Esas No: 2019/5524
Karar No: 2022/1798
Karar Tarihi: 12.05.2022
Danıştay 9. Daire 2019/5524 Esas 2022/1798 Karar Sayılı İlamı
Danıştay 9. Daire Başkanlığı 2019/5524 E. , 2022/1798 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
DOKUZUNCU DAİRE
Esas No : 2019/5524
Karar No : 2022/1798
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Müdürlüğü
KARŞI TARAF (DAVACI) : Tasfiye Halinde … Mam. San. ve Tic. A.Ş.
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, geçmiş yıl zararlarının sermayenin azaltılması yoluyla kapatılmasında, evvelce sermaye ilave edilmiş olan enflasyon fark hesaplarında yer alan tutarların işletmeden çekilmiş sayılamayacağı ihtirazı kaydıyla 03.05.2017 tarihinde verilen 2016 yılı kurumlar vergisi düzeltme beyannamesi üzerine tahakkuk ettirilip ödenen 1.404.907,97.TL kurumlar vergisinin kaldırılması ve yasal faiziyle birlikte iadesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla, davacı şirket tarafından, 31.01.2016 tarihi itibariyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 376/1.maddesinde belirtilen sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zararlar nedeniyle karşılıksız kalması üzerine, geçmiş yıl zararlarının sermaye azaltımı yoluyla kapatılmasına karar verildiği, şirketin 128.792.847,10-TL olan sermayesinin, 78.890.045,42-TL tutarında azaltılmak suretiyle 49.902.801,68-TL olarak belirlendiği, azaltılan sermaye içinde yer alan 7.024.539,86-TL tutarlı enflasyon düzeltmesi farklarının işletmeden çekilmiş sayılarak kurumlar vergisine tabi tutulması nedeniyle 2016 yılına ilişkin kurumlar vergisi düzeltme beyannamesinin ihtirazi kayıtla verilmesi sonrası görülmekte olan davanın açıldığının anlaşıldığı, uyuşmazlıkta, davacı şirket tarafından yapılan sermaye azaltımı işlemlerinin kaynağı, yapılan işlemlerin, defter kayıt ve belgelerin muhasebe kurallarına uygun olup olmadığı, işletmeden çekilen bir değerin olup olmadığı hususlarında Mahkemelerince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu, dava dosyasına ibraz edilen 14.05.2018 tarihli bilirkişi raporu ile 17.07.2018 tarihli bilirkişi ek raporlarında, davacı şirketin 31.01.2016 tarihli bilanço değerlerine göre 128.792.847,10-TL olan sermayesinin, geçmiş yıl zararlarına mahsup edilmek suretiyle 78.890.045,42-TL tutarında azaltıldığı ve 49.902.801,68-TL olarak belirlenerek sermaye azaltımı yapıldığı, yapılan sermaye azaltımı işlemlerinin muhasebe kurallarına uygun olarak yerine getirildiği, ilgili dönem kurumlar vergisi beyannamesi ile stopaj gelir vergisi beyannamelerinin yasal defter ve belgelerdeki bilgi ve kayıtlarla uyumlu olduğu, şirket sermayesinin nakden karşılanmış olduğu, yapılan sermaye azaltımı ile şirketin özvarlık değerleri içinde pozitif değerde olan sermayesinin, negatif değerde olan geçmiş yıl zararları ile aynı tutarda azaltıldığı, bu işlem ile şirketin özvarlığında bir değişiklik olmadığı, geçmiş yıl zararları hesabının mahsubu yolu ile yapılmış olduğundan işletmeden çekilen bir değerin olmadığı veya ortaklar hesabına herhangi bir ödemenin yapılmadığı tespit ve kanaatlerine yer verildiği, davacının 2016 yılı kurumlar vergisi beyannamesi ile aynı dönem düzeltme beyannamesinin karşılaştırılmasından, 03.05.2017 tarihli kurumlar vergisi düzeltme beyannamesinde, 7.024.539,86-TL matrah beyan edildiği ve Gelir İdaresi Başkanlığının görüşü çerçevesinde kurumlar vergisi hesaplanması nedeniyle beyannamenin ihtirazi kayıtla verildiğinin anlaşıldığı, Vergi Usul Kanunu Mükerrer 298. maddesinin getiriliş