14. Hukuk Dairesi 2017/3293 E. , 2018/1975 K.
"İçtihat Metni"....
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.11.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde alacak talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davalı yüklenici yönünden alacak davasının kabulüne, diğer davalılar hakkındaki davanın reddine dair verilen 13.12.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacılar vekili, davalı arsa sahipleri ile yüklenici şirket arasında 18.01.2016 tarihli düzenleme şeklinde satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, sözleşme ile 115 ada 12 parsel sayılı taşınmaz üzerinde zemin üzerine 6 katlı binanın yapılmasının kararlaştırıldığını, davalı yüklenici şirketin yapılmakta olan binada hissesine düşen orman dairesi tarafında 2. kattaki bağımsız bölümü davacıların murisi .... 15.11.2007 tarihli adi yazılı sözleşme ile 60.000 TL bedelle satarak temlik ettiğini, 50.000 TL"nin peşin olarak verildiğini, kalan 10.000 TL"nin ise dairenin tesliminde ödeneceği, ancak yapılan ihtarlara rağmen tapuda devir yapılmadığını belirterek, dava konusu 56/768 arsa paylı 2. kat 4 no"lu meskenin tapu kaydının iptali ile davacılar adına tesciline, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın güncel değeri tespit edilerek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı arsa sahipleri, yüklenici ile davacı arasındaki sözleşmenin kendilerini bağlamadığını, yüklenicinin inşaatta bir çok eksiklik bıraktığını ve teslim süresi olan 5 yılda inşaatı tamamlamadığını, toplam 8 yıl bekledikten sonra ihtarname ile sözleşmeyi feshettiklerini, bu ihtara karşı herhangi bir itiraz gönderilmediğini, dava açılmadığını, eksiklikleri arsa sahipleri ve diğer tapu alanlar birlikte bir havuz sistemi oluşturup kendilerinin tamamladıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı yüklenici vekili, davanın arsa sahiplerine yöneltilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 29.04.2014 tarihinde, davanın kısmen kabulüne, 50.000 TL"nin davalı yükleniciden alınarak davacılara verilmesine, diğer davalılar yönünden açılan davanın reddine ilişkin verilen karar davalı yüklenicinin temyizi üzerine Dairemizin 06.05.2015 gün, 2014/12524 Esas, 2015/5170 Karar sayılı ilamı ile "davaya bakmakla Tüketici Mahkemesi"nin görevli olduğu" gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulü ile 50.000 TL"nin davalı yükleniciden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili temyize getirmiştir.
Dava, davalı yükleniciden kazanılan kişisel hakka dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacıların miras bırakanı .... ölüm tarihine göre terekesinin TMK"nun 701 ila 703. maddelerinde düzenlenen elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve dava dışı bir mirasçısının daha bulunduğu anlaşılmaktadır.
Elbirliği halinde mülkiyette mirasçılar arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler, mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır. Medeni Kanunun 701- 703 maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin "ortaklığın" tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan herbirinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bunun doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil ortaktır. Yine bu tür müllkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şayet davalı alacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir. Medeni Kanunumuzda bir ortağın tek başına dava açılabileceği ne var ki; açtığı bu davanın devam edebilmesi için öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği kural olarak benimsenmiştir.
Ayrıca, dava ehliyetinin varlığı mahkemece re"sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların olurları alınmadan veya Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca miras şirketine temsilci atanmadan davanın sürdürülmesi olanağı yoktur.
Somut olayda, davacılar dava konusu taşınmazın murisleri ..... tarafından yükleniciden satın alındığını iddia ettiklerine göre, mirasçılar arasında elbirliği halinde mülkiyet söz konusu olup, ....veraset ilamına göre mirasçılardan .... dava dışı kaldığı görülmektedir.
Hal böyle olunca; davaya katılmayan mirasçının olurunun alınması ya da miras şirketine Medeni Kanunun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilecek yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir. Kararın açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.03.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.