu anlaşılmıştır. Belirsiz süreli iş sözleşmesinin yazılı olma zorunluluğu bulunmadığından tarafların işçi ve işveren olup aralarında iş sözleşmesi ilişkisi bulunduğu gözetilerek işin esasına girilerek yapılan inceleme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.11.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.