amacının, enflasyonun işletmelerde yarattığı tahribatın önüne geçilmesi, işletmelerin öz sermayelerinin gerçek boyutlarıyla değerlendirilmesi, mali tabloların gerçek durumu yansıtması ve gerçek anlamda elde etmediği kazançlar üzerinden vergilendirilmesini önleyerek mükelleflerin reel kazançları üzerinden vergilendirilmelerinin sağlanması olduğu, dava konusu olayda, dava dosyasındaki tüm bilgi ve belgeler ile anılan mevzuat birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirket tarafından 2016 yılında Türk Ticaret Kanunu'nun 376. maddesi çerçevesinde, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zararlar nedeniyle karşılıksız kalması üzerine şirket mali durumunu korumak amacıyla geçmiş yıl zararlarından mahsup etmek suretiyle sermaye azaltımı yoluna gidildiği, yapılan sermaye azaltımı miktarı içinde bulunan 7.024.539,86-TL tutarındaki enflasyon düzeltilmesi farkları, işletmeden çekilmiş sayılarak kurumlar vergisine tabi tutulmuşsa da sermaye azaltımının şirketin geçmiş yıl borçlarına mahsuben yapıldığı, azaltılan sermaye tutarı ile geçmiş yıl zararlarının aynı tutarda olduğu, sermaye azaltımı öncesi ile sonrasındaki özsermaye varlığının korunduğu, azaltılan sermaye tutarının kanunda belirtildiği şekilde işletmeden çekilmediği veya bir başka hesaba nakledilmediği dolayısıyla bu tutardan ortaklara bir aktarım söz konusu olmadığı ve yapılan işlemlerin muhasebe kurallarına uygun olarak yerine getirildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, sermaye içinde yer alan enflasyon düzeltilmesi farklarının sermaye azaltımı suretiyle işletmeden çekilmiş sayılarak vergilendirileceğine ilişkin herhangi bir kanun hükmü bulunmadan, yapılan genişletici yorum yoluyla mükelleflerin vergisel yüklerinin artırılmasının kanunilik ilkesiyle bağdaşmayacağı ve ortakların sermayeye eklediği kıymet niteliği kazanan enflasyon düzeltilmesi farklarının, yapılan sermaye azaltımında geçmiş yıl zararından mahsup edilmesinin kurum kazancı ve kâr dağıtımı niteliğinde olmadığı sonucuna varıldığından, bu tutarın kurumlar vergisine tabi tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığı ve tahsil edilen 1.404.907,97-TL kurumlar vergisi tutarının ödendiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne ihtirazı kayıtla beyan edilip ödenen 1.404.907,97-TL kurumlar vergisinin iptaline, bu tutarın ödendiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler dahilinde yapılan inceleme neticesinde istinaf başvurusuna konu Vergi mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu sonucuna varıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanun'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davacının, evvelce sermayesine ilave ettiği enflasyon fark hesaplarında yer alan tutarların, sermayenin azaltılması nedeniyle işletmeden çekilmiş sayılması gerektiği, muhasebe kayıtlarında eksi veya artı değerde yer alan bir varlığın işletmeden çekilmeden veya bir başka hesaba nakledilmeden hesabın tamamen yok edilmesinin muhasebenin temel ilkelerinden olan hesapların karşılıklı çalışması ve muhasebe denkliği ilkeleriyle bağdaşmadığı, dolayısıyla vergilendirme için aranan işletmeden çekilme veya başka bir hesaba nakil şartlarının olayda fiilen oluştuğu, iddialarıyla kararın bozulması istenilmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalının temyiz isteminin reddine,
2…. Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi …. Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 12/05/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